-13-

126 18 0
                                    

"Boru üfleyen İsrafil mi?" dedi jimin.

ilk önce Azrail, şimdi İsrafil peki sırada kim vardı Mikail mi?

"Evet, yani tam olarak boru sayılmaz da sur'a üfleyen diyebilirsin, neyse sanırım göz renginden daha mühim konularımız var jimin" dedi İsrafil tezgahtaki meyve sepetinden kırmızı bir elma alırken.

"Canım kardeşim Azazel senin yüzünden şu an tehlikede"

"Ne? ama ben bir şey yapmadım ki"

"Yapmadın mı? Ölmedin ya hatırlamıyor musun?" dedi İsrafil gözlerini sorarcasına jimin'e dikti ve elmadan bir ısırık aldı.

"H-hatırlıyorum, beni... öldürecek misin?"

"Ah hayır ben barıştan yanayım, peace" dedi İsrafil sağ eli ile barış işareti yaparak.

"Neyse gitmemiz lazım yoksa geç kalacağız" İsrafil sadece bir ısırık aldığı elmayı tezgaha bıraktı ve tekrardan jimin'e döndü.

"Neye? Neye geç kalacağız" dedi jimin anlamayarak İsrafil'e baktı.

İsrafil jimin'in elini tuttu ve evin kapısına doğru hızlıca yürümeye başladı." Şimdi şöyle ki sen ölmediğin için Azazel az sonra bir ceza alacak bu yüzden hemen oraya gideceğiz ve sen anlaşmayı tekrardan yapacaksın" Jimin İsrafil'in peşinden sürüklenmemek için hızlıca yürürken İsrafil'in bir anda durup ona dönmesi ile jimin İsrafil'in kaslı ve uzun bedenine çarptı.

Jimin hemen geri çekildi ve başını tuttu İsrafil'in koyu kırmızı ceketindeki düğme kafasına gelmişti. 

İsrafil kollarını iki yana açtı, kafasını yukarı çevirdikten sonra tekrardan başını eğdi ve jimin'e gülümseyerek baktı. "Ve böylecek mutlu son!"

İsrafil tekrardan jimin'in elini tuttu ve sürüklerken konuşmasına devam etti "Hepimiz çok mutlu olacağız sen öleceksin ve cennete gideceksin, ah tabi Azrail'den kaçtığın için cehenneme de gidebilirsin ama en fazla cehennemin 1. katına falan gidersin yani senin için çok sıkıntı olacağını sanmıyorum" İsrafil bir saniyeliğine duraksayıp düşündükten sonra hızlıca yürümeye devam etti "Çünkü kardeşim sana zaten burada cehennemin ilk üç katını teker teker yaşattı sayılır" diye kısık sesle konuştu İsrafil bu söylediğini jimin'in duyacağını pek sanmıyordu.

İsrafil jiminle beraber evden çıktıktan sonra bahçede kimsenin göremeyeceği bir alana geçti ve jimin'in tam karşısında durdu.

"Gitmeye hazır mısın Park jimin?"

"Nereye?"

"Cehenneme tabi ki!" İsrafil heyecanlı bir şekilde jimin'e cevap verdi. İsrafil jimin'e doğru eğildi ve bir elini ağzına doğru götürdü. "Sana bir şey söyleyeyim mi aşşşşırı eğlenceli olacak" dedi İsrafil sanki bir sır veriyormuş gibi fısıldayarak.

İsrafil hemen tekrardan dikeldi ve saçlarını tek eli ile arkaya doğru taradı. "Tamam şimdi bana sıkıca tutunman lazım tamam mı yoksa düşersin ve büyük ihtimalle ya bir yerlerini kırarsın ya da ölürsün ah acaba yukarıdayken seni aşağıya doğru atsam mı böylece anlaşmaya gerek kalmaz" jimin İsrafil'in bu dediği ile gözlerini kocaman açtı ve korku ile İsrafil'e baktı.

"Ah korkma korkma öyle bir şeyi asla yapmam neyse tutun bana"

jimin anlamaz gözlerle İsrafil'e baktı. İsrafil jimin bir tepki vermeyince bir kolunu jimin'in bacaklarının altından geçirdi diğer kolunu da jimin'in sırtına koyup jimin'i kucağına aldı.

İsrafil ilk önce vişne kırmızısı dudaklarını yalayıp yukarıya baktı sonra aklına gelen şey ile hemen bakışlarını jimin'in yüzüne çevirdi.

"Rahatsın dimi? Sıkıca tutun tabi düşmek istemiyorsan" İsrafil kafasını yukarıya çevirdi ve gözlerini kapattı. Jimin ne yaptığını anlamadan sadece İsrafil'e bakıyordu.

Bir anda ortaya çıkan beyaz, uçları mavi tüylere sahip kanatlara baktı jimin. Çok güzel bir şekilde güneşin altında parıl parıl parlıyorlardı. Jimin büyülendiğini hissetti, onlar çok güzellerdi.

"Çok güzel dimi?" dedi İsrafil yan bir şekilde jimin'e bakarak gülümsedi.

İsrafil bir anda kafasını yukarıya çevirdi "Siktir! başlıyor" İsrafil'in yüzündeki tüm kaslar bir anda kasıldı ve belirgin bir hal aldı.

"Kapat gözlerini jimin" jimin İsrafil'in konuşması üzerine gözlerini sıkıca kapattı ve rüzgarın bedenine sert bir şekilde çarpmasını hissetti.

Korkarak sağ gözünü hafiften araladı. İsrafil'in kanatlarının yukarı aşağıya hızlıca çırptığını gördü ve yanından hızlıca geçen bulutları.

"Kapat gözlerini jimin! Güven bana bu senin iyiliğin için bunları görmemen lazım yoksa kafayı yiyebilirsin" Jimin İsrafil'i dinleyip gözlerini tekrardan sıkıca kapattı. Jimin bir anda düştüğünü hissedince kollarını sımsıkı şekilde İsrafil'in kolyelerle süslü boynuna doladı. İsrafil bir anda ters dönmüş ve yere doğru hızlıca kanatlarını çırpıyordu. Eğer böyle giderlerse yere çakılacaklardı. Jimin gözlerini sıkabildiği kadar sıktı. Jimin çaresizce bedenine acının yayılmasını bekliyordu.

Fakat jimin hiçbir acı hissetmeyince gözlerini açmadan İsrafil'e seslendi. "Yere çakılmadık mı?"

"Yeraltına, cehenneme hoş geldin Park Jimin"

Jimin duyduğu cümle ile gözlerini yavaşça araladı ve etrafına baktı. Etrafında simsiyah ağaçlara zincirlerle bağlanmış insanları gördü.

Günahkarların her birinde gözlerini gezdirdi, en ufak bir hareketlerinde çevrelerine bulunan her bir yaprağı jilet kadar keskin çalılar onların derilerinin üzerinde derin yaralar oluşturabilirdi. Tüm günahkarların üstü yaralar içindeydi hepsi acı çekiyordu. Ve büyülenmiş bir şekilde tek bir noktaya bakıyorlardı.

"Ah sen onlara aldırma chim chim en büyük korkularını görüyorlar, ya da ölümlerini tabi günden güne ne gördükleri değişiyor ama çoğunlukla korkularını görüyorlar, ah ne büyük saygısızlık! kendimi tanıtmayı unuttum! ben Lucifer, samael ,diablo ,mephisto, sinek kral bunların hepsi benim ismim nasıl seslenmek istersen öyle seslen chimy memnun oldum" jimin karşısında duran kusursuz bedenin uzattığı ele baktı ve tam elini uzatacakken İsrafil jimin'in eline sanki çocuğuna kurabiyeleri yememesi için vuran bir anne gibi vurdu.

"Sakın onun elini tutma jimin o şeytanın ta kendisi"

"Hadi ama İsrafil! birazcık eğlenmek istemiştim neden böyle yapıyorsun?"

"Azazel nerde?"

"Ah o mu? burada" dedi Şeytan yana çekildi ve ikisinin de Azazel'i görmesini sağladı. "çok güzel değil mi eski dostum?"

Jimin Azrail'i görmesi ile dona kaldı. Azrail dizlerinin üzerine çökmüştü kanatları kanlar içerisindeydi, elleri ve kanatları simsiyah zincirlere bağlıydı. Azrail güçlükle kafasını kaldırdı ve Jimin'e baktı.

"Merhaba küçüğüm"

Ángel de la muerte | YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin