26. Bölüm

2.2K 152 105
                                    

-Benimsin-

*Çin*

"Daha sert vurmanı istiyorum."

Kollarını önünde bağlamış öylece yanımda dikilirken, ben tere batmıştım ve nefes nefeseydim.

"Yoruldum."

"Henüz bırakmana izin vermiyorum. Devam et."

Bir süre durup soluklandım. Çok yorulmuştum ve gözlerim yanıyordu. Elimin sırtı kum torbasına vurmaktan sızlıyordu ve kol kaslarım iyice gerilmişti. Vücudumu hareket ettirdikçe avuçlarıma bir ağrı saplanıyordu. Yine de dediğini yapıp devam ettim. Tekrar torbayı yumruklamaya başladığımda ilk başlarda sahip olduğum hızın iyice düştüğünü biliyordum.

"Kolunu biraz daha kaldır. Karnını sıkı tut."

Durup ona döndüm.

"Ölmek üzere olan birinden istediğin son şeyler bunlar mı gerçekten?"

Gülümseyip yanıma geldi. Omzundaki havluyla yüzümü kurulayıp havluyu boynuma attı.

"Bitirelim o zaman. İyi çalıştın bugün."

Hemen olduğum yere çöktüğümde küçük bir kahkaha attı. Havluyla terimi iyice kurulayıp kucağıma bıraktığı suyu açıp birkaç yudum aldım.

Yaklaşık bir haftadır buna devam ediyordu. 'Kendini nasıl savunacağını bilmelisin.' deyip beni her gün egzersize zorluyordu. Birkaç gündür gerçekten bitmiştim ve yorgunluktan ölmek üzereydim.

"Akşam dışarıya çıkmak ister misin?"

Başımı iki yana salladım.

"Sanırım gerçekten ölmemi istiyorsun."

"O kadar da yorucu değil Jimin."

"Senin işe gitmen gerekmiyor mu?" diye sordum kaşlarımı çatıp.

Jungkook sadece haftada bir iki gün şirkete gidiyordu onda da öğleden sonra tekrar eve dönüyordu.

"Hayır. Benim çalışmadan para kazanmam gerekiyor. Her gün eşek gibi çalışırsam patron olmamın ne anlamı kalır?" gülerek söylediğinde ben de yorgun bir gülümseme verebilmiştim.

"Benim yüzümden gitmiyormuşsun gibi hissediyorum."

"Böyle saçma şeyler için endişe edeceğine..." yere uzanıp başını kucağıma bıraktı. "Hocanın ne kadar mükemmel göründüğü gibi şeyler düşünüp heyecanlanabilirsin."

Az önce çalışırken yeterince kızardığımı bildiğim için şimdi yüzümün kırmızı olmasından endişe etmiyordum. Derin bir nefes aldım. Onun yanında artık çok daha rahattım. Bunun birçok sebebi vardı. O beni önemsiyordu, şu anı ve bundan sonra olacak olanları önemsiyordu. Hiçbir şekilde geçmişimin onun için önemi olmadığını biliyordum. Neler olduğunu değil, o zaman ne hissettiğimi, şimdi nasıl hissediyor olduğumu önemsiyordu. Bazen fazla meraklı olup beni zorluyordu. Bazen de günlerce konuşmasam da tek kelime etmeden bekliyordu. Bu yüzen rahattım. Onun yanında kendim olduğum zaman zarar göreceğimden korkmuyordum. Herhangi bir kılıfa, bir zırha gerek duymuyordum.

O beni incitmezdi. Biliyordum.

"Gerçekten sorun değil mi yani?"

"Ben patronum dedim ya..." huysuz bir şekilde söylediğinde uzanıp hafifçe çeneme dokundu. "Toplantılar dışında şirkete uğramam. Fazla sıkıcı. Onlarca müdür ve personel var bensiz de halledebilirler."

"Eskiden de mi gitmiyordun?" yavaşça saçlarını karıştırdığımda gülümsedi.

"Hiç gitmedim. Tembel, şımarık genç patron. Arkamdan böyle söylediklerine eminim."

Kirletme HayallerimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin