12.Bölüm 🖤 Açlık

14.9K 1.2K 133
                                    



Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar 🖤


12.Bölüm

Bay Stolas yanımızdan ayrıldığında, Dylan konuşmak için yönünü bana döndü. Az evvel yaşadığı korkusunu üstünden hızla atmış, dikkatini tamamen bana vermişti. Fakat bu iyi anlamda bir konuşma olacağı manasına gelmezdi.

Kaşlarını çattığında, "Bu adam da kimdi?" diye sordu.

"Beş dakika önce açıkladığım gibi yeni komşumuz Bay Wagner'ın bir misafiri."

"Yeni komşunun seninle olan alakası nedir?"

Dylan'ın sorgulayıcı tavrı bir miktar gerilmeme sebep olurken, "Anne ve babamın çalıştığı şirkette bir avukatmış. Dün gece hep beraber bir aile yemeği yedik. Bay Wagner ve Bay Stolas çok kibar kişiler." dedim.

"Kibar oldukları çok belli!" İmalı konuşmasını anlayabiliyordum. "Koşuya giderken bile seni yalnız bırakmamışlar."

"Ne demeye çalışıyorsun, Dylan?" diye tısladım.

"Neden tanımadığın adamlarla bu kadar sıkı fıkısın diyorum? Anlayabildin mi?"

Burun deliklerim sinirle şişti. "Kimseyle sıkı fıkı olduğum yok. Koşudayken karşılaştık. Hepsi bu!" Dylan'a git gide öfke duyarken, "Eğer kafanda başka şüphe yoksa ben eve giriyorum Dylan. Seninle tartışamayacağım." dedim.

Dylan'ın az evvel ki tuhaf davranışı olduğu gibi söndü. Yüz ifadesi, bana çıkıştığı için perişan bir hal aldı. Gözlerindeki özrü açıkça görebiliyordum.

"Kusura bakma, Hazel. Şu ara işlerim çok yoğun. Stresten kime çatacağımı şaşırıyorum."

"İşlerin yoğun olduğu için mi bana aptalca davranıyorsun?"

Kafasını pişmanlıkla eğdi. Başını başıma yasladığında, "Özür dilerim sevgilim. Gerçekten ne dediğimi bilmiyorum." dedi.

Gülümsedim. "Az önceki davranışlarını kıskançlığına veriyorum. Fakat bir daha bana bu şekilde imalarla gelme."

"Tamam."

"Aksi halde bana güvenmediğini düşüneceğim."

"Güveniyorum."

"Peki, o halde. Seni affediyorum." Sokağın ortasında Dylan ile küçük bir kucaklaşma gerçekleştirdik. Çocukluğumdan beri bana verdiği arkadaşlık hissi hala burada bir yerdeydi.

Geri çekildiğimde," Eve girsem iyi olacak. Bizimkiler uyanmadan kahvaltıya yetişmeliyim."

"Tamam." Dylan arabasına doğru baktı. "Ben de işe yetişeceğim."

"Görüşürüz o halde."

Bahçe kapısının demir sürgüsünü çektiğimde Dylan'ın hala diyeceği şeyler vardı. "Hazel!" diye seslendi.

Kafamı çevirdim. Elinde tuttuğu iş çantası ve giydiği siyah takım elbisesiyle kusursuz görünüyordu. Eridiğimi fark ettim.

"Akşam bir şeyler yapalım mı?"

"Ne gibi?" Heyecanlanan sesimi bastırabildiğimi umuyordum. Dylan benimle bir şeyler yapmak istiyordu.

"Eski günlerdeki gibi paten kaymaya gidebiliriz. İyi bir film varsa sinemaya da uğrarız. Ne dersin?"

Gülümsedim. Bu harika bir fikirdi. "Elbette olur, derim. Akşam kaçta çıkarız?"

"Yedi gibi hazır ol. Seni evinden alacağım."

CEHENNEM ÇİÇEĞİ (BİTTİ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin