Cinayet Büro Amirliğinin siyah renkli ekip otosunu kullanan Ayla Komiser, yağmurun bastırması ile silecekleri çalışırtı:
"Nasıl kuvvetli yağıyor öyle, bir anda da bastırdı." Tente altlarına sığınan, çanta, poşet artık ellerinde ne varsa başlarının üstüne kaldırmış ıslanmamak için koşturan insanlara bakan Tahsin Komiser:
"Hep küresel ısınmadan oluyor. Önceden böyle mi yağardı; Bir anda bardaktan boşalır gibi yağıyor. Sonra da bir anda kesiliyor ama her yeri sel götürüyor. Allah sonumuzu hayretsin."
"Valla haklısın Tahsin." Sol sinyalini veren Ayla Komiser, Taha Caddesinden Gülümser sokağına saptı:
"Asuman'la durumlar nasıl, barıştınız mı?"
"Yok barışmadık. Hanım efendi beni tüm sosyal medya hesaplarından silmiş. Sabahta büroya kargo geldi. Nişan yüzüğünü, hediyelerimi falan hep göndermiş. Çıldırmamak elde değil Ayla, hem suçlu hemde sanki ayrılığın nedeni benmişim gibi davranmasını beni deli ediyor." Vitesi güçülten Ayla, kasasında Fırat Nakliyat Evden Eve yazılı kamyonun yolu daraltmasından dolayı kalan boşluktan dikkatle geçiyordu. Tahsin Komiser:
"Dikkat Ayla ayna çarpacak!"
"Merak etme görüyorum Tahsin." Fırat Nakliyat'ı geride bırakırlarken, sokak arasında top oynayan çocuklara kenara çekilmeleri için korna çalan Ayla Komiser:
"Şimdi Asuman ile temelli bitirdiniz mi yani?"
"Bitti artık. Akşam eve gidince bendeki tüm eşyalarını kutu yapıp kargoyla göndereceğim."
"Neriman Abla ne diyor peki?" Tahsin Omuz silkti:
"Bilmiyor ama onun kızacağını zannetmiyorum. Zaten en başından beri, bu kızı gözüm tutmadı, deyip durur."
"İyi bakalım."
"İsmetli Caddesine girdik. Bak Güçveren spor salonunda az ileride gördün mü?"
"Aynen gördüm Ayla. Şu mavi Hacı Murat'ın önüne park et istersen. Zaten Yağmur da kesildi. Otuz kırk adımıda yürürüz."
"Haklısın. Bu caddede park yeri bulmak tam bir mucize zaten, kaçırmayalım."
Sola sinyal veren Ayla Komiser mavi Hacı Murat ile beyaz panelvan tipli aracın arasındaki boşluğa arabanın burnunu sokmuştu ki korna sesiyle beraber kırmızı renkli bir şahinin burnuda aynı yere sokuldu. Tahsin Komiser koluyla geri git işareti yaparken, kırmızı şahinin sürücüsü aracının içerisinde aynı hareketi büyük bir öfke ile onlara yapıyordu. Esmer tenli, göbekli adam araçtan indi, el hareketi yaparak:
"Lan zilli, benim park yerime girersen bende sana bir girerim aklını başından alırım! Siktir çek arabanı!"
Sinirli sinirli kafasını sallayan Tahsin Komiser torpido gözünü açtı ve lateks eldiven kutusundan aldığı iki eldiveni ellerine geçirmek isterken gözlerini deviren Ayla Komiser araçtan çıktı:
"Ayla dur bekle beni." Diye seslenen Tahsin Komiser Lateks eldiveni daha rahat giyebilmek adına içine üflerken, Ayla Komiser öfkeden onu duymuyordu. Bayan sürücüler işte bu hayvanlar yüzünden yalnız başlarına trafiğe çıkmaya çekiniyorlardı. Beyaz renkli panelvan aracın sürücüsü, 42 yaşındaki Erkan BENEKLİ aslında bir canavar olmasada, 22 senelik karısı Hatice'nin mutfak masasına üzerine yazdığı bir notla evi terk etmesi neticesi peyda olan öfkesi tüm kadınlara yöneldiği için Ayla Komisere çıkışmaya başlamıştı ama üzerine doğru korkusuzca yürüyen kadını görünce bir an şaşırdı:
"Ne oluyor lan?"
"İşte bu oluyor!" Diyen Ayla Komiser yakasından tuttuğu adama önce kafa attı. Uluyan adamın midesine bir diz darbesi indirmesi ile iki büklüm hale getirdi ve sırtına indirdiği dirsek darbesi ile yere serdi. Aracın açık kapısı üzerinden bakan Tahsin Komiser gülümserken 'Deli kız.' Diye mırıldandı.
Aracı park ettiler ve siyah fon üzerine beyaz harflerle 'Güçveren Spor Salonu' yazılı tabelanın önüne kadar yürüdüler. İşyerinin camekanı üzerine yapıştırılmış bir A4 kağıdı üzerinde 'Aylık 200 TL, senelik üyelik 850 TL.' Yazıyordu. A4 kağıdı üzerindeki kısa dar taytlı güzel kız resmine bakan Ayla Komiser:
"Yine kadın bedenini kullanarak erkekleri kandırmanın peşindeler. Sinir oluyorum."
"Bende spor salonlarını hiç sevmem. O kirli hava, pis aletler... Üstüne birde para veriyorlar." Ayla Komiser döndü ve şaşkın gözleri ile ona baktı. Ayla'nın kollarına omuzlarına baktığını fark eden Tahsin Komiser anladı:
"Evde çalıştım. Evin bir odasını sırf spor aletleri için ayırdım." Emniyet Müdürlüğüne birkaç kez ziyarete gelen Tahsin Komiserin annesi Neriman Hanımı az çok tanıdığını düşünen Ayla Komiser:
"İnanmam. Neriman Teyze asla izin vermez?"
"Ayrı eve çıkmak istediğimi söyleyince izni almak kolay oldu."
"Demek Neriman Teyzemi en zayıf yerinden vurdun." Gülümseyen Tahsin Komiser omuz silkti ve spor salonunun aynalı camlı kapısından içeri girdiler.
Onları bir müzik ve spor aletlerinin çıkardığı sesler karşıladı. Yerde mavi minderler, duvarları aynalar ile çevrili, koşu bandı, bisiklet gibi aletlerinin dizili olduğu sıradan bir salondu. İçeride kadınlı erkekli yirmiye yakın insan vardı ve bu aletleri kullanıyor, ağırlık kaldırıyorlardı. Kapının hemen ardında turnikelerin önüne gelince durdular. Tahsin Komiser:
"Turnikelerden geçmek için kart gerekiyor. Spor salonları bu kartları müşterilerine verirler. İstediğin zaman gelip salonu kullanabilirsin."
"Güzel ama biz salona nasıl gireceğiz."
"Birader... Birader bir bakarmısın?" Tahsin Komiser en yakın alet üzerinde ağırlık kaldıran İstanbul Üniversitesinde Beden Eğitim Öğretmenliği okuyan 1. Sınıf Öğrencisi Kaan'a sesleniyordu. Çocuk kendilerine bakınca Tahsin Komiser yanlarına gelmesi için el etti ama çocuk hadi gidin işinize der gibi kolunu salladı. Tahsin Komiser:
"Polis kardeşim, hemen buraya gel." Salonun gürültüsünden yalnızca Polis kısmını anlayan Kaan'ın gözleri irileşti ve aletin üstünden indiği gibi koşmaya başladı. Birbirlerinin yüzüne bakan Tahsin ve Ayla Komiser turnikenin üstünden atladıkları gibi saçlarını jöle ile kirpiler gibi diken çocuğun peşinden koşturdular.
Spor aletlerinin olduğu salondan yerlerde mavi minderlerin serili olduğu, kenarlarda pembe sarı renkli plates toplarının durduğu diğer bir salona geçtiler. Salonun aynalarını silen temizlik görevlisi Halide Hanım duyduğu şap şap ayak sesleri ile sildiği aynadan görmesine rağmen alışkanlıkla omzu üzerinden arkasına baktı; kirpi saçlı bir çocuk süratle geçip salondan çıkarken salona spor kıyafetleri olmayan bir kadın ve erkek girdi. Ayaklarındaki ayakkabıları görünce kaşları çatıldı ama iri yarı sarışın adamın koltuk altı kılıfındaki silahı görünce ellerini yanaklarına bastırdı:
"Amanin mafyalar salonu basmış." Dedi ve peşlerinden Faruk Beyin odasına doğru koşturdu.
Plates salonundan çıkınca karanlık dar bir koridora girdiler. Sevgilisi Aysu'nun dudaklarına yapışmış, kalçalarını sıkan Ali:
"Kaçma oğlum!" Diye bağıran Tahsin Komiserin sesini duyunca telaşla Aysun'dan ayrıldı; Aysu'nun sürekli 'Görürse ikimizide öldürürler.' Dediği abileri aklına gelmişti. Kirpi saçlı çocuk ile iki polis yanlarından geçerken adraneline daha fazla dayanamayan Ali yere yığıldı.
Kirpi saçlı çocuğu duş penceresinden çıkmak üzereyken bacaklarından yakaladılar ve tekrar içeri soktular. Bu sırada duşlara gelen Faruk Bey, elindeki Glock marka silahı onlara doğrultmuştu:
"Neler oluyor burada? Bırakın o çocuğu hemen!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ BEDEN BİR KALP(TAMAMLANDI)
Roman d'amourMerak uyandırıcı, aşkı tattıran bir hikaye sizlerle...