16.BÖLÜM- İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ

96 7 2
                                    

Kahverengi maun kapının hemen yanında duran küçük bir masa, masanın üzerinde bir bilgisayar, kağıtlar ve 'Sekreter.' Yazılı pirinç levhanın bulunduğu minik kare şeklindeki odaya giren kızıl saçlı kadın:

"Naber Nermin?" Diye sordu.

Masanın ardında oturmuş elindeki telefondan Sosyal medyaya bakan İstanbul Üniversitesi Personel Müdürü Sekreteri Nermin bakışlarını odaya giren kızıl saçlı kadına çevirdi:

"İyiyidir Nazlı, iş güç uğraşıyoruz. Sen nasılsın?" Diye sordu ama Nazlı'nın siyah dar eteğinin sıkılaştırdığı kalçalarına gıpta ile bakarken Bu zilli de ne diye şimdi geldi?' Diye iç sesi söylendi. Sekreter masasının önündeki sandalyelerden birine oturan Nazlı Hanım 'Biz öğrenci işlerinde bir yerlerimizi yırtalım bu kadında boş boş telefona baksın. Birde iş güç uğraşıyoruz diye nasılda yalan söylüyor.' Diye düşündü:

"Müdür beyden izin istemeye geldim. Biliyorsun haftaya nişanım var."

"Anladım Nazlı'cım ama müdür beyin şimdi misafiri var. Bir polis geldi. Onunla konuşuyor."

"Polis mi? Bizim müdürün polisle ne işi olur." Omuz silken Nermin:

"Bilmem. Ben sana en iyisi bir çay söyleyiyim."

"Olur." Nermin Hanım çay ocağını ararken, Personel Müdürü odasında çayına iki şeker atan Müdür Selami Bey:

"Yahu Murtaza aşk olsun. Hiç yanımıza uğramaz oldun." Gülümseyen Profesör:

"Haklısın Selami ama ne yaparsın, biliyorsun bizim mesleğin gecesi gündüzü olmuyor. Eve gitmeye zor vakti buluyoruz."

"Sende haklısın Murtaza ama senle söyle iki lafın belini kırmayı da özledik be kardeşim."

Profesör yalnızca gülümsedi. Çay kaşığını cam tabağının kenarına bırakan Selami Bey ellerini göbeğinin üzerinde birleştirdi:

"Hatice Hanım nasıllar?"

"Nasıl olsun Selami, zavallı Hatice'm yıllardır yatağa mahkum yaşayıp gidiyor. Bizde alıştık artık. İnsanoğlu herşeyin bir olurunu buluyor işte."

"Haklısın Murtaza, haklısın."

"Nurten ne yapıyor? Çocuklar nasıllar?" Derin bir nefes çeken Selami Bey:

"Ah Murtaza hiç sorma, çocuklar şehir dışına üniversite okumaya gidince boşluğa düşen bizim hanım feministliğe merak sardı. Neymiş efendim kadın erkek eşitmiş. Bundan sonra akşam yemeklerinin bulaşığını ben yıkayacakmışım Yahu Murtaza tamam kadın erkek eşit olsunda akşama kadar zaten burada eşek gibi çalışmıyoz mu? Birde akşam bulaşık yıkamak ne demek?" Profesör güldü:

"Selami'cim seninde şu göbek böylece biraz erimiş olur."

"Aman sende Murtaza, geç bakalım dalganı." Diyen Selami Bey çekmesinden Malborex marka sigara paketini çıkardı. Bir dal sigarayı ağzına yerleştirip yaktı. Bir nefes çektikten sonra beyaz dumanı burun delikleri ve ağzından çıkartırken:

"Seni hangi rüzgar attı buraya profesör?" Bir yudum aldığı çay bardağını sehpanın üzerine bırakan Profesör:

"Bir cinayet vakası üzerinde çalışıyoruz Selami. Genç bir kızımız, yaşadığı siteninin önünde öldürülmüş. Kızın vücuduna kazınmış işaretlerin ne manaya geldiğini çözemedik. Bu konuda yardımcı olabilecek eski diller konusunda bir uzmanı ile görüşmek istiyorum." Sigarasının külünü döken Selami Bey:

İKİ BEDEN BİR KALP(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin