BÖLÜM 33
Günler birbirini kovalıyor, her şey hızla ilerliyorken genç kadın içindeki korkularıyla baş etmeye çabalıyordu. Artık durum ciddi bir hal almaya başlamış ve kendisi bu duruma hazır olup olmadığını anlayamıyordu. Etrafındakilere bu durumu hissettirmemeye gayret ediyor ama kendini kasmaktan her an daha da geriliyordu.
Odasındaki pencerenin önünde bakışlarını karanlığa dikmiş, düşünüyordu. Artık ağlamayacağına dair kendine söz verse de, an geliyordu içindeki sıkıntıya başka çare bulamıyor, yaşlarına söz geçiremiyordu. Yeni bir başlangıç yapmaya karar vermekle kötü mü etmişti? Umut'a "Evet" dediği o geceye gitti. Gözlerinin içine bakmış, her şeye beraber göğüs gerebileceklerini söylemişti. Yaşadığı O olay hiçbir zaman peşini bırakmayacaktı. Hep yeni baştan başlayacak, acı çekecek ve her defasında kendinden nefret etmeye kaldığı yerden hep devam edecekti. Peki kendisinden bu kadar nefret ederken, kendini bu kadar iğrenç hissederken hala... nasıl Umut'u da beraberinde kirletecek, onun koynuna girecekti?
İşte bu düşünce içinin buz tutmasına neden oluyordu. O olay hiç yaşanmamış gibi hayatına devam etmeye çalışıyor ama olmuyordu. Beceremiyor, Umut kendisiyle yakınlaşmaya çalıştığında bedeni geriliyor, canı yanıyordu.
Peki Umut, yaşadıklarını bildiği halde neden, nasıl kendisini evlenmeye layık görüyordu. Gerçekten o kadar çok mu seviyordu? İleride sorun yaşarlarsa peki... yine de elinden sımsıkı tutar, göğsünü gere gere yoluna devam eder miydi?
Korkuyordu Güneş...
* * *
Elinden geldiğince Güneş'e yanında olduğunu hissettirmeye çalışıyor, onu incitecek bir hata yapmaktan sakınıyordu. Ama yine de sevdiğine daha yakın olmayı istiyor ve bu isteğine karşı koyamıyordu bir erkek olarak. Kendisine güvenmediğinden değildi Güneş'in halleri, utandığından olduğunu biliyordu Umut. Ondandı sabrı.
Daldığı düşüncelerden, arabanın kapısı açılıp da Güneş yanına oturduğunda çıkabildi.
-"Gec kalmadım, değil mi?" diye sorarak Umut'a baktı Güneş.
Sevgili olalı her fırsatta Umut tarafından işe bırakiliyordu. Bu durum hoşuna gitse de, yine de kendisine bakıcılık yapmasından rahatsızlık duymuyor değildi Güneş.
-"Geç kalmadın..." diyerek eğilip, genç kadının yanağına sıcacık bir öpücük bıraktı.
-"Nereye gidiyoruz? Hem senin toplantıya filan girmen gerekmiyor muydu bugün?"
-"İptal ettim."
-"Neden?"
-"Seninle vakit geçirebilmek için..."
Güneş'e göz kırpıp, arabayı çalıştırdı. Güneş'i götürmek istediği yere gecikmemek için özellikle erken gelmişti.
Yolda havadan sudan sohbet ederek, yolu bitirdiler. Beyaz bir binanin önünde duran arabadan ilk önce Umut indi. Güneş hala arabada oturuyor, neden buraya geldiklerini çözmeye çalışıyordu etrafına bakınırken.
Umut kapısını açarak, elinden tutup arabadan çıkardı Güneş'i. Bir şey demeye niyeti yoktu anlaşılan ki elinden çekiştirerek binanın önünde dikilen adamın yanına doğru sürükledi sevgilisini.
* * *
Umut'un kendisini getirdigi yer ileride oturacakları kendi evleriydi. Ev güzel olmasına güzeldi ama Umut neden bu kadar acele ediyordu? Kaçmıyordu sonuçta.
Genç adam emlakçıyla konuşurken, Güneş de boş odalardan birine atmıştı kendini. Kocaman evde sanki boğuluyordu. Hele Umut "burası salon, şurası yatak odası, bak bu oda çocuk odası olsun" dedikçe içindeki korkuları da gün yüzüne çıkıyordu. Pencereyi açıp, derin derin nefesler alarak rahatlamaya, içindeki kasveti atmaya çalıştı ama işe yaramıyordu. Hele çocuk odasından bahsederken Umut'un gözlerinde gördüğü parıltı o kadar yoğundu ki, kendini kötü hissetmekten alıkoyamadı. Bahsi geçen çocukları yapabilmek için de Umut'la fazlasıyla yakınlaşmalıydı.