Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar 🖤
Not: Beğeni ve okunma sayısına göre bölüm güncelliyorum.
49.Bölüm
Baş ağrısı neredeyse dört beş saniye sürmesine rağmen ışığın verdiği etki öyle güçlüydü ki yeşil gözlerin aslında nereden tanıdık geldiğini hatırlatması uzun sürmedi. Hala benimle bakışmakta olan Stolas'a dehşetle baktığımda, "Lucifer!" diye haykırdım.
Işık patlaması bana gerilerden, unutulmuş masallardan bir adamın görüntüsünü getirdiğinde bu duruma tamamen hazırsızdım. Yemyeşil gözleri çevreleyen, mükemmel kaşlar; erkeksi çehresinden etrafa yayılan enerjiye kadar her şey olağanüstüydü.
Kumral saçları, biçimli yüzünü çevreliyor; düz burnu yüzüne tam uyuyordu. Dolgun dudakları kusursuzluğunun farkındaymış gibi ukalaca gülümsüyor; erkeksi tavırlarını ahenkli kılıyordu.
Stolas'ı yüzlerce kez görmüştüm. Gümüş maskenin ardında yatan çirkin surattan; insan kılığına girdiği zaman yakışıklı görüntüsüne önceden hazırdım.
Ama gözlerimin önüne gelen birkaç saniyelik görüntüler bile, şimdiki duruşundan çok daha farklıydı. Cennetin bir tasarımı gibi duran enerjisi, sırtından çıkarak göğe yükselen tüylü kanatları kadar beyazdı. Işığın ve kesinlikle ilahi güçlerin mükemmeliyeti karşısında ağlamakla, titremek arasında gidip geliyordum.
Aslında hala o balo salonunda, Stolas'ın beni getirdiği lüks davetteydim. Az önceki gibi Stolas ile bakışıyor, beni dikkatle izlediğini biliyordum.
Ama hafızamın derinliklerinde konuşan tatlı bir kadın sesiyle görüntüye, "Lucifer!" diye fısıldandığını biliyordum. Gözlerimin önüne gelen görüntünün sahibi kesinlikle Lucifer'di.
Yutkunarak, "Lucifer!" diye haykırdım.
Işığın geldiği gibi gitmesi beni afallattı. Ancak kör edici ışık bilincimde bir yerleri yormuş olacak ki zifiri bir karanlığa çekildiğimi yere düşmeden önce anladım.
🖤🖤🖤
Tatlı bir kadının sesi genzimden yükselerek çıktığında ben bile şaşkındım. Karşımda duran muhteşem varlığı izin verseler sonsuza dek izlerdim. Kutsanmış renklerden, gülümseyişini çiçeklere veren bir varlık vardı karşımda.
"Lucifer!" diye seslendiğimde bile gülüşünü bozmadan bana bir selam verdi. Sesim tıpkı onun kadar berrak, onun kadar güzeldi. Sanki bir rüyanın içinde bir bedene hapsolmuştum.
"Hazel!" Dedi aynı tonla. Şakacı bir yanı olduğu açıktı. "Görüşmeyeli uzun zaman oldu."
"Evet." dedim alayla. "On dakika önce yine beraberdik. Ne kadar da uzun oldu!"
"Kendimi bildim bileli gölgemsin. Bir gün senden kurtulamayacak mıyım?"
Suratına yansıyan bunalmışlık gerçek değildi. Alay ediyordu ve beni kızdırmak istediği açıktı. Ancak buna alındığımı sezdim. Kalbimde bir yerde bir şeyler kıpırdandı.
"Bir gün Cennetin en kutsal meleği olduğumda seni buradan attıracağım. O zaman yüzümü bir daha hiç göremeyeceksin."
Kahkahası derindi. "Cennetten inmemi sağlayacak hiçbir sebep olamaz. Ben sonsuza kadar buralarda olacağım!"
Omuz silktiğimde sırtımdaki ağırlığın henüz farkında değildim. Ama bilincimde bir yerde ağırlığın yükselen kanatlarım olduğunu biliyordum. Bir cam parçası kadar kırılgan, bir tüy kadar yumuşak kanatlarım vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEM ÇİÇEĞİ (BİTTİ)
FantasyŞeytan Kadehi Serisinin 1.Kitabıdır. Mutlu bir ailem, beni seven bir nişanlım, iyiliğimi isteyen geniş bir arkadaş çevrem vardı. Çocukluğumdan beri aşık olduğum adamla evlenmek üzereydim ve muhteşem kariyerimle benden mutlusu yoktu. Sonra bir gün ka...