2. Bölüm

4.3K 309 105
                                    



-Geçmiş-


*3 Yıl Önce*



''Ne kadar istiyorsun?''

Bacağımın üzerinde dolanan el yavaşça baldırımın içine ve kasıklarıma doğru kayarken dudakları kulağıma değiyordu ve içki kokan ılık nefes midemi bulandırmaya yetmişti. Fısıltısını görmezden gelebilirdim fakat beni taciz edişi pek tahammül edebileceğim bir şey değildi.

''Pazarlığı benimle değil, Bay Kim'le yapacaksın.''

Barın köşesinde sigarasını tüttüren patronumu işaret ettim. Seokjin'in gözleri üzerimdeydi. Bu gece beni bırakmayacağını biliyordum. O bakışları herkesten iyi tanıyordum. Yanımdaki adam kısa süre ona baktıktan sonra tekrar kulağıma eğildi.

''Bay Kim beni kırmayacaktır, hazır olsan iyi olur birazdan çıkacağız çünkü.''

İçki kokan nefesi yüzümü yalıyordu, içmemiştim ve az önce içtiği sigara yüzünden bulanan midem şimdi ikisinin karışıklığının hakim olduğu nefesi duyunca daha da fazla bulanmaya başladı. Adamın büyük burnu yüzümden uzaklaşırken tuttuğum nefesi bıraktım ve tabureden kalkıp Seokjin'e gidişini izledim. Patronumun gözlerinde ki soruyu görebiliyordum. Başımı hafifçe iki yana salladım. Büyük dudakları bir gülümsemeyle gerilirken yanında dikilen bir adamın kulağına bir şeyler söyledi. Adam başını sallayıp bana doğru gelirken ben de barın sehpasına bıraktığım deri ceketimi aldım ve üzerime geçirdim.

''İyi geceler Yoongi.'' barın arkasında umursamaz bir şekilde müşterilerle ilgilenen barmen şaşırtıcı bir şirinlikle gülümsedi ve el sallamakla yetindi. Tabureden kalkıp yanıma gelen adamı bekledim.

''Efendim eve kadar size eşlik edeceğim.'' sessizce benden birkaç santim uzun olan adamı takip ettim. Siyah bir Auidi'ye yürürken serin havadan derin birkaç nefes alıp barın ağır kokusunu ciğerlerimden atmaya çalışıyordum. Arabaya bindiğimde başımı koltuğa yaslayıp bulanan midem için ağzımdan nefes almaya devam ettim. Tek kadeh içmeden kusmak garip olacaktı.

''Efendim iyi misiniz?''

''Bana efendim demeyi kes ve sadece sür.''

Yüzümü cama çevirip akıp giden yolu izledim. Karşımdaki insanların bana duydukları saçma saygı garipti. Benim gibi bir zavallıya saygı duymak anlamsızdı.

Kim, neden bir köleye saygı duyardı ki?

Nihayet araba şehir dışında iki katlı oldukça mütevazi bir evin önünde sarsılarak durmuştu. Beni buraya ikinci getirişiydi. Heyecanlıydım, kalbim hızla göğsümü dövüyordu. Hafifçe titreyen ellerim kapıyı hızla açtı ve kendimi serin havaya attım. Arkamdan geçip büyük ahşap kapıyı açan adam gergin bir ifadeyle beni izliyordu. Muhtemelen rengim atmıştı ve korkutucu görünüyordum.

''İyi hissetmiyorsanız size eşlik edebilirim.'' endişeli hali beni güldürmüştü.

''Adın ne senin?''

Normalde peşimde dolanan hiçbir adamın adını merak etmezdim. Onlarla konuşmazdım çünkü ama bu kadar saygı görmek benim gibi biri için garipti.

''Jung Hoseok.''

Hoseok... İsmi tanıdıktı. Daha önce duymuştum ama karmakarışık olan zihnim bulup çıkaramayacak kadar yorgundu da...

Kirletme HayallerimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin