Kahverengi çelik kapı açıldı. Kulak hizasında kesik kabarık saçları, kısa boyu ile şişmanca bir kadın kapıyı açmıştı. Altmışlı yaşlarında olduğunu düşündüğü kadının önünde mutfak önlüğü bağlıydı ve sağ kolu dirseğine kadar una bulanmıştı:
"Buyur kızım?" Arka cebinden siyah deri cüzdanını çıkardı ve ikiye açarak kadının yüzüne doğru tuttu:
"Ayla Komiser teyze, size birkaç soru soracaktım." Endişelenen kadın:
"Ay hayırdır inşallah kızım. Bizim öyle polisle falan işimiz olmazdı. Yoksa Fehmi'ye birşey mi oldu?"
"Sakin olun teyzecim. Hiçbir akrabanıza birşey olmadı."
"Öyleyse nediye geldin kızım?" 62 numaralı kapıyı işaret etti:
"Yan komşunuz hakkında bir iki soru sormak için gelmiştim."
"Ay yoksa Pınar kızımın başına bir iş mi geldi?"
Bu sabah olay yeri inceleme ekipleri Pınar UYANIK'ın evini incelemişlerdi ama tüm apartman gibi 61 numaradaki komşularda sabahın o saatinde yataklarında uyuyorlardı. Ayla Komiser:
"Maalesef öldürülmüş. Bu sabah sitenin ilerisindeki ormanlık alanda cesedi bulundu." Eliyle ağızını kapatan yaşlı kadının irileşen gözleri dalgınca bakıyordu:
"Ah... Pınar kızımı öldürmüşler mi? Vah vah vah daha gencecik kızdı. Üstelik melek gibiydi. Allah'ım ne günlere kaldık. Sen bizi, torunlarımı ümmeti Muhammedi koru yarabbim." Ayla Komisere baktı:
"Nasıl olmuş kızım? Kim öldürmüş bulabildiniz mi?"
"Araştırıyoruz teyzecim. Sizi de bu yüzden rahatsız ettim. Birkaç soru sormak istiyorum."
"Sor kızım sor. Vah vah Pınar'ımmm. Melek gibi iyi, güzelcene bir kızdı. Allah boyu posu devrileseceler, nasıl kıyabildiniz bu kıza!"
"Öncelikle isminizi öğrenebilir miyim teyzecim."
"Şaziment... Şaziment IYIK. Arif IYIK babam olur. Bursa'nın Hemcede köyünde kime sorsanız tanır babamı, rahmetli babam pek kuvvetli bir adamdı. İki pehlivan ile güreş tutar, ikisinin birden sırtını yere getirirdi ya."
"Dairede yalnız mı kalıyorsunuz?"
"Nerede kızım. Bizim bey ile kalıyorum ama illallah ettim. Geçen sene emekli olduktan sonra iyice değişti bizim herif."
"Eşinizin ismi nedir? Nereden emekli oldu?"
"Kazım kızım, adı batasıca ne olacak. Bankadan emekli oldu."
"Evde mi kendisi?"
"Yok kızım. Bir saat önce kahveye gidiyorum diye çıktı ama ben şüpheleniyorum. Kesin genç karılara falan gidiyor." Ayla komisere yaklaştı:
"Geçen akşam deyyusu bilgisayar başında yakaladım. Çıplak çıplak kadınlar, tövbe Estağfurullah kocaman şeyli..." kolunu kaldırmış gösteriyordu ki Ayla Komiser:
"Anlıyorum Şaziment hanım. İsterseniz biz buraya gelme sebebime dönelim."
"Dönelim kızım dönelim. Vah benim talihsiz kızım Pınar'ım."
"Pınar Hanımla komşuluğunuz ne kadar süredir devam ediyordu Şaziment Teyze?"
"İşte bir sene falan oldu kızım."
"Pınar hanım dairesinde yalnız mı yaşıyordu?"
"He ya yalnız yaşardı. Hiçte korkmazdı Pınar kızım."
"Komşu olduğunuz süre içerisinde hiç bir tartışmasına şahit oldunuz mu?"
"Yok kızım. Pınar'ım melek gibi bir kızdı kimseyi kırmaz. Sesini dahi yükseltmezdi."
"Peki misafirleri olur muydu?"
"Orasını pek bilmem kızım ama birkaç sefer yaşlıca bir beyi gördüm. Pınar kızım büyükbabası olduğunu söyledi."
"Pınar hanım size tehdit edildiğinden bahsetti mi?" Unlu eliyle ağzını kapattı Şaziment hanım:
"Aaa, tehdit mi ediyorlarmış Pınar kızımı?"
"Yani size böyle bir durumdan bahsetti mi demek istiyorum."
"Hıı, yok kızım. Hiç öyle birşeyden bahsetmedi."
"Sizin Pınar Hanımın hayatında birşeylerin ters gittiği konusunda şüpheleriniz oldu mu?"
"Aslında..." kadının gözleri dalgın bir şekilde Ayla Komiserin omzuna bakıyordu. Birkaç saniye geçti ve bakışlarını Ayla komiserin yüzüne çeviren Şaziment hanım:
"Geçen hafta sonuydu galiba... Mutfakta bulaşıkları yıkıyordum. Bulaşık deterjanı bitince arka odaya, yüzde yirmi indirime aldığım Rirol marka bulaşık detarjanını almaya gittim. Belki biliyorsundur kızım. Bu Rirol marka bulaşık detarjanı gibi lekeleri çıkartanı yok. Aslında ALM marka daha ucuz ama..."
"Şaziment hanım lütfen konu dışına çıkmazsanız..."
"Peki kızım peki. İşte arka odaya geçince ağlama sesleri duydum. Bizim arka oda ile Pınar'ın yatak odasının duvarları birdir. Odaya girince ağlama sesini duydum Pınar kızımın."
"Başka birşey duydunuz mu?"
"Yok kızım duymadım."
"Neden ağladığını kendisi ile konuştunuz mu Şaziment Hanım?"
"Konuşmadı kızım. Şimdi yan odadan ağladığını duydum demek olmaz ki, sanki Pınar kızımı dinlemiş anlaşılabilirdim."
"Anlıyorum Şaziment hanım. Aklınıza gelen başka bir husus yoksa size daha fazla rahatsızlık vermek istemem."
"Valla yok kızım. Ne söyleyeyim. Melek gibi sessiz sedasız bir kızdı. Allah rahmet eylesin. Günahlarını affetsin. Yakınlarına da sabır versin." Ayla komiser montunun cebinden çıkardığı kartı uzattı:
"Aklınıza birşey gelirse 24 saat açık olur bu telefon. İstediğiniz vakit arayabilirsiniz. İyi günler dilerim teyzecim." Kartı alan Şaziment Hanım:
"Ay iki dakika bekle kızım, dur hemen geliyorum."
"Şaziment hanım." Dedi Ayla Komiser ama kadın hızlı adımlarla holün içinde çoktan kaybolmuştu. Ayla Komiser daha diğer komşular ile görüşecekti ve akşamki otopsiyi kaçırmaması için acele etmesi gerekiyordu. Bir daha sesleneceği sırada kadın kapıya geldi. Kadının uzattığı siyah bir torba uzattı:
"Al kızım al." Alya Komiser:
"Bu nedir Şaziment Hanım?"
"Elmalı kurabiye kızım. Yarın benim günüm var. Mutfakta onun hazırlığını yapıyordum. Elma kurabiyeler daha yeni fırından çıktı. Annem Hikmet'in özel tarifidir. Bu Kanal Ka'ya çıkan Erdi'nin Mutfağındaki genç çocuk Erdi varya, işte o anneme beş bin lira verdiydide annem tarifi vermemişti ya."
"Ne gerek vardı Şaziment Teyze."
"Olur mu kızım. Siz bizim güvenliğimiz için çalıyorsunuz. Güç kuvvet verir. Arkadaşın falan varsa torbayı verde biraz daha koyayım."
"Yok teyzecim. Allah razı olsun yeter bu kadar. Ben sizi daha fazla rahatsız etmeyeyim."
"Eh, haydi kolay gelsin kızım sana. Bende şu peynirli poğaçaları fırına atayım da bizim mendebur herif gelmeden çıksın. Yoksa ben saklayamadan gelir valla yarısını yer. Bende yarın günde konu komşuya rezil olurum. Şaziment amma pinti kadınmış derler ya." Dedi ve çelik kapıyı kapadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ BEDEN BİR KALP(TAMAMLANDI)
RomanceMerak uyandırıcı, aşkı tattıran bir hikaye sizlerle...