Jimin kan, ter içinde gözlerini açtı ve tavanında sanki bir yatağa uzanırmış gibi duran Azrail'e baktı.
"Aman tanrım! Ne yapıyorsun orada?" jimin Azrail 'i görmesi ile sıçramış ve yatağında doğrulmuştu. Artık onu görmeye alışmıştı. Hep olmadık yerlerde ortaya çıkıyor ve jimin'e edepsizce yaklaşarak onu yoldan çıkartıp öldürmeye çalışıyordu. Jimin sıcacık yatağından kalkmak için hamlede bulunduğunda kollarındaki zincirleri gördü. "Bu da ne?" dedi jimin.
Jimin'in konuşması ile Azrail yatağın ucuna oturdu. "Küçük bir hediye" Jimin yatağa geri uzandı ve tekrardan uyumaya çalıştı. "Benden artık korkmuyor musun?" Jimin uyurken omuzlarını kaldırıp indirdi. "Alıştım"
Azrail'in gözleri jimin'in bu cümlesi ile sarıya döndü. "Demek alıştın" dedi Azrail kaşlarını kaldırarak. İçinde tarif edilemez bir sinir vardı. 'neden ondan korkmuyordu?, onu korkutmak için cehenneme mi göndermeliydi?' Azrail bunları düşünürken zaman bir anda durdu. Azrail zamanın durması ile etrafına bakındı. İsrafil odanın köşesindeki koltukta bacak bacak üstüne atmış bir şekilde oturuyordu. "tch tch tch kardeşim, aklından neler geçiyor öyle" dedi İsrafil yarım ağız gülümserken. "eğer öyle bir şey yaparsan alacağın cezayı bir düşün" İsrafil ayağa kalktı ve Azrail'in yanına doğru ilerledi.
"Senin burada ne işin var?" dedi Azrail.
İsrafil omuzlarını silkti. "Heidi ile cennette hoplaşırken senin düşüncelerini duydum. Birazdan Cebrail ve Mikail'de burada olurlar" İsrafil'in konuşmasının ardından odanın kapısı açıldı ve içeriye Mikail girdi. "pff uğraştırmayın beni işlerim var tamam mı? hemen çözelim ve bitsin" dedi Mikail. Kaç gündür hiç durmadan çalışıyordu.
Pencerenin tıklatılması üzerine hepsi pencereye baktı. Cebrail pencerenin kilidini açamamış ve dışarıda mahsur kalmıştı. İsrafil kardeşini kurtarmak için pencereye yöneldi. İsrafil pencereyi açar açmaz Cebrail hemen içeriye girdi ve Azrail'e baktı. "Azrail bu düşünceleri aklından hemen siliyorsun 4 meleğinde dünyada bulunması çok tehlikeli bunun için çok vaktimiz yok"
"Pff peki" dedi Azrail gözlerini devirirken melekler Azrail'in konuşması ile geldikleri yere tekrardan dönmeye hazırlandılar. Tam gidecekleri zaman İsrafil tekrardan konuşmaya başladı. "ha bu arada o zincirleri çöz bilekleri morarmaya başlamış görmüyor musun?"
"Ama ona bir ceza vermem lazım 4 büyük melekten biri ile böyle konuşamaz"
İsrafil simsiyah gözlerini Azrail'in gözlerine dikti. "Azazel abini dinlemelisin, iyi bir kardeş ol tamam mı?"
"Ama bu haksızlık benden sadece 5 saniye önce oldun" dedi Azrail İsrafil'e sitem ederek
"Azazel, abine karşı mı çıkıyorsun sen?" İsrafil'in Azazel'e ilk kızışıydı bu, 4 meleğin de dünyada durması ve bir insanın hayatına müdahale etmeleri çok tehlikeliydi. Azazel'in bu hareketi tahmin edilemez sonuçlar doğurabilirdi.
"Pekala çözeceğim" Azrail'in konuşması ile İsrafil minik bir tebessüm ile dünyadan gitti. İsrafil'in de gitmesi ile zaman tekrardan akmaya başladı.
Azrail sıkıntılı bir şekilde nefes verdi ve odadan çıktı. Jimin Azrail'in bu hareketi ile gözlerini açtı. Şaşırmıştı, Azrail'den böyle bir şeyi kesinlikle beklemiyordu. Azrail'in çıkması ile bileklerindeki zincirler siyah bir tüye dönüştü. Jimin morarmış bileklerini ovuşturdu ve siyah tüyü eline aldı. Jimin alt tarafı jilet gibi keskin, tüyleri ise pamuk gibi yumuşak tüyü çekmecesine yerleştirdi ve o da odadan çıktı. Azrail'in hala evinde olduğunu biliyordu. Nasıl olduğunu bilmiyordu ama onun varlığını hissedebiliyordu.
Jimin dalından düşen bir yapraktı artık ve biliyordu ki dalından düşen yaprak rüzgarın oyuncağı olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ángel de la muerte | Yoonmin
Fiksi Penggemar"Benden herkese bahsetmemelisin küçüğüm" Angst değildir!