Kurşun geçirmez bir arabanın içinde olmanın, durumuma ne kadar da zıt olduğunu düşününce sinirim bozulmuş bir şekilde güldüm.İçinde olduğum cadillac, dışarıdan gelebilecek her türlü tehlikeye karşı beni koruyabilirdi ama tehlikenin bizzat yanımda oturuyor olması pek de güvende hissettirmiyordu ne yazık ki.
"Zırhlı araç kullanıyorsun ama işini bitirmek isteyen biri, arabadan indiğin anda da bunu yapabilir." dedim küçümseyici bir tavırla.
Kafamı ona doğru çevirmeden göz ucuyla baktığımda yarım ağız gülümsediğini gördüm. Bu, haklısın biliyorum gülümsemesi miydi, yoksa sen öyle san gülümsemesi mi, emin değildim.
"Bu, benim için değil." dedi kısa ve hiç de açıklayıcı olmayan bir şekilde.
İlgileniyormuş gibi görünmemek için sormamam gerekiyordu ama merak hiçbir zaman yakamı bırakmıyordu ki.
"Kimin içinmiş?" diye sordum küçümseyici tavrımdan ödün vermeyerek.
Kafasını çevirip bana baktığını fark etmiştim ama istifimi bozmadan yola bakmaya devam ettim.
"Senin için."
Kaşlarımı alayla kaldırdım. "O kadar iyisin ki sağol." dedim sevdiğim bir aktörün repliğini taklit ederek. Ardından tavrımı değiştirip ciddi bir ses tonuyla, anlamayacağını hatta dinlemeyeceğini bildiğim halde konuşmaya başladım. "Benden uzak durduğun sürece benim güvende tutulmaya ihtiyacım yok. Ama bırak uzak durmayı, dibimden ayrılmıyorsun ki. Beni önemsediğine inanmıyorum. Sen sadece bana zarar verme peşindesin."
"Senden uzak duramıyorum." dedi yüksek bir ses tonuyla. "Her an yanımda ol istiyorum. Yanında olmak istiyorum."
"Düzen böyle işlemiyor paşam. Her istediğine ulaşamayacağını öğrenmen lazım."
"Karya." Uyarı dolu sesi kulağıma gelince gözlerimi devirdim.
Radyoda çalan şarkı bir anda beni sıkmaya başlamıştı, uzanıp şarkıyı kapattım. Şarkının bir suçu yoktu ama bir anda daraltı gelmişti. Soğuk havaya rağmen sıcak bastığı için de camı sonuna kadar açtım. Gecenin soğuğu yüzüme çarptığında biraz daha rahatlayarak derin bir nefes alırken, bir anda cam kapanmaya başlayınca dönüp Arkın'a baktım.
Paşa hazretleri buna da müdahale edecekti tabi ki. Aksi takdirde mazallah bir yerleri eksilebilirdi.
Camı tekrar sonuna kadar indirdim.
"Her şeyde inatlaşmak zorunda mısın?"
Ağzım açık bir şekilde dönüp ona baktım. "Bunu sen mi söylüyorsun? İnanılmazsın gerçekten."
Camı tekrar kapattığında düğmeye bastım ama kilitlemişti gerizekalı.
"Çek arabayı kenara, seni iki saat daha çekemeyeceğim." İzmir'den çıkalı yaklaşık bir buçuk saat kadar olmuştu, yeterince uzaklaştığımıza göre onu buradan gönderip ben de bir arkadaştan beni almasını rica edebilirdim.
"Gerçekleştireceğim isteklerde bulun."
"Buradan bakınca herhangi bir isteğimi gerçekleştirecek biri gibi durmuyorsun. Oysa ben, bir dediğimi ikiletmeyen adamlardan hoşlanırım. Uysal seviyorum." Son iki kelimeyi, duyduğundan emin olarak biraz daha alçak bir sesle söylemiştim.
Dönüp bana baktı. Çatık kaşları ve kısılmış gözleriyle, sokmaya hazırlanan bir yılan gibi görünüyordu. Sadece tıslaması eksikti.
"Beni zıvanadan çıkarmaya çalışıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANER
Teen FictionArkadaşlarıyla müziğin ritmine kapılmış, şarkıya eşlik ederek dans etmekte olan kıza bakıyordu bir süredir. Saçlarının ahenkle savruluşunda, karşısındakine kocaman gülümsemesinde ve hareket eden bedeninde dolandı gözleri. Haddinden fazla ilgi çekiyo...