-11-

136 19 0
                                    

Mikail Azrail'in odada deli gibi dönmesini izliyordu. Aklından geçen düşünceleri cümleye dökmeye başladığında herkesin gözü ona döndü. 

x" Ona nazikçe yaklaşmaya ne dersin? belki kabul eder"

İsrafil Mikail'in bu cümlesi üzerine büyükçe bir kahkaha attı. Karnı gülmekten ağrıdığı için iki elini de karnına götürmüştü.

-" Mikail harcanıyorsun burada, sen komedyen olsana?" İsrafil gülmesini bitirdikten sonra tekrardan konuşmaya başladı. " ne diyecek? pardon bi ölebilir misiniz acaba mı diyecek?"

x" Belki kabul edebilir"

+"Mikail bir insanın hayatı bu sonuçta, cennette 'pardon birine bakıp çıkacaktık' diyemez" dedi Cebrail kafasını tavana çevirerek.

Azrail konuşmaktan ve yürümekten yorulduğu için kendini rahat ve geniş koltuğa attı. "aklıma gerçekten hiçbir çözüm gelmiyor, delireceğim!  bulunduğumuz durum gerçekten komedi gibi, bir insan evladı geliyor ve 4 büyük meleğinde elini kolunu bağlayıp evinde huzurla yatıyor"

x" Hyung, o şuan ağlıyor" dedi Mikail üzgün bir şekilde Azrail'e bakarak. 

-" Mutluluktan ağlamadığına adımın İsrafil olduğu kadar eminim" 

+" Gidip bi baksak mı acaba?"

"Ne saçmalıyorsunuz siz?" dedi Azrail Cebrail'e bakarak. Ona çok sinirlenmişti. "bu bir çocuk oyuncağı değil tamam mı? kaşıma geçmiş 20 yaşında bir velet benimle oyun oynuyor!" Azrail sinirden kahkaha atmaya başladı. Bir insan uğruna çok büyük bir cezaya çarptırılacaktı.

"beni anlamıyorsunuz ceza alacak olan benim, bunun için rahatsınız tabi"

+"Saçmalama! sen bizim kardeşimizsin nasıl olurda seni önemsemediğimizi söylersin! git o çocuğa 1 saat ver diyen biz değildik tamam mı!? kendin bir hata yaptın ve cezasını da o hatayı düzeltmezsen çekeceksin, biz senin için kurtuluş yolu aramaktan geceleri uyuyamadık, bak Mikail'in yüzüne nasılda çökmüş ne yemek yiyebiliyor ne de uyuyabiliyor ne yüzünden peki? senin yaptığın hata yüzünden! şimdi karşımıza geçmiş böyle şeyler söyleyemezsin!"

"Ben gidiyorum, biraz daha onunla uğraşayım" Azrail konuştuktan hemen sonra dünyaya tekrardan geri döndü ve büyük iki katlı müstakil evde gözlerini gezdirdi. 'gerçekten de ağlıyor muydu? iyi de ona daha hiçbir şey yapmamıştı ki, onun yüzünden ceza yiyeceğim ağlarsa ağlasın bana ne' diye düşündü Azrail sonradan tüm olanları aklından geçirdi ve sinirlenmeye başladı. "sana burada cehennemi yaşatacağım Park Jimin bana ölmek için yalvaracaksın"

-Jimin-

Jimin ağlamaktan kızarmış gözlerini minik elleri ile sildi ve üstü peçete ile dolu yatağından kalkıp yüzünü yıkamaya gitti. Lavaboda yüzünü yıkadıktan sonra salona gitti. Salonda tam kitaplığa doğru ilerlerken arkasında duyduğu ses ile arkasına döndü. Minik bir kız duruyordu karşısında. "Merhaba" dedi küçük kız jimin'e bakarak. Beyaz dizlerine kadar uzanan bir elbise giyiniyordu boynundaki sarı kurdelenin ipi beyaz elbisenin başladığı yere denk geliyordu.

"Merhaba? adın ne? ve buraya nasıl girdin bakalım prenses?"

"ismim Merlyn"

"Merlyn mi? Sanki ismini daha önceden duymuştum"

"Seninle tanışmıştık Jimin, bu kurdeleyi çıkartırsan kim olduğumu hatırlayabilirsin belki"

"Kurdele mi?" diye sordu jimin anlayamamıştı. Neden kurdele ile kim olduğunu anlayacaktı ki? Jimin sarı kurdeleye elini uzattı. Merlyn'e 'bu kurdele mi?' dercesine bir bakış attı. Merlyn kafasını olumlu şekilde sallayınca jimin sarı kurdelenin ucunu tuttu ve bir kere daha Merlyn'e baktıktan sonra kurdeleyi kendine doğru çekti. Böylece çok sıkı olmayan düğüm anında çözüldü.

Kurdelenin çıkartılması ile küçük kızın boynundan kanlar akmaya başladı ve Merlyn'in kafası yere düşüp yuvarlanmaya başladı.

jimin korku ile elindeki kurdeleyi kendinden uzak bir yere atıp geriye doğru gitmeye başladı.

Kafasız beden yere yığılınca korkudan yerinde sıçradı ve aklına gelen anılar ile gözleri fal taşı gibi açıldı.

Merlyn kilisedeki oyuncak bebekti...

Ángel de la muerte | YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin