Gözlerini sımsıkı yummuş, yaptığı hatanın pişmanlığı içinde kıvranıyordu genç kadın. Kendini kaybetmişti genç adamın dokunuşlarıyla. Bu nasıl bir şeydi? Nasıl yapabilmişti bunu? Şimdi mutlu olması gerekirken, neden canı yanıyordu?
Koruduğunu kendisi... kendi isteğiyle sunmuştu yanında yatan adama. Artık 'kadın' olmuştu. Bu yola çıkarkenki tüm engel olma fırsatlarını elinin tersiyle itmiş, resmen bu sonuca varmak için çabalamıştı. Kendinden, yaptıklarından çok ama çok utanıyordu. Telafisi, geri dönüşü de yoktu artık.
Her şey olup, bittikten sonra yana kayıp, sırt üstü yatmıştı genç adam ve soluklarını düzene sokmaya çalışıyordu. İkisinin de istediği yolda hevesle ilerken, takıldığı engel genç adamı şaşırtmıştı. Bu durum aklının ucundan bile geçmemişti. Yanında, kendisine arkasını dönmüş genç kadının 'ilk' erkeği olmuştu. Bu durumla ilk kez karşılaşmıyordu elbette ve neden bu kadar etkilendiğini de anlayamıyordu. Ama eğer bilseydi, sona bu kadar çabuk ilerlemek için çabalamazdı.
-"Ece?"
Arkasını dönmüş, örtüyü başına kadar çekmiş genç 'kadın'a baktı başını yana çevirerek. İçin için ağlıyordu. Neden ağlıyordu ki şimdi? Pişman mı olmuştu yoksa? İşte bunu kaldıramazdı genç adam.
Sesinin sert çıkmasına aldırmadan, "Pişman mısın?" diye sordu.
"Evet pişmanım" diye bağırıp, çağrıyordu genç kadın içinden. Ama bir önemi var mıydı pişman olmasının artık? Zamanı geriye alıp, içkinin de etkisiyle yaptıklarının telafisi var mıydı peki? Hayır.
Genç kadın cevap vermek yerine yüzünü yastığa gömüp, sarsıla sarsıla ağlamaya başladı. Sesinin fazla çıkmamasına özen göstererek, hıçkırıklarını durdurmaya çalışıyordu. Pişmanlık fayda etmiyordu ki... Onun pişman olmasından, genç adama neydi ki? O... o istediğini almıştı işte.
Gerçek bir tokat gibi yüzüne çarpıyordu Ece'nin şimdi. Kendisiyle zaman geçirmesinin tek nedeni, kendisini yatağa atmak istemesiydi. Ve... ve... kendi kendini genç adamın bu isteğini gerçekleştirebilmesi için.
* * *
-"Umut?"
Nerden çıkmıştı bu adam yine? İki koca hafta yüzünü görmemiş, sesini duymamıştı ve birden bire karşısına çıkiyordu. Son görüşmelerinden bu yana kaç kere hayal kırıklığına uğramıştı, hatırlamıyordu bile artık genç kadın.
Söylenmesi gereken her şeyin söylendiğini, bir daha görüşmemeleri gerektiğini savunuyordu Güneş halen, içten içe bunların yanlış olduğunu bilerek.
Şirketin karşısında arabasına yaslanmış olan Umut'a doğru yürüyüp, aralarında belli bir mesafe koyarak karşısında durdu.
-"Merhaba. Ben de geç mi kaldım diye endişelenmeye başlamıştım."
-"Se-Senin ne işin var burada?!"
-"Seni almaya geldim. Belki bir yerlerde oturur, bir şeyler içeriz. Ne dersin?"
Neydi bu emri vaki şimdi? Anlamıyordu bu adam kendisini galiba. İşte onunla beraber olmamak için bir neden daha!
-"Boşuna gelmişsin! Seninle hiç bir yere gelmiyorum."
-"Neden?"
-"Ne demek neden?"
-"Neden geri çevirildiğimi bilmek istiyorum."
-"Sana hiç bir şey açıklamak zorunda değilim. Hem son sözümü söyledim ben. Git buradan!"
-"Ama ben son sözümü söylemedim henüz."
-"Niye anlamak istemiyorsun beni? Benim..."
-"Anlıyorum ama hatanı göstermek istiyorum sana."
"Yolun kenarında konuştuklarımıza bak" diye geçirdi içinden Umut. İki haftadan sonra ilk kez sevdiği kadını görmüştü. Tabii ki Güneş'in boynuna atlamasını beklemiyordu ama kendini terslemesine de sinirlenmişti doğrusu. Ama kendine hakim olmalıydı... Güneş'in kendisine güvenebilmesi için sabırlı olmalıydı.
-"Lütfen, gidip bir yerlerde konuşalım. Veya arabayı sahile sürelim? Hım?"
-"Konuşmamız neyi değistirecek?"
* * *
-"Ece? Bak bana!"
-"I ı... dokunma bana..." diye mırıldandı genç kadın yüzünü daha da yastığa gömüp, örtüye daha da sıkı sarınarak.
-"Sen de istedin! Şimdi pişman olmaya hakkın yok!" diye dayanamayarak çıkıştı Ali.
-"..."
-"Cevap ver! Susma! Canını mı yaktım? İlk olduğunu bilmiyordum ki! Bilseydim.."
Deminden beri yüzünü genç adama göstermemek için gömdüğü başını hızla kaldırıp, ateş saçan gözleriyle genç adama baktı. Ağlamaktan gözleri şişmiş, kızarmıştı Ece'nin.
-"Bilseydin ne değişirdi?" diye sordu sesini yükselterek. "İstediğin bu değil miydi? Evet! Pişmanım, hem de deli gibi! İçkinin etkisiyle aklım ba.."
-"Şimdi suçlu ben mi oldum?" diye başlarken Ali, bu defa sözü kesilen Ece oldu. "Durma" diyen ben miydim? Seni zorladım mı? Sarhoş bile değildin! Benim kadar sen de istedin sevişmeyi. Yatağıma kendi isteğinle girdin! İlk olduğunu bilseydim, sadece daha özenli davranırdım. Şimdi beni suçlamaya hakkın yok!"
Bunları söylerken yataktan çıkıp, giyinmeye başlamıştı Ali. Sinirlenmişti. Kendisine tecavüz etmiş gibi konusuyordu bu kadın. Ne hakla? Ece de istememiş miydi en az kendisi kadar beraber olmayı? Hissettiği öfke yüzünden ağzından çıkan sözlere engel olamadı genç adam.
-"Ben duşa giriyorum, çıktığımda gitmiş olursan sevinirim!"
Vote ve yorumlarınız beni çok sevindirirdi doğrusu... :)