16.Bölüm 🖤 Sızı

13K 1.2K 129
                                    

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar 🖤

Not: Bölümleri okunma ve beğeni sayısına göre güncelliyorum. :)

16.Bölüm

Günümüz

O akşam yemek masamızda büyük bir telaş yaşanıyordu. Annem verdiğim haber karşısında masadaki su bardağını üstüne dökmüş, babamın gözleri yuvalarından fırlamıştı. Bu işe en çok kız kardeşim Kelly sevinirken, Paul bizi izlemekle yetiniyordu.

"Gelecek aya evleniyorum da ne demek!" Annemin gür sesi bütün salonda yankılanırken yüzümü hafifçe buruşturdum. Üzerini kurulması için peçete uzattığımda, peçeteyi elinin tersiyle itti.

"Dylan düğün tarihini erkene çekmek istedi. Ben de onun bu teklifini kabul ettim."

"Düğünü ve masrafları geçtim, daha nerede yaşayacağınız bile belli değil. Nasıl olur da gelecek aya evlenebilirsin?"

"Eşyalı bir ev kiralayacağız. Şehrin içinde, yaşadığımız yere uzak olmayan bir ev bulmak zor olmasa gerek."

"Düğün pastası için bile aylar öncesinden randevu almalısın!" Annem başı tutmuş gibi yüzünü eline yasladı. Kendi kendine "Tanrım sen bana yardım et!" diye mırıldandı.

Babam ise anneme daha sakindi. "Kızım, sen döneli bir ay bile olmadı. Aceleci davranmıyor musun?"

"Dylan ile yıllardır beraberiz, baba. Artık uzatmak istemiyoruz."

"Haklısın. Fakat bulunduğumuz durum çok normal değil. Seni kaçırdılar mı, yoksa başına başka bir felaket mi geldi o bile muamma! Yaza kadar bekleyemez miydiniz?"

Akşam yemeğinde yediğim şeyler midemden yukarı doğru tırmanmaya başlamıştı. Ağzımdaki acı tadı yok saymak istedim. "Bana ne olduğunu hiçbir zaman öğrenemezsek ne olacak, baba? Ömür boyu bekar kalmamın bu işe bir faydasının olacağını sanmıyorum."

"Yangından mal kaçırır gibi evlenmenin de mantığını anlayamadık, Hazel." dedi annem. İğneli sözleri can yakıyordu. "En azından üç ay daha bekleseydin. Bu şekilde her şey birbirine girecek."

Gözlerimi kırpıştırdım. Neredeyse ağlamak üzereydim. "Ben evleneceğim için sevinirsiniz diye umuyordum!"

Ayağa kalktığımda sandalyemin geriye doğru devrildiğini duydum. "Ben odama geçiyorum. Siz fikre alışana kadar odamda olacağım. İyi akşamlar!"

"Hazel!" Babamın seslenişini duymazdan geldim.

Annem "Bu konuşma burada bitmedi, Hazel." diye bağırdı.

Kelly'nin ise derdi başkaydı. "Şimdi düğün için bir elbise alıyor muyum, almıyor muyum?"

"Of Kelly!" dedi annem. "Şimdi seninle hiç uğraşamam!"

🖤🖤🖤

Odama çıktığımda her yerin buz kestiğini fark ettim. Pencerelerim açık kaldığı için son baharın keskin soğuğu perdeleri rahat bırakmıyordu. Aralık camdan Dylan'ın odasını görebiliyordum ve günler sonra ilk kez beni bekliyordu.

Yüzünde geçmişimizden dolayı alışık olduğum bir tebessümle beni karşıladığında, "Seni özledim." dedi.

İki pencere arasında neredeyse üç metre gibi bir mesafe vardı. Dalların sıklığı ikimize ait mahrem bir alan yaratırken, konuşmamızı başka kimse işitmezdi. Liseden beri Dylan ile yaptığımız özel konuşmalar hep bu pencereden olurdu.

Gülümsedim. "Ne zamandan beri beni bekliyorsun?"

Dylan'ın üstünde eski siyah bir tişört, altında eşofman vardı. Nemli saçları onun yeni duş aldığını vurgularken boynunda asılı olan kırmızı bir havlu bu teorimi doğrular nitelikteydi.

"Çok değil. Seni beklerken duşa girdim."

"Üşütebilirsin!" diye çıkıştım. "Saçlarını kurulayabilirdin."

"Boş ver şimdi beni. Ailenle konuştun mu?"

Başımı salladım. "Evet."

"Nasıl tepki verdiler?" Kaşlarını çattıktan sonra kendi kendine yanıtladı. "Elbette çıldırmış olmalılar."

"Hiç sorma, Dylan! Akşam yemeği tam bir işkence idi."

"Tahmin edebiliyorum, sevgilim." Çehresi kırıştı.

"Sorun değil, Dylan. Ani bir karar olduğu için böyle tepki vermeleri normal. Onları anlayabiliyorum."

"Haklısın. Ailen seni gerçekten düşünüyor."

"Sen ailenle konuştun mu?" diye sordum.

"Evet. Onlar da bu düğün meselesine şaşırdı. Ama kararımı destekleyeceklerine eminim. " Ensesine astığı havluyu hareket ettirerek saçlarını kurulamaya başladı. "Bu arada yarın öğleden sonra boş musun?"

"Terapi seansından sonra eve gideceğim. Yani boşum."

"Düğün yeri bakmak için seni alacağım. Haberin olsun."

"Öyle mi?"

"Öyle, sevgilim. Elimizi çabuk tutup bir yer ayarlasak iyi olur." Yarım ağızla esnedi. "Ben uyumaya gidiyorum. Uzun bir gündü."

"Tamam."

"İyi uykular, sevgilim."

"İyi uykular Dylan."

🖤🖤🖤

Penceremi kapadığımda oda hala serindi. Isınabilmek adına kollarımı birbirine bağladım. Avuç içlerimi kollarımın üst kısmına sürterken yatağıma ilerledim. Yatağımın ucuna serili olan kalın battaniyeyi bacaklarıma sererken kendimi enerjik hissediyordum.

Belki kitap okumalı, biraz gelin dergisi karıştırmalıydım. Bunun yerine yatağımın baç ucunu süsleyen çekmeceleri araladım. Elime bir dolu fotoğraf albümü gelirken Dylan ile sahip olduğumuz anıları yeniden gözden geçirmeye karar verdim.

Fotoğraflardan birinde Dylan ile henüz çocuktuk. Dylan beni bisikletin ön kısmına bindirmiş, kendisi bisikletin arka kısmına geçmişti. İkimiz deklanşöre gülümserken saçımın arasından beyaz bir papatya sarkıyordu.

Bir diğer fotoğrafta biraz daha büyümüştük. Bir arkadaşımızın doğum günü partisinde dans eden çiftler arasındaydık ve kollarımız birbirine dolanmıştı. Fotoğraftaki en önemli ayrıntı ikimizin suratında oluşan büyük utançtı.

İstemsiz bir kıkırtının genzimden kaçmasına engel olamadım. Dylan o fotoğraftan birkaç dakika önce bana duygularını itiraf etmiş, ikimiz anın verdiği tuhaflıkla fotoğrafa utanç içinde yakalanmıştık.

Lise günlerimiz, mezuniyet anılarımız, gezilerdeki kahkahalarımız... İç çekerek hepsini yeniden ezberledim.

Şimdi bu fotoğrafların arasında bir düğün albümü eklenecekti ve Dylan ile olan aşkım nihayete erecekti. Dylan ile bu anı yıllardan beri planlayarak geçirmiştik. Sahip olacağımız çocukların ismi bile belliydi.

Heyecanım doruk noktasında olmalıydı. Ancak ortada tuhaf bir durum vardı.

Kalbimin boşluğunda tuhaf bir sızı elimi göğsüme götürmeme sebep olduğunda ağlama isteğiyle dolup taştım. Büyük bir özlem duygusu çevremi kuşatırken gözlerimden ufak bir yaş süzüldü.

Dudaklarımı birbirine kenetledim. Yeni bir soğuk dalgası bütün bedenimi yalayıp yuttuğunda dizime serdiğim battaniyeyi yukarı çektim. Gözlerimi soğuğun verdiği huzura kaparken kafamı yastığa koydum.

Kalbimdeki sızı gözlerimi kapattığım anda çok sürmeden yok oldu. Tatlı bir rüzgar beni kuşattı ve kulağıma birinin, "Ben de seni özlüyorum, Işığım." dediğini hayal meyal işittim.

🖤🖤🖤









CEHENNEM ÇİÇEĞİ (BİTTİ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin