Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar 🖤13.Bölüm
3 Ay Önce
Kıvılcımların dans ettiği bir vadinin üstünde oturuyordum. Sadece birkaç metre büyüklüğünde, siyah bir kara parçasının üstünde bulunuyor; altımızda bir nehir gibi akan sıcak lavları dehşetle izliyordum.
Her yan ama her yan, sıcak sülfür kokan ateşle kaplıydı. Bazen sıcak lavların içinden patlayan baloncuklar gün yüzüne fışkırıyor, daha sonra havai fişeği andıran görüntüyle havada dağılıyordu.
Siyah kara parçaları tıpkı minik birer adacığı andırarak, lavların üstünde hareket ediyordu. Kırılan buz parçaları suyun yüzeyinde nasıl hareket ederse, tıpkı onlarda bu şekilde hareket ediyordu.
Güçlü buhardan dolayı çok fazla uzağı seçemiyordum. Odamda izlediğim mavi gökyüzü bile görünmüyor, parlak sarı güneşin ışığı belli olmuyordu.
Beyaz bir minderin üstünde, anormal bir şey yokmuş gibi sofra hazırlayan Stolas'a şokla bakıyordum. Örtünün üstüne birçok çeşit meyve koymuş, renkli bir görüntü elde etmişti. Değişik çeşitlerden peynir dilimleri, domatesler, taze görünen ekmekler sofrada bulunan diğer şeylerdi.
Tüm bunların yanı sıra sofraya iki boş kadeh koymuştu. Elinde tuttuğu beyaz şarap şişesini usta bir şekilde açarken, "Ne yapıyorsun?" diye sordum.
"Şarap olarak kırmızıyı mı tercih ederdin?" Sıkıntıyla iç çekti. "İblislerimin çalma gibi kötü huyları var. Maalesef kırmızı şarap burada çok dayanmıyor."
"Bir sıcak lav akıntısının üstünde oturuyoruz!" diye patladım. "Derdim sence şarap olabilir mi?"
Çevresine şöyle bir göz attı. "Buranın nesi var ki? Cehennemin en gözde yerlerinden biridir."
"Dalga mı geçiyorsun benimle?"
Soludu. "Merak etme, sıcak lav akıntısına düşmezsin. O kadar aptal olmadığını düşünüyorum." Alaylı ifadesinden sıyrıldı. "Seni iblislerimle tanıştıracağım. Seni gördükleri yerde bir ateş çukuruna sürüklememeleri için seni koruduğumu öğrenmeleri gerek."
"İblislerinle burada tanışmak zorunda mıydım?"
Dağın başında var olan küçük bir evden çıktıktan sonra, anlayamadığım bir hızda kendimi bu ateş deryasının içinde bulmuştum. Göz açıp kapayıncaya kadar geçen sürede değişen bu garip olay başımı döndürmüş, alevleri görünce olduğum yere korkuyla sinmiştim.
Titrediğimi itiraf etmekten dahi utanıyordum.
İlk geldiğim gün üstümde var olan yazlık elbisem bile gitmiş, yerine garip siyah kumaştan bir elbise gelmişti. Göğüslerimden ayak bileklerime dek uzanan askılı saten elbise, sırtımı tamamen açıkta bırakıyordu. Bu kadar açık bir elbise giydiğim için de ayrı bir rahatsızdım.
"Çok haklısın. Benim hatam. Keşke seni Cehennemdeki güzel kafelerimizden birine götürseydim(!)"
Gözlerimi devirdim. "Odam gayet iyi bir mekan gibi duruyordu."
"Odan?" Kıkırdadı. "Benim odamı sahiplenmen bir yana, hiçbir iblis benim odama ayak basamaz!"
uyuduğum yatağın bir şeytana ait olduğunu aklımdan çıkarmaya çalıştım. "Neden?"
"Çünkü davet edilen hiçbir iblis bir daha gitmez!" Yemeği işaret etti. "Bir şeyler atıştır. Öğrenmen gereken her şeyi tek tek anlatacağım. Burada hayat kurallarını bilmeden hareket etmek, seni inanamayacağın kadar kötü durumlara sürükler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEM ÇİÇEĞİ (BİTTİ)
FantasyŞeytan Kadehi Serisinin 1.Kitabıdır. Mutlu bir ailem, beni seven bir nişanlım, iyiliğimi isteyen geniş bir arkadaş çevrem vardı. Çocukluğumdan beri aşık olduğum adamla evlenmek üzereydim ve muhteşem kariyerimle benden mutlusu yoktu. Sonra bir gün ka...