(OKTAY ve ZEHRA) 9 SENE ÖNCE - ACI
Karanlık bir odada bir masa, masanın üstünde bilgisayar, karşı duvarda Hamide Gider Özel Hastaneleri yazılı tek kullanımlık örtülerden serili sedye tarzı bir yatak, yatağın yanında siyah beyaz görüntülerin oynadığı bir ekran duruyordu.
Beyaz önlüğü ile sarı saçlı bir kadın elindeki şişeden sedyede sırt üstü yatan Zehra'nın şişkin karnına renksiz bir jel döküyordu. Kadın jel dolu şişeyi bıraktı ve bir kablo ile ekrana bağlı bir cihazı alıp Zehra'nın karnında gezdirmeye başladı. Ekranda siyah beyaz ekranda şekiller belirmişti:
"Bazen üçüncü ayında çocuğun cinsiyeti anlaşılabilir ama bazende yedinci ayında olmasına rağmen cinsiyeti öğrenemeyiz. Zehra Hanım hamileliğinin 5.ayında ve bu ay cinsiyeti belirlemek için en uygun zamandır ama çocuğumuzun uygun pozisyonda olmaması durumunda yine cinsiyeti öğrenemeyeceğiz."
Sedyenin diğer tatafında Zehra'nın elini tutmuş ekrana bakan Oktay:
"Sevim hanım yani çocuğumuzun cinsiyetini hiç öğrenememe ihtimalimizde mi var?" Gözleri kısılmış ekrana bakan Ulturason Uzmanı Doktor Sevim Hanım:
"Maalesef öyle bir ihtimal var Oktay Bey ama merak etmeyin meslek hayatım boyunca en fazla 4. Seferde cinsiyeti mutlaka öğrenebildik." Bakışları siyah beyaz ekranda olan Zehra:
"Zaten cinsiyeti o kadar önemli değil Sevim Hanım. Önemli olan sağlıklı olması. Öyle değil mi aşkım?"
"Öyle hayatım ama hani erkek olursa birlikte Fenerin maçına gideriz. Fena mı olur yani?"
İki kadın gülümsediler. Doktor Sevim Hanımın gözleri kısıldı ve kafası ekrana biraz daha yaklaştı. Dakikalardır Zehra'nın karnında dolaştırdığı cihazı şimdi sabitlemiş bastırıyordu. Yüzünde bir gülümseme oluştu:
"Tebrik ederim. Bir oğlunuz olacak." Oktay'ın gözleri irileşti:
"Doktor Hanım bir yanlışlık yok değil mi? Hani bebeğin parmağını falan..." Zehra gülümsedi:
"Oktay ayıp." Gülümseyen Doktor Sevim Hanım:
"Merak etmeyin Oktay Bey, on iki yıldır bu işi yapıyorum ve ne gördüğümü gayet iyi biliyorum." Zehra:
"Oktay, bu defa camı açıp bağırmak falan yok."
"Tamam canımın içi, oğlumun annesi isterde onu kırar mıyım hiç. Camı açmayacağım ama... Allahhh oğlum olacakkkk! "
İrkilen Sevim Hanım elindeki cihazı düşürdü ama almaya fırsat bulamadan Oktay onu kucakladığı gibi etrafında döndürmeye başladı:
"Allah be! Oğlum olacak Doktor Hanımm! Oğlum."
"Oktay ayıp, bırak Sevim Hanımı." Diyen Zehra da mutlulukla gülümseyerek bakıyordu. Oktay'a hiç söylememişti ama o da sevdiği adama benzeyen bir erkek çocuğu olması için geceleri hep dua etmişti. Doktor Sevim Hanımı bırakan Oktay sevgilisini yanaklarından üçer defa öptü. Zehra:
"Kusura bakmayın Sevim Hanım." Gülümseyen Doktor:
"Rica ederim Zehra Hanım, biz bu odada sevincinden neler yapan anne babalar gördük. Sizin adınıza çok sevindim." Dedi ve monitörün altındaki gözde duran rulo halindeki kağıt havludan bir parça kopartarak Zehra'ya uzattı:
"Buyurun karnınızdaki jeli temizleyin." Zehra'dan önce kağıt havluyu alan Oktay:
"Ben hallederim canım."
Hamileliğinin başından beri Oktay'ın kendisine bir çocuk gibi davranması, şımartması uzun yıllar yetimhanede büyüyen Zehra'nın içini tarifi imkansız bir mutlulukla dolduruyor, bu anlarda içi içine sığmıyordu. Karnını silen Oktay'a aşk, hayranlık dolu gözleri ile bakarken 'Allah'ım beni bu kadar çok seven bir adamla bir araya getirdiğin için şükürler olsun. Onsuz yaşayamam.' Diye kalbinin derinliklerinden fırlayan sessiz sözcükleri ile dua ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ BEDEN BİR KALP(TAMAMLANDI)
RomanceMerak uyandırıcı, aşkı tattıran bir hikaye sizlerle...