-19-

121 15 3
                                    

- Birkaç hafta önce-

-Jungkook-

Endişe ile telefonumu arka cebimden çıkarttım ve ezbere bildiğim numarayı aradım.

"Aradığınız kiş-" Son bir saattir duyduğum sesi tekrar duyunca sinirlenip telefonu kapattım.

"Aradığım kişiye ulaş o zaman" diye sinirle telefona bağırdığımda etrafta bulunan kişilerin bakışları teker teker bana dönmüştü. Onları umursamadan hızlıca jimin hyung'un evine ilerlemeye başladım. Yine o melek bozuntusu bir şey yapmış olabilir miydi?

Eğer jimin hyung beni boktan bir şey yüzünden endişelendiriyorsa ona kesinlikle bir fırça çekmeliydim.

Jimin'in evinin önüne geldiğimde hemen cebimden bana önceden verdiği anahtarı çıkarttım ve anahtarla kapıyı açtım.

İçeri girip kapıyı yavaşça kapattım ve salona doğru ilerlemeye başladım. Jimin'in guguklu saatinin tik-tak seslerini işittim.

"Jimin hyung? neredesin?"

Kan kırmızısı duvarları görünce kaşlarımı çattım. Burada kesinlikle bir şey olmuştu. Salona tam girecekken guguklu saatin kuşu dışarıya çıktı ve ötmeye başladı.

Guguklu saat tam ses çıkartırken kuşun sesi ve hareketleri yavaşlamaya başladı. Saate yaklaşıp mavi tüylü oyuncak kuşa baktım.

Pili mi bitmişti acaba? İyi de bu saat pilli değildi ki.

Kaşlarımı çattım ve aklıma gelen fikir ile gözlerim sonuna kadar açıldı. Anında kafamı çevirdim ve koltukta oturan dört büyük meleğe baktım.

"Bu ne sikim böyle?"

"Aaa seni pis sapık ne biçim kelimeler onlar öyle" diyip ayağından kırmızı terliğini çıkartıp bana atan meleğe şaşkınca baktım. Zaman durmuş olmalıydı.

"lütfen şu salak kuşu içeri sok sinirlerimi bozuyor" diyen meleğe anında gözlerimi çevirdim. Ellerim titriyor, boğazım kuruyordu. Ne yapacağımı bilemeyerek hepsinde teker teker gözümü gezdirdim beynim işlevini yitirmiş olmalıydı çünkü sadece ayakta dikilmiş bir şekilde onlara bakıyordum.

"kapatmayacak mısın? peki o zaman ben kapatırım" diyen melek parmağını şıklattı ve kuş anında içeri girdi.

"kim olduğumuzu biliyorsun sanırım jungkook ben senin ruhunu cehenneme gönderip bedeninle oynamış olan Azazel bunlar da benim kardeşlerim Cebrail Mikail falan filan"

"yaa beni niye söylemiyorsun Azazel" diyen melek kaşlarını çatmış bir şekilde Azrail'e bakıyordu İsrafil olmalıydı.

"neyse çok uzatmayalım buraya seninle anlaşmak için geldik ölümü" dedi pembe saçlı melek elindeki portakalı soyarken bir yandan da bana bakıyordu. Ne anlaşmasından bahsediyordu bunlar?

"Ah aklındaki o soru işaretlerini hemencecik sil canım anlatıyorum hemen" dedi az önce bana terliğini fırlatan melek. "Şimdi şöyle ki bir ihtimal yanlışlıkla minik Jiminciğimizin hafızasını silmiş olabilirim"

"NE YAPTIM DEDİN?!"

"Sakin olur musun tatlım onun hayatını kurtarmak için yaptım ayrıca karşında dört büyük melek olduğunu unutma bir hareketim ile kendini cehennemde bulursun" İsrafil olduğunu düşündüğüm melek ayağa kalktı ve ona meyve uzatan melekten portakalı aldı. "bir düzgün kesemedin Mikael" dedi ve bıçakla meyveyi keserken bana yaklaştı.

"Hah bana diyene bak sanki yüzyılın meyve soyucusu" dedi Mikail ve eline başka bir meyve aldı.

"Şimdi şöyle ki Jimin Azrail için hayatını verdi ve ben de onu tekrardan hayata döndürdüm ama bir şeyler ters gitti ve jimin şuan hiçbir şey hatırlamıyor tabi konuşmayı falan biliyor ama seni beni veya önceden hayatında olmuş olan kimseyi hatırlamıyor anladın mı tatlım? Bunun için jiminle şimdiye kadar sanki hiç tanışmamışsınız gibi konuşacaksın bu jimin'in iyiliği için anlaştık mı şekerim? Eğer aklına takılan bir konu varsa hemen söyle çünkü sana ayıracak vaktim yok malum önemli işerim var. Meleğim ya hani" dedi karşımdaki melek gülümseyerek.

"Ya hatırlarsa" Aklımda o kadar fazla soru varken ağzımdan bir tek bu cümle çıkmıştı. 'ya hatırlarsa?' O an kendime inanamadım nasıl bu kadar çabuk kabul etmiştim onların dediklerini. Ya hatırlarsa ne demek jungkook diye içimden geçirirken karşımdaki melek tekrardan konuşmaya başladı.

"Ya hatırlarsa mı? O zaman bize söyleyeceksin. Jiminle olan her konuşmanı her bir gelişmeyi gelip bize söyleyeceksin. Jimin eninde sonunda bir şeyler hatırlayacak buna engel olamayız dimi? Bunun için bizim gizli minik ajanımız olacaksınız şu psikolog arkadaşın ve sen"

"Nasıl yani size bilgi mi yetiştireceğiz?"

"Evet bir itirazın mı vardı? İtirazın varsa hemen halledelim hm?" İsrafil elindeki bıçağı bana doğru fırlattı ve bıçak yüzümü sıyırarak arkamdaki guguklu saate girdi. Bir süre sessizce bekledim.

"Bu sanırım evet demek, bu arada seni korkuttuysam özür dilerim şekerim bıçak elimden kaydı"

Ángel de la muerte | YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin