66.Bölüm 🖤 Epilog 2

8.4K 686 76
                                    

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar 🖤

Arkadaşlar ben Hazel ve Stolas çiftini özlediğim için bir bölüm daha yazmak istedim. Hem öyküde cevaplanmamış bir soru olduğunu fark ettim ve onu cevaplamak için bu bölümü kaleme alabilirim diye düşündüm.

Lütfen oy vermeyi unutmayın. Seviliyorsunuz ...

66.Bölüm

2009

Sarayın karşılama salonu bilindik siyah renklere boyanmıştı. Kırmızı ve mor rengin hakim olduğu vitray camlardan yansıyan gölgeler yerlerde ışık oyunları oynarken kırmızı kadife koltukların dekorasyonuna alışmıştım.

Salonu ısıtmak için yer alan beş farklı şömine aynı anda yanıyor, ateşin çıtırtısı cehennemden gelen ruhların yakarışlarını bastırıyordu. Salondan kıvrılarak yukarı doğru çıkan merdivenler farklı asma katlara gidiyor, sarayın yüzlerce odasının sadece belli bir kısmı oturduğum yerden görünebiliyordu.

Gergindim. İç çekişlerim arasında Stolas'ı beklerken arada bir ayağa kalkıyor, şişkin karnıma aldırmadan oradan oraya yürüyordum. Yıldan yıla daha da şişen karnım artık sona yaklaştığımızı haber ediyordu.

Bebeğimin olduğu şişkinliği sevgiyle okşarken birkaç yıl sonra onu kucağıma alıp öpüp koklayacağımı biliyordum. Bunun için sabırsızdım ve onu gerçekten merak ediyordum.

Acıtıcı olan onu bir süre göremeyecek olmamdı. Kıyamet süresi başladığında ben insanlara zarar vermek için bunu başlatırken kızım tam tersine onlara yardım için koşturacaktı. Yollarımız ayrıydı ve insanların yaratılışı son bulana dek ayrı kalacaktık.

Eh, sonsuz bir ömür için bu kısa vakit neydi ki? Lucifer ile sırf çocukluğumuz on bin yıldan daha uzun sürmüştü. Olgunlaştığımız ise neredeyse milyonlarca yıl yaşındaydık. Bu yüzden Tanrının bana verdiği mucizeye şükredecek, bu ayrılık yıllarının çabuk geçmesi için sabırla bekleyecektim.

Stolas salonun içinde belirdiğinde Cehennem yeterince karanlık değilmiş gibi o geldiğinde gölgeli siyah dumanlar salonun içine doğru doluştu. Peşinden gelen ürpertici sesler kocamın etrafında şekillenirken surat ifademi fark etmişti.

"Böyle kara kara ne düşünüyorsun?"

Isırdığım dudağımı serbest bıraktım. "Lucifer'i düşünüyordum."

Gülümsediğinde yanımdaki koltuğa çöktü. Bedenindeki karanlık çevremi iyice kuşatırken aşık olduğum gözlerine bakmaktan kendimi alamıyordum. "Fazla düşünmene gerek yok! Meleğin hep seninle!"

Kıkırdadım. "Bir zamanlar sadece bana ait bir melek olmanı dilerdim. Şimdi bu dileğimin gerçek olması inanılmaz."

Kolunu omzuma attı ve beni göğsüne doğru çekti. "Sadece seninim! Gereksiz parazitlere hayatımda yer yok."

Sarıldığımızda bir elini karnıma götürdü ve aşina olduğum hareketle okşamaya başladı. Her gün rutin olarak bunu yapıyor, bazen saatlerce kızımızla konuşuyordu. Sanırım Stolas bir konuda haksızdı. Zamanı geldiğinde meleğimi başka biriyle daha paylaşacaktım. Kızımızla!

"Hala ismine karar verememiş olmamız çok garip!"

Stolas kıkırdadı. "Oysa bizim ismimiz daha doğmadan belliymiş!"

"Sen en parlak ışığa sahiptin. Sana Lucifer demeleri doğaldı!"

"Sen de muhteşem kahverengi gözlere sahiptin. Senin de isminin Hazel olması normal!" İç çektim. "Artık ismin Stolas!"

CEHENNEM ÇİÇEĞİ (BİTTİ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin