28. BÖLÜM (OKTAY'IN ÖLDÜĞÜ AKŞAM) - VAHŞET

101 7 0
                                    

OKTAY'IN ÖLDÜĞÜ AKŞAM) - VAHŞET

Ayla ve Tahsin Komiserin Mocco dolu beyaz renkli kupaları masalarına servis edildiği anlarda Kazım Karabekir sokağa şenliğin kalabalığından giremeyen kırmızı Doblo araç Ceylan Sokağa, Kadriye apartmanın hemen önüne park etti. Kırmızı renkli Doblo araçtan Mustafa Bey, 9 yaşındaki kızı Fatma ve 11 yaşındaki kızı ElaNur indiler.

Mustafa Bey uzaktan kumadası ile kırmızı Doblo aracını kilitlerken Kazım Karabekir Sokaktan taşan davul ve zurna seslerini duyan abla ile kardeş gülümseyerek birilerine baktılar ve babalarının kollarını çekiştirmeye başladılar:

"Baba ne olur düğüne bizde bakalım ne olur baba ne olur!"

"Olmaz kızlar. Saat çok geç oldu ve sizin yarın okulunu var."

"Ama baba... Lütfen baba ya."

"Kızlar eğer bana bu akşam sizi sinemaya götürürsem sözümden hiç çıkamamaya söz vermiştiniz. Üstelik bu bir düğünde değil. Asker uğurlama eğlencesi. O yüzden şimdi eve geçiyoruz." Somurtan kızlar cansızca:

"Peki baba." Dediler.

Kazım Karabekir Sokağı dolduran kalabalık içinde kızları ile yürüyen Mustafa Bey, asker uğurlama töreninin İsmail HAYIROĞLU'nun ortancı oğlu Erhan için düzenlendiğini biliyordu. İsmail Bey sonuçta güçlü bir siyasi partide önemli bir konumdaydı. Bu dünyada insanın başına ne geleceği belli olmazdı. Eve çıkmadan İsmail Beye bir hayırlı olsun demek ve oğlana da yüz lira para takmak iyi olurdu. Kızlarına Aygölü apartmanı önünde beklemesini söyledi ve lapa lapa yağan karın altındaki oynak kalabalığı yararak ortada halay çeken gençlerin üzerine para saçan İsmail HAYIRLIOĞLU'na doğru yürüdü.

Aygölü apartmanının bir dolabı andırır küçük, eski asansörü 4.katta durduğu vakit ortasındaki kırık buzlu camı bulunan kapısı açıldı ve Mustafa Bey ile iki kızı dışarı çıktılar. Küçük Fatma, parıldayan çakır gözlerindeki ışıltılar ile 7 numaralı kapının zilini iki kez çaldı. Her insanın sabırsızca bekleyeceği sürenin sonunda Fatma zili iki kez daha çaldı ama değişen birşey olmadı. Mustafa Bey dalgın gözlerle eski sarı kapıya bakıyordu:

'Yine 12 numaradaki yaşlı kadına yardım etmeye gitti.' Diye düşündü. Mavi renkli montunun cebinden çıkardığı anahtar ile kapıyı açtı ve hemen kapının arkasına baktı; anahtar takılı değildi. Biran karısının başına kötü bir hal geldiği korkusuna kapılmıştı. Geçen ay 5 numarada oturan Mithat Beyin karısı Şengül Hanım kalp krizi geçirmiş ama akşam Mithat Bey evine döndüğü vakit zavallı kadın için artık yapılacak birşey kalmamıştı. Herşeye rağmen karısı Aysel Hanımı severdi ve küçük kızlarının anne sevgisinden mahrum kalmalarını asla istemezdi:

"Hemen üstünüzü değiştirip yataklarınıza giriyorsunuz kızlar."

Kızları odalarına doğru yürürken Mustafa Bey oturma odasına girdi ve televizyonun karşısında duran kırmızı kanepeye kendisini bıraktı:

"Off. Ne gündü ama... bittim."

Beyaz tüylü halının ortasında duran bordo renkli ahşap sehpadan kumandayı alırken, karısının dekorasyonu bozduğu için kızacağını bilsede sehpayı kanepenin önüne çekti ve siyah çorap giyili ayaklarını üzerine uzattı.

Ercan Bey Kanal123'teki 'Dünya nereye gidiyor.' Konulu tartışma programını izlemekte karar kılarken, gül desenli pijamalarını giyinmiş olan küçük Fatma odalarından çıkıyordu. Masanım başına geçmiş kitaplarını okul çantasından çıkartan Abla ElaNur:

"Fatma Ablacım eğer mutfağa gidiyorsan banada bir bardak su getirir misin?" Açtığı kapının kolunu tutan Fatma omzu üzerinden çakır gözleri ile ablasına baktı. 'Ah ablam ne kadar güzel. Umarım onun yaşına geldiğimde bende ablacım gibi güzel olurum.' Diye düşündü ama yıllarını psikologlarda ve ruh ile sinir hastalıkları hastanesinde geçeceğini, 12 sene sonra 21. Doğum gününde 18 Katlı Cinahgir Otelinin çatı katından kendisini atıp intihar edeceği hiç aklına gelmezdi. Gülümsedi:

"Banyoya ellerimi yıkamak için gidecektim ablacım ama mutfağa da uğrarım."

"Ah canım kardeşim çok teşekkür ederim." Diyen abla Elanur, Doktor olmak için çok çalışması gerektiğinin bilincinde olduğu için kardeşi Fatma odadan çıkarken hemen matematik kitabını açtı ama 12 sene sonra kardeşi Fatma'nın intiharı ile Hacettepe Tıp Fakültesini 3. Sınıfta terk edip hayatını savaş bölgelerindeki insanlara yardıma adayacağı aklımın ucundan dahi geçmezdi. Mustafa Bey 'Dünya nereye gidiyor.' Programından sıkılıp Rambo 3 filmini açtığı, Abla ElaNur matematik testinin ilk sorunun cevabı olan B şıkkını işaretlediği anda çığlık sesi duyuldu.

Küçük Fatma açık banyo kapısı ağzında durmuş, mavi gözleri irileşmiş halde boğazı yırtılırcasına bağırıyordu. Abla ElaNur korkudan sandalyesiyle birlikte devrilirken, kırmızı kanepede sıçrayan Mustafa Bey çarpılmış korku dolu yüzü ile salonun açık kapısına bakıyordu.

Mustafa Bey yerinden fırladı ve koridoru koşarak geçti:

"Kızım ne oldu?" Küçük kızı Fatma yüzü açık banyo kapısına dönük halde donmuşcasına dururken, büyük kızı ElaNur iki büklüm halde kusuyordu. Kızlarının yanına vardı Ercan Bey:

"Kızlar ne ol... Aman Allah'ım." Beyaz florasan lamba ile aydınlanan banyoyu görmüştü.

İKİ BEDEN BİR KALP(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin