Profesörün bu sabahki cinayet hakkında toplantı yapacağını bilen Ayla Komiser, öğlen güneşinin bir kenarına vurduğu masasında oturmuş Pınar UYANIK cinayetine ilişkin evrakları incelerken bir yandan da önünde açık duran deftere notlar alıyordu. Biranda bir gümbürtü koptu ve deri sandalyesinde sıçradı. Elini göğsü üzerine koyan Ayla Komiser, Tahsin Komiser ile paylaştıkları bu küçük odanın penceresine çatık kaşları ile baktı ve Götverenler! Dedi.
Önündeki evraka kendini vermeye çalıştı ama bu lanet gürültüden mümkün olmuyordu. Kepçe sanki yeri değilde kendi kafasını kazıyormuş gibi beyni titriyordu. Dayanamadı ve hızla deri koltuğundan kalktı. Tahsin Komiserin masasının ardındaki pencereye doğru yürüdü ve kolu hırsla çevirerek açtı. Yarı beline kadar dışarı sarktı:
"Lan oğlum, binayı başımıza mı yıkacaksınız! Nedir bu gürültü?"
Kafasında sarı bareti, gözünde gözlüğü olan turuncu yelekli belediye işçisi kafasını kaldırdı ve güneş yüzüne vurduğu için tek gözünü kapatarak:
"Abla bir şey mi dedin?"
"Sabah sabah bu ne gürültü?"
"Su borusu patlamış abla, eğer rahatsız olduysanız Emniyet Müdürüne iletiniz. Bizi o gönderdi."
Pencereyi hırsla kapayan Ayla Komiser söylenerek masasına otururken Emniyet Müdürlüğünün 5 km kuzeyinde, Mevlide sokağında yola fırlayan köpek yüzünden Tahsin Komiser aniden frene bastı ve siyah renkli ekip otosu durdu. Durması ile birlikte bir gümbürtü duyuldu ve Profesör ile Tahsin Komiser cama doğru gittiler. Tahsin Komiser direksiyon simidine vurdu:
"Lanet olsun!" Profesör:
"Sakin ol Tahsin evladım. Olacağı varmış."
"Haklısınız Amirim. Arka tampona vurdu. Fazla hasar olmamalı. Hemen bir tutanak tutar gideriz."
Tahsin Komiser kontağı kapadı. Profesör ile birlikte araçtan indiler. Siyah renkli ekip otosunun arka tamponunda hafif bir göçük vardı. Arkadan çarpan beyaz renkli aracın sürücüsü kocaman açılmış gözleri ile kapısını açık unutarak aracından indi. İki aracının ön tamponundaki göçüğü gördü ve elleriyle yanaklarına bastırdı:
"Aman Allah'ım. Aracım ne hale gelmiş. Bir çiziği dahi olmayan aracım hurdaya dönmüş!" Tahsin Komiser:
"Beyefendi sakin olun. Önemli bir şey..." Adamın üzüntü, şaşkınlık dolu bakışları Tahsin Komisere yönelince öfkeyle doldular:
"Sen! Arabamı sen bu hale getirdin! Senin gibi piçe ehliyet verenin anasını avradını sikeyim. Orospu çocuğu ne aniden frene basıyorsun. Şuna bak ya, arabamın içine sıçtın it herif." dedi ve küfürleri devam etti.
Tahsin Komiser profesöre baktı. Profesör kafasını yukarı aşağı salladı. Siyah renkli ekip otosuna doğru yürüyen Tahsin Komiser aracın kapısın açtı. Yolcu koltuğuna oturdu ve torpido gözünü açtı. Çıkardığı kutudan iki tane lateks eldiven aldı ve özenle ellerine geçirdi. Araçtan indi ve deri montunu koltuğun üzerine bıraktı. Gömleğinin kollarını kıvırdı ve adama doğru yürüdü.
10 dakika sonra Tahsin Komiser ve Profesör siyah renkli ekip otosu ile Emniyet Müdürlüğüne doğru yol alıyorlardı. Kaza tutanağı tutulmuştu. Küfürler savuran adam tutanağa göz dahi gezdirmeden altına imzasını atmış, aracına bindiği gibi aksi istikamette hızla uzaklaşmıştı. Tahsin Komiserin ellerinden çıkardığı kanlı lateks eldivenler, kazanın meydana geldiği yerin 5 metre ilerisindeki çöp kutusunda, Tahsin Komiserin ellerine boca ettiği boş dezenfektan kutusunun yanında duruyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ BEDEN BİR KALP(TAMAMLANDI)
Lãng mạnMerak uyandırıcı, aşkı tattıran bir hikaye sizlerle...