BÖLÜM 43

11.5K 527 107
                                    




Eve gelir gelmez kendimi suyun altına atmak mantıklı bir hareketti. Hiçbir yerimde bir şey olmadığı için duş almamla ilgili herhangi bir sorun olmadığını öğrendiğimde epey rahatlamıştım. Dile getirmiyordum ama Arkın'ın uyandığını öğrenince de tamamen rahatlamış olacaktım. Bir tarafım bir an önce kendine gelmesini istiyordu, diğer mantıklı düşünen tarafım ise bir daha gözlerini hiç açmamasını.

İçimdeki iyi ve kötüyle uğraşırken ne ara saçlarımı duruladığımı anlamamıştım. Suyu kapatıp banyodan çıktığımda zil çalınca şansıma küfrederek üzerime geçirdiğim bornozla kapıyı açmaya gittim.

Kapı deliğinden bakmak gibi bir adetim yoktu ama bu sefer bakmaya karar vermiştim.

Gelenin, Aren'in kapıma diktiği adamlardan biri olduğunu görünce kapıyı araladım. "Bir sorun mu var?"

"Hayır efendim herhangi bir sorun yok. Aren Bey bunu gönderdi." diyerek kapının aralığından telefon kutusunu uzattı.

"Benimki nerede?" diye sorarken iphone kutusuna göz atıyordum. Oldukça ince bir hareketti ama benim sebep olduğum bir kaza yüzünden bunu kabul edemezdim. Daha önceki aldığım hediyelerin hepsi benim yıpranmışlık payımdı ama bu tamamen benim hatamdı.

"Efendim, sizin telefonunuz oldukça hasar görmüş bu yüzden Aren Bey yeni telefon aldırttı."

"Sen bunu geri götür ve bir an önce benimkini bana ulaştırırsanız çok sevinirim." Kendi telefonumun henüz garantisi dolmadığı için yaptırtabilirdim. Aren'in gönderttiğinin üç alt modeli olsa da yine de 11'imi seviyordum.

"Peki efendim." diyerek önüme uzattığı telefon kutusunu geri çekti ve gitti.

Kapıyı kapattıktan sonra saçımdaki havluyu çıkarıp odama döndüm. Hazırlanıp hastaneye gitmeye karar vermiştim. Arkın hastanede yatıyorken ben burada huzurlu bir uyku çekebilecek kadar vicdansız değildim. Orada olmam hiçbir işe yaramayacak olsa da yine de gitmem gerekiyordu.

Hızlı bir şekilde hazırlanıp giyindim. Yaz kış farketmeksizin saçlarını kurutan biri olmadığım için dışarıdaki soğuk havaya rağmen ıslak saçla dışarı çıktım.

Binadan adımımı attığımı gören bir deste adamın bana doğru geldiğini görünce, Aren'in de abartmak konusunda sorunları olduğunu anlamıştım. Anlaşılan o da abisi gibi, vur diyince öldürüyordu.

"Nereye gidecekseniz biz size eşlik edelim Karya Hanım." diyen adam, biraz önce bana telefon getiren adamdı.

"Telefonum?" diye sordum direkt olarak.

"Aren Bey 'e ilettim. Gerekeni yapacağını söyledi."

Kafa salladıktan sonra etrafa bakındım. "Hastaneye gidebilir miyiz?"

Bir yerimde bir şey var mı diye gözleriyle çabucak beni taradığını görünce, "Hayır bende bir şey yok. Sadece orada olmak istiyorum." diye açıklama getirdim.

Zırhlı bir araca yönlendirilirken o kadar adamın peşimde gezmesi fazla dikkat çekiciydi. Bununla ilgili acilen bir şeyler yapılması gerekiyordu.

Herkes araçlara binerken benimle birlikte arabaya binen arkadaşlara seslendim. "Çok fazla dikkat çekiyorsunuz. İki kişi kalsa yeter, diğer arkadaşları gönderelim."

"Daha dikkatli oluruz efendim. Fakat yeni bir emir gelmediği sürece hepimiz burada olmak durumundayız." diyen adama hak vermiştim. Aren'in lafını çiğneyip beni dinlemeleri demek belki de canlarına mâl olurdu. En iyisi her zamanki gibi kendi işini kendim halletmeliydim.

"İş bana düştü öyleyse." diye mırıldandım kendi kendime.

Aren'e önlem alabiliriz derken kastettiğim kesinlikle bu değildi. Bu kadar adamın kapımda, sitede, sokakta olması bir hayli dikkat çekiciydi. Buna bile çözüm getirilmesi gerekiyodu. Aksi takdirde sitedekiler endişelenip sorgulamaya başlayacaklardı. Uzun bir süre birilerine bir şeyler anlatmak zorunda kalmak istemiyordum artık. Yeterince çift taraflı sorgulamalara maruz kalmıştım zaten. Bu durum git gide sinirimi bozuyordu. Sürekli attığım adımları ya da atılan adımların açıklamalarını düşünmekten sıkılmış durumdaydım. O manyak hayatıma dalmadan önce fazladan hiçbir şey düşümeme gerek kalmadan, sakin ve huzurlu bir kafayla dinamiği belli olan hayatımı çok da güzel yaşıyordum. Tek derdim; bardaki serserilerle dalaşmaktan öteye gitmiyordu. Mekandan çıktığım anda da her şeyi orada öylece bırakıp, evime gidip misler gibi uyuyordum. Kafamın içi o kadar rahattı ki, hiçbir şey uykularımı kaçırmıyordu ama şimdi öyle miydi? Her şeyin hesabını yapmam gerektiğinden uykularım bile kaçıyordu.

KANERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin