"Merhaba küçüğüm"Hem yaşıyor, hem ölüyordum.
Azrail'i kanatları ve elleri zincirlerle bağlı gördüğüm andan beri ciğerlerime çektiğim nefes sanki bir ateş gibi bedenimi yakıyordu.
Günahkarların acı dolu çığlıkları kulağıma bir uğultu olarak geliyor. Tüm uzuvlarım işlevini yitiriyordu.
Yanıyordum, cayır cayır yanıyordum. Yanmamın sebebi ayağımın altındaki kurumuş ama hala sıcaklığını taşıyan lavlar değil, karşımdaki bedendi.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında, sanki beni bekleyen bir hayal görüyordum. Kara gök kül rengi bulutlarla kapanıktı. Kan kırmızısı ay karanlığı aydınlatıyordu. Günahkarları kolluyordu kara kargalar.
En karanlık gecede onun beyaz teni daha da beyazdı, siyah gözleri daha bir siyah. Bakışları daha bir derin.
*"Ne çok bakıştınız öyle ayh içim sıkıldı dimi chimy?" Şeytanın konuşması ile jimin zor da olsa bakışlarını simsiyah irislerden çekip Şeytana baktı.
"O-ona ne yapacaksınız?" diye sordu jimin korkuyla.
Şeytan pütürlü dili ile dudaklarını yaladı ve jimin'e doğru yavaşça yaklaştı. "Şu haline bak Park Jimin ona bir şey olacak diye o kadar çok korkuyorsun ki nefesin bile titriyor" Şeytan bir süre boyunca jimin'in gözlerine baktı ve jimin'in yüzüne yüzünü yaklaştırıp fısıldamaya başladı. "Farkında değilsin ama günahların en büyüğünü işliyorsun minik chimy" Şeytan geriye bir adım attı ve jimin ile göz temasını ayırmadan tekrardan konuştu. "Onun kanatlarını keseceğim" dedi Şeytan kararlı bir şekilde.
Jimin duyduğu cümle ile gözlerini irice açtı ve tekrardan Azrail'e baktı. 'günahların en büyüğünü işliyordu ama farkında değildi'
İsrafil elini jimin'in omuzuna koydu ve onu kendine çevirdi. Jimin arkasında bulunan İsrafil'e döner dönmez diğer 2 büyük meleğin de orada olduğunu gördü. Jimin gerçeklikten soyutlanmıştı. Artık neyin gerçek olduğunu kestiremiyordu.
Beyaz takım elbiseli melek İsrafil'in önüne geçti ve jimin'e dikkatle baktı. "Jimin anlaşma yapmaya hazır mısın?"
"Anlaşma yapmak zorunda değilsin " dedi şeytan jimin'e yaklaşarak "Anlaşma yapmazsan yaşayacaksın bu çok daha iyi değil mi? "dedi şeytan
"Hm hm anlaşma yapmayabilirsin böylece şeytanda sana buradan bol ateşli, ölüm manzaralı, V.I.P. bir oda verir" dedi İsrafil şeytana bakarak. Şeytan İsrafil'e yandan bir gülüş attı ve jimin'in omzuna kolunu koydu. "Onları dinleme jimim yaşayabilirsin ve ben de sana yardım ederim çok iyi bir ikili oluruz hm ne dersin?"
"Onun ismi jimin ve ayrıca salak saçma fikirler sunma ona. En son biri senin teklifini kabul ettiğinde neler olduğunu gayet iyi hatırlıyorsun" dedi pembe saçlı, şeytana yaklaşarak. Şeytana tiksinir gibi bakıyordu.
"Oh o mu? Azazel onun kafasını karıştırdı ve onu elimden alıp öldürdü onun ölümünde benim hiçbir suçum yoktu Mikael bunu sen de biliyorsun" dedi şeytan Mikail'e yaklaşarak.
Karşısındaki meleğin gerçek çiçekler ile süslü bir takım elbisesi vardı. Pembe uzun arkadan bağlı saçları ve kusursuz yüzü ile mükemmel duruyor jimin'in gözlerini kutsuyordu. Keskin ve pembe gözleri görünüşünün aksine karşısındaki şeytana nefret saçıyordu.
"Jimin artık anlaşmayı yapmalısın" Dedi beyaz takım elbiseli melek. Jimin Azrail, İsrafil, Mikail'i öğrenmişti karşısındaki melek Cebrail olmalıydı.
Jimin arkasını döndü ve arkasındaki zincirlere bağlı Azrail'e baktı ve tekrardan Cebrail'e döndü. "Ölecek miyim?"
"Evet öleceksin jimin" Dedi israfil bunu sanki çok önemsiz bir şeymiş gibi söylüyordu. Jimin arkasına dönüp ölüm meleğine yaklaştı. jimin'in tek isteği yaşamaktı bu başına gelen olaylardan kurtulup arkadaşlarıyla huzurlu bir hayat yaşamaktı.
Jimin yavaşça diz çöktü. Azrail ile aynı hizaya geldi ve elini Azrail'e uzattı.
Jimin anlamıştı artık...
Herkesten kurtulmak ancak kendini feda etmekle oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ángel de la muerte | Yoonmin
Fanfiction"Benden herkese bahsetmemelisin küçüğüm" Angst değildir!