BÖLÜM 5

45.3K 1.3K 130
                                    


Üzerimi giyinmeden önce odada kamera olabileceğine dair içimi kaplayan bir şüphe oluştu. Beni bir oyuncak bebek gibi buraya hapsedip her şeyimi kontrol altına almak isteyen adamın bunu yapmayacağı ne malumdu değil mi?

Banyonun izlenmediğini, biraz önce içeride ne yaptığımı anlayamadığı için deliler gibi banyo kapısını yumruklamasından tahmin edebiliyordum. Üzerime giyecek bir şeyler aldıktan sonra tekrardan banyoya girdim. İlk önce, açık bırakmış olduğum ve hala akmakta olan suyu kapattım.

Giyindikten sonra bakım kremlerimi sürüp hafif bir makyaj yaptım. Çünkü neden olmasın?

Zaten psikolojik bir baskı görüyordum en azından psikolojimin sağlam kalabilmesi için beynime rutin sinyalleri göndermem gerekiyordu aksi takdirde delirmemek elde değildi. Ayrıca ben canı aşırı sıkkınken bile aynaya bakıp mutlu olanlardandım. Ne var bunda?

Odaya geçtiğimde karşımda onu görünce ağzımdan çıkana engel olamadım. "Ha siktir."

Kaşları bir anda çatılmıştı. "Çok küfrediyorsun. Bu hiç hoşuma gitmiyor."

Alayla dudaklarım kıvrılırken omuzlarımı ve tişörtümün ön kısmını ıslatmış olan saçlarımı geriye attım.

"E sen o zaman bir salon kadınını kaçırsaydın. Çizgisini bozmayan bir leydiyle başa çıkmak çok daha kolay olurdu senin için."

Sanki mümkünmüşçesine kaşları daha çok çatılırken gözlerini kapatıp nefes alıp verdi, sabır dileniyordu anlaşılan.

"Sabır dilenmesi gereken sen değilsin, benim." diye diretmekten de kendimi alıkoymadım. "Hem sen beni kaçır getir buraya hapset, hem de kendi isteklerinin ve sınırlamalarının içine hapsetmeye çalış. Oldu. Başka bir arzunuz, isteğiniz var mıydı Lord Hazretleri?"

Ayağını bir kere yere vurduğunda, bana ne anlatmaya çalıştığını düşündüm. Sus mu demişti o bana?

"Kelimeler bitti, şimdi de hareketlerinle mi emir veriyorsun sen bana? Pardon da sen kendini ne sanıyorsun acaba?"

Boynunu sağa sola hareket ettirip kütletti. "Çok konuşuyorsun."

Söylediği şeyle afallamıştım. Kimse bana çok konuşuyorsun diyemezdi. "Kaçırmasaydın o zaman. Madem kaçırdın tahammül etmek zorundasın. Ha eğer edemeyeceksen paşa paşa bırakırsın beni, ben de çeker giderim. Kurtuluruz."

Ben yine virgül kullanmadan konuşurken onun hafifçe gülümsediğini gördüm. Hayır söylediklerimde gülünecek ne vardı anlayamamıştım.

"Deli ediyorsun."

Gözlerimi kocaman açıp birkaç saniye kadar ona baktım. "Tabi canım, sen deli değilsindir zaten ben ediyorumdur kesin."

"Şansını fazla zorlama." Bir anda ciddileşmişti. "Kahvaltı yapacağız." diyerek başıyla kapıyı gösterdi.

"Bir şey yemeyeceğim." diye terslendikten sonra gidip yatağa gelişi güzel uzandım. Buranın bu kadar aydınlık olması hem gözlerimi yoruyordu hem de ruhumu sıkıyordu.

Tepeme dikilip, "Yemen lazım." derken resmen çocuk azarlarcasına söylemişti.

"Aç değilim, git."

Kaşlarının çatılışını izledim. İki kaşının arasına, kaşlarını çatmaktan oraya yerleşen bir iz olmuştu artık. Günün her saatinde, hatta uyurken bile kaşlarını çattığına yemin edebilirdim.

"Hoşlanmadığım tavırlar sergilemeyi bırakman lazım." dediğinde histerik bir şekilde güldüm.

"Bir salon kadınını kaçırman konusundaki teklifim hala geçerli."

KANERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin