46.Bölüm 🖤 Elma

10K 1.1K 102
                                    

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar 🖤

Not : Yeni bölümleri beğeni ve okunma sayısına göre güncelliyorum.

46.Bölüm

Dökük binaya girdiğimizde çürümüş tahta kokusu her yanı sarmıştı. Elimde tuttuğum el fenerinden çıkan cılız ışığın aydınlattığı yerlerde çamurla kaplanmış girişi seçebiliyordum. Kapının menteşeleri yerinden sökülmüş, yerine emaneten kalın bir naylon takılmıştı. Rüzgarın her hızlanışında naylon da yerinden oynuyor, içeriyi korunaksız bırakıyordu.

Ancak içerisi girişe göre kuru kalıyordu. Yıpranan döşemeler her şeye rağmen sağlam kalabilmişti. Birkaç metre ötemde duran sunak yere devrilmiş, pencerelerden birinin camları tamamen kırılmıştı.

Masalar ve sandalyeler üst üste gelecek bir biçimde duvara dayanmış, şapel neredeyse boşaltılmıştı. Cenaze törenleri için yapılan tabutlar bile burada çürümeye terk edilmişti.

Kelly fısıltıyla, "Burası gerçekten ürkütücü görünüyor." dedi.

"Korkuyor musun?"

"Biraz." diye itiraf etti.

"Tanrı varken hiçbir şeyden korkmazsın, yavrum." dedi Bayan Dainty. "Sen sadece içindeki ışığa güven."

"Şimdi ne yapacağız Bayan Dainty?" diye sordu Mia. "Burası bomboş. Hayalet falan yok." Sesinden hayal kırıklığına uğradığı anlaşılıyordu.

"Merak etmeyin. Gece henüz yeni başladı. Melanie ve ben dua etmek için gereken şeyleri ayarlayacağız. Eğer Tanrı bizimle berabersin o hayalet bugün kıskacımıza girecektir."

"Peki biz ne yapacağız Bayan Dainty?" diye sordu Kelly.

"Dilerseniz sen, Mia ve Sandra şapelin arkasında akan kaynak suyundan getirin. Kutsal suyun hazırlanmasında eşim size yardımcı olacaktır."

"Ah, bu harika olur!" diye ciyakladı Sandra.

Kızlar, Bay Dainty'nin peşine takılıp dışarı çıktığında ben, Melanie ve Bayan Dainty baş başa kalmıştık.

Soğuktan dolayı akmaya başlayan burnumu çektikten sonra, "Ben ne yapacağım?" diye sordum.

"Ah..." Bayan Dainty gülümseyerek boynuma baktı. "Kolyenizi takmıyorsunuz, Bayan Stolas." Soruma başka bir soruyla yanıt geldiği için refleks olarak eğilerek boş olan boynuma baktım.

"Düşürmüş olmalıyım. Ne sakarım!"

"Soy isminizin Cehennem Prensi Stolas ile aynı olduğunu biliyor muydunuz?" Ses tonu neşeli bir şeyden bahsediyormuş gibi canlıydı.

Sırıttım. "Evet. Eşimin ailesinin bu soy ismini seçmelerinde İtalyan olmaları etkili. Ancak neden diye sormadım."

Yalanımı gülümseyerek devam ettiriyordum çünkü gerilmek sadece bir şeylerin açığa çıkmasına vesile olurdu. Bu esnada Melanie'nin de tıpkı Kelly ve arkadaşları gibi yanımdan geçerek dışarı çıktı. Sadece tek bir el feneri vardı. Bu, Bayan Dainty ile ikimizin arasında kalan yeri zar zor aydınlatıyordu.

"Eşinizin ailesi..." dedi Bayan Dainty. "Ne iş yapıyormuş?"

Omuz silktim. Anlaşılan Bayan Dainty Stolas'ın ailesini epey merak ediyordu. "Eşim bir danışmandır. Ayrıca oteller zinciri mevcut. Şu ana dek sadece erkek kardeşi ile tanıştım." dedim Metatron'u anımsayarak. En son karşılaşmamızdan bu yana neredeyse iki ay geçmişti.

"Peki anne ve babasına ne olmuş?"

Kaşlarımı çattım. Stolas'ın bir anne ve babası olup olmadığından emin değilim. Meleklerin ya da şeytanların nasıl var olduğunu bile bilmiyordum. "Uzun zaman önce ölmüşler."

CEHENNEM ÇİÇEĞİ (BİTTİ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin