Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar 🖤
Not : Bölümleri beğeni ve okunma sayısına göre güncelliyorum.
41.Bölüm
1 Ay Önce
Lilith'ten kristali geri almış, bu uzun bir güne mal olmuştu. Yorgunluk bedenimi ele geçiriyor, göz kapaklarım yorgunca düşüyordu. Stolas'a baktığımda hala elindeki kristali incelemekte olduğunu gördüm.
"Uykum geldi." dedim mırıldanarak.
"Tamam. İyi geceler!" Anlaşılan Stolas'ın henüz uykusu yoktu.
"İyi geceler!" dileyerek salondan ayrıldım.
Merdivenleri çıkarken bugün olanları düşünüyor, Stolas'a yardım ettiğim için kendimle gurur duyuyordum. Kristali aldığından bu yana rahatlamış görünüyordu. Yavaş tempolu bir şarkı söyleyerek odamın kapısına dek geldim.
Ancak duraksamam kapı kolunu kavradığımda oldu. Şarkım dudaklarımda soldu ve ben arkamı dönerek Stolas'ın odasına gittiğini bildiğim yöne doğru baktım. Asma katın diğer tarafında, siyah demir korkulukların hemen arkasında iki kanatlı kapı duruyordu.
Daha sonra başımı kendi kapıma çevirdim.
Stolas ile evlendiğimizden bu yana sadece iki gün geçmişti. İlk günü beraber geçirmiş, ikinci günü ise Stolas'ın dünyaya gitmesi nedeniyle kendi odamda geçirmiştim. Şimdi ne yapacağım konusunda kararsızdım. Kendi odamda mı kalacak yoksa Stolas'ın yanında mı uyuyacaktım?
Dudaklarımı ısırarak bir süre sorunla cebelleştim. Şeytani dünyada evliliklerin nasıl olması gerektiği ile ilgili bir fikrim yoktu. Eşler birbirine nasıl davranır, sevgi ne gibi bir konumdadır bilmiyordum.
Galiba kendi odamda kalmalıydım. Stolas onun odasına yerleşmem ilgili bir cümle kurmadığı için aptal bir gurursuzluk yaparak onu darlamak istemiyordum.
Fakat odaya girmemle, kendimi başka bir odada buluvermem aynı anda oldu. Tavana kadar uzayıp giden ince uzun pencereler, geniş bir odayı dolduruyordu. Duvarlara asılan gümüş şamdanlarda mumlar yanıyor, bu ışıklar her yeri aydınlatıyordu.
Odanın siyah renkli duvarları arasında hayat bulan kırmızı yatak ise buradaki tek renkli şeydi. Herhangi bir duvara dayalı olmayan yatak daire biçimindeki odanın tam merkezinde yer alıyordu.
Bunun dışında odada hiçbir şey yoktu.
Kendi odam yerine böyle bir odaya gelmenin kafa karışıklığını yaşarken arkamda biri hareket etti. Başımı çevirdiğimde Stolas, "Elbette benimle uyuyacaksın." dedi.
Gözlerimi kırpıştırdım. "Yine düşüncelerimi mi okudun?"
Omuz silkti. "Sorularını dile getirmene gerek yok. Hepsini duyabiliyorum."
"Ama bu haksızlık!" diye inledim. "Kendime ait bir mahremiyetim yok."
Kaşlarını çattı. "Mahremiyet derken neyi kastediyorsun? Yalnız uyumayı mı isterdin?"
"Hayır!" dedim dişlerimin arasından. "Düşüncelerimin bana özel olmasını isterim."
Kollarımı göğsüme doladığımda, Stolas özür diler gibi gülümsedi. "Bunun kapatma düğmesi yok."
"Şimdi burada mı uyuyacağım?"
"Dilersen senin odana da geçebiliriz. Yıllardır burayı kullanıyorum ama değişim yapmak da sıkıntı yok."
İç çektim. "Burada uyuyabiliriz. Bana fark etmez."
Yatağa ilerlerken üstüme giydiğim kırmızı pelerinin arkadaki bağını çözdüm ve yatağın dibine bıraktım. Herhangi bir askı veya dolap olmadığı için pelerini koyabileceğim bir yer yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEM ÇİÇEĞİ (BİTTİ)
FantasyŞeytan Kadehi Serisinin 1.Kitabıdır. Mutlu bir ailem, beni seven bir nişanlım, iyiliğimi isteyen geniş bir arkadaş çevrem vardı. Çocukluğumdan beri aşık olduğum adamla evlenmek üzereydim ve muhteşem kariyerimle benden mutlusu yoktu. Sonra bir gün ka...