4.Bölüm 🖤 Akşam Yemeği

19.6K 1.4K 168
                                    


Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar 🖤


4.Bölüm


Eve girdiğimde tedirgindim. Yaklaşık on gündür devam eden hipnoz seansları herhangi bir sonuç vermiyordu. Kayboluşuma dair bir şey hatırlamadığım gibi, ne olduğunu gösteren en ufak bir ip ucu bile yoktu. Hayatımda koskoca bir zaman dilimi yok olmuştu ve ben hala bu muammayı çözememiştim.

Kapüşonlu montumu girişteki portmantoya astığımda beni büyük annem karşıladı. Yüzünde sevimli bir ifade ile gülümserken, diğer elinde yemeğe bulaşmış bir tahta kaşık bulunuyordu. Mutfaktan gelen güzel kokulara bakılırsa büyük annem yine döktürmüştü.

"Hoş geldin, Hazel."

"Hoş buldum, büyük anne. Yemek mi yapıyorsun?" Islak botlarımı çıkardım ve holden salona doğru yürüdüm. Büyükannem arkamdan geliyordu.

"Anne ve baban işten gelene kadar oyalanmak istedim. Güzel bir biftek tarifi bulunca da mutfağa girdim."

Ağzımın sulandığı için yutkundum. Koltuğa çöktüğümde alaycıydım. "Vay canına. Desene yakında kilo alacağım. Yaza kadar dana gibi olurum."

Büyük annem Meredith kıkırdadı. "Sakın ha!" dedi uyarırcasına. "Yaza düğünün var. Gelinlikle kuğu gibi olmalısın."

Gülümseyerek iç çektim. Kaybolup geri geldiğimden bu yana Dylan ile düğün olayını hiç konuşmamıştık. Öncesinde bulduğu gelinlik dergilerini, mekan yerleri için telefon numaralarını paylaşırken her gün düğün günümüzden bahsederdik. Şimdi ise bu konuyu hiç açmıyorduk.

Çünkü hayatımda üç aylık gibi koca bir delik vardı. Bunu gün yüzünde çıkarmadan Dylan'ın benimle yeniden mutlu olacağını zannetmiyordum. İçinde bir yerlerde kendi isteğimle gittiğime dair hep bir şüphe olacaktı.

Büyük annem, "Ne oldu?" diye sordu. "Seans iyi geçmedi mi?"

"İyiydi." diye mırıldandım. "Siena çok iyi bit terapist. Gerçekten sıcak bir yaklaşımı var ve beni incitmemek için özel çaba sarf ediyor. Çocukluk travmalarıma kadar indik."

"Ama?" diye sordu büyük annem.

"Ama hala bir şey hatırlamıyorum." Neredeyse ağlayacaktım. Hayatım aniden değişmişti ve buna sebep olan şeyi bulamıyordum.

Büyük annem elinde tuttuğu kaşığı, yemek masasının üstündeki tabağa bıraktığında üstüne bağladığı renkli mutfak önlüğünü çıkardı. Yanıma geldiğinde yoğun bir soğan kokusu da onunla beraber geldi.

Koltuğa oturduğunda, "Şu an her şey senin için karmaşık olmalı." dedi. "Biz bu kabusu aylardır yaşıyoruz fakat sen birden bire öğrendin."

"Evet, büyükanne. İnsanlar kaybolmam konusunda benim bir şeyler bildiğimi fakat sakladığımı düşünüyorlar. İşin kötüsü kaybolmadığımı aslında kaçtığımı sanıyorlar. Kimseye hayır ben kendi isteğimle gitmedim de diyemiyorum. Çünkü bir şey hatırlamıyorum."

"Çok üzgünüm. Keşke sana yardım edebilsem, Hazel. Fakat sana tavsiyem şu ki insanları kafana fazla takma. Herkes bir şeyler konuşur, varsayımlarda bulunur. Sen onlara aldırırsan daha fazla yara alırsın."

"Biliyorum."

"Bak ne diyeceğim, sana." Büyük annem düşünceliydi. "Belki de hatırlamamalısın, Hazel."

"Nasıl yani?"

"Belki ruhun derin bir yara almıştır. Hatırlamaman gereken şeyler yaşamışsındır. Kurcalamayıp hayatına bakman daha doğru olabilir."

CEHENNEM ÇİÇEĞİ (BİTTİ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin