" Yalan öyle nüfuz etmiş ki insanların diline " doğruyu söylemek gerekirse" diye bir cümle kalıbı var. "" 'İvit yinlışlıkla' bu harbiden aşık olmuş ha ben size söyleyeyim"
"Bizi aydınlattığın için teşekkürler İsrafil" dedi Cebrail alayla.
"Önemli değil cicim sadece biraz pırıltı ekledim beyninize o kadar"
"Yalan söylemese ve aşık olduğunu kabul etse gene tamam ama inkar ediyor ya deliriyorum" dedi Mikail başını eline dayarken.
Her şeyin, bütün düzenin sadece birkaç ayda darmadağın olmasına inanamıyorlardı. Azrail'in bir kişiye fazladan bir saat vermesi nasıl olmuştu da bütün kaderi değiştirmişti?
Azrail birkaç ay öncesine kadar bütün insanlığa dünyayı mahvettiler diye nefret kusarken şimdi basit bir çocuğa nasıl aşık olmuştu?
Mikail oflayarak elini masaya doğru bıraktı. Başını İsrafil'e çevirerek konuşmaya başladı.
"Artık üfle şu boruyu da kurtulalım bu zorluklardan yeter ya"
"Ya benim elimde değil ki ben de üflemek istiyorum ama olmuyor işte"
"Tamam bırakın şu konuyu. Bir çare bulmamız lazım. Ya onları hiç kimseye zarar gelmeyecek şekilde bırakacağız ve aşık olacaklar ya da bir yol bulup onları ayıracağız"
"Onları ayırmak istemiyorum" dedi İsrafil üzgün bir şekilde.
"Onları birleştirirsek bizi ne kıyametler karşılar kim bilir?" dedi Cebrail şakaklarını ovalarken.
"Yani, sonuç olarak ne yapmalıyız?" dedi Mikail Cebrail'in konuşmasına cevap olarak.
"Sadece zamana bıraksak olmaz mı?"
"Olmaz İsrafil, sonumuzun gelmesini mi bekleyeceğiz öylece? Hayır, buna izin veremeyiz. Eğer öylece bırakırsak bütün döngü değişecek."
"Cebrail haklı dünyada birkaç dakika durduğumuzda bile bütün döngü zarara uğruyor" dedi Mikail elleriyle bulutları şekillendirirken.
"Eskiden ne kadar güzeldi hiç böyle bir derdimiz yoktu."
-Birkaç Yüzyıl Önce-
"Yoongi! Hyunjin! gelin buraya hemen!"
"Hoseok kapıyı kapat çabuk!" diye bağırdı yoongi.
"Mikail çabuk o bulutları serbest bırak insanları korkutuyorsun!"
"Ama hyung bu çok eğlenceli." dedi Mikail kapı arkasında ona bağıran Cebrail'e karşı.
Hoseok, Seokjin gelmesin diye minik bedenini kapıya dayamıştı. Dayanamayacağını anladığı anda ise kardeşlerine seslendi. "Çocuklar, dayanabileceğimi pek sanmıyorum."
Hoseok'un konuşması ile Yoongi ve Hyunjin kapıya doğru ilerleyerek kendilerini yasladılar.
"Oha! Yoongi bak biri kendini camdan aşağıya attı."
"Ne demek attı!" diye kapının arkasından bağırdı Seokjin! Kardeşleri eğlence uğruna bütün insanlığı tehlikeye atıyorlardı.
"Birinci katta yaşıyor ama atlayınca öleceğini sandı salak. Yer ile arasında yarım metre bile yok" dedi Yoongi abisi endişelenmesin diye.
Yoongi'nin konuşması ile Hoseok minik ellerini ağzına kapatıp kıkırdadı.
"Sadece bulutlara kafatası şekli verdik diye neden bu kadar telaş yaptılar ki?"
"Kıyametin geldiğini düşündüler galiba" dedi Hyunjin.
"Hoseok boruyu üflesene" dedi yoongi merakla.
Hoseok kapı arkasından hayır diye bağıran abisini görmezden geldi ve kapıya yasladığı bedenini çekip asanın üstünde bulunan boruya doğru ilerledi. Pelerini boyuna göre yapılmadığı için büyük geliyor ve arada sırada ayağına takılıyordu.
Hoseok boruyu eline aldı ve ağzına koyup üflemeye başladı. Boruansadece hoseok'un tükürük sesleri geliyordu.
Yoongi kaşlarını çattı ve konuştu. "Neden ses gelmiyor bundan?"
"Belki de zamanı değildir" dedi Hoseok omuzlarını aşağı kaldırıp indirirken.
hyungjin uzun zamandır abisinin kapı arkasındaki sesini duyamadığı için merakla kardeşlerine sordu. "Seokjin hyung'un sesi neden gelmiyor?"
Kapının arkasından gelen tanıdık ama uzun zamandır göremedikleri kişinin sesiyle üçü de sevinçle bağırdılar.
"Ben tutuyorum çünkü dedi." Kapının arkasındaki melek.
"Taehyung!" üç melekte yaslandıkları kapıyı hemen açıp arkadaşlarına sarıldılar.
"Hoş geldin. Neden uzun zaman boyunca gelmedin?" dedi Yoongi yakın arkadaşlarına.
"biliyorsunuz şu iğrenç insanlar yüzünden bir daha kavga ettim. Sanırım cennetten kovulacağım."
"Ama gitmeni istemiyoruz." dedi Hoseok Taehyung'a bakarak.
"İşte o insanlar olmasaydı her şey güzel olacaktı."
"Aslında insanlar kötü değiller ben seviyorum onları." dedi hyunjin kafasını öne eğerken.
"Saçmalık gerçekten, ama görürler onlar onlara kötülük yaptıracağım ve günün sonunda benim haklı olduğum çıkacak bana daha çok saygı duyacaklar."
"Taehyung bu kötü bir şey bunu kesinlikle yapmamalısın." dedi Seokjin hafif kızgınlıkla. Arkadaşının gözlerini büyük bir hırsın bürüdüğünü görebiliyordu.
"Hiçte bile gayet iyi bir şey. Hem siz benim işime karışmayın. Ben istediğimi yapabilirim." Deyip arkadaşlarının yanından ayrıldı Taehyung.
Hoseok, Yoongi, Hyunjin ve Seokjin yakın arkadaşları için oldukça endişeliydiler. Onun kötü bir yola saptıklarını biliyorlardı ama ona karışamıyorlardı. Bir şey yapmasın diye onu bağlayacak halleri yoktu ya.
Eh telaşlanmakta haklılardı. Sonuç olarak geleceğin şeytanıydı.
İnsanların balkonda dengesiz hareketler yapıp düştükten sonra "şeytan çekmiş" diye bahsettikleri kişiydi. İnsanları kötülüğe alıştıran ve onlara istedikleri her kötü şeyi yaptıran kişiydi. Kulaklarına kötülüğü fısıldayan kişi Kim Taehyung'du.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ángel de la muerte | Yoonmin
Fanfiction"Benden herkese bahsetmemelisin küçüğüm" Angst değildir!