BÖLÜM 41

14.2K 560 181
                                    




Adımın haykırılışını duyduğumda tuvalet kabinlerinden birine girip kapıyı kilitledim.

Boynuzu kırılmış öküz gibi böğürerek, kadınlar tuvaletine giren Arkın'ın bu kadarını yapmış olmasına hayretler içerisinde kalmamak mümkün değildi.

"Karya!"

Benzinlikte doğru düzgün kimse olmadığından neyse ki lavabolar da boştu. Kadınlar tuvaletine hayvanca girip kimseyi rahatsız etmiyordu. Gerçi beni son derece rahatsız ediyordu orası ayrıydı.

"Karya!" diye tekrar kükrediği sırada başka bir adamın sesi duyuldu.

"Beyefendi buraya bu şekilde giremezsiniz, lütfen dışarıda bekleyin."

Adamın kibarlığının yanında Arkın hayvanı, mağaradan fırlamış gibi kalıyordu.

"İşine bak. Karımı alıp çıkacağım."

Duyduğum şeyle kapının kilidini açıp kabinden çıktım.

"Ne karısı be? Kafayı mı yedin sen?" diye çemkirmeye başladığımda, beni gören bakışları koyulaştı. Her an öfkesini üzerime kusacak gibi duruyordu.

"Sizi rahatsız mı ediyor?" diye soran adama düşmemek elde değildi. Hasret kalmıştık böyle kibarlıklara.

Arkın dönüp adamın boğazına yapıştığında öne atıldım.

"Ne yapıyorsun gerizekalı? Bıraksana adamı."

"Karya!" diye bağırarak beni durdurduktan sonra adamı duvara yasladı. "Gebermek istemiyorsan toz ol."

"Sen böyle eşkiya gibi tuvalet basıp bir kadına zarar vereceksin ben de buna göz yumacağım öyle mi?" Arkın'ı itekleyip ondan kurtulduktan sonra karşısına dikilirken benim bir adım önüme geçen adam için bildiğim tüm duaları okumaya başlamıştım bile. Böyle bir adam yok olmamalıydı, dünya üzerinde çoğalmaya devam etmeliydi.

Arkın'ın tek kelime etmeden belindeki silahını kavradığını görünce direkt adamın önüne geçtim. "Ben halledebilirim."

"Bakın eğer sizi tehdit ediyorsa bunu saklamayın. Sizi koruyabilirim."

Adamın cümlesini bitirmesine kalmadan alnının ortasına silah dayayan Arkın gözünü bile kırpmıyordu.

Korku bedenimi sardığında soğukkanlılığımı koruyarak Arkın'a doğru yaklaştım. "Sakın böyle bir şey yapma." Öfkesini tetiklememek için olabildiğince sesimi alçak tuttum. "Gidelim buradan."

Bakışlarını sabitlediği yerden çekmeden komut verir gibi konuştu. "Arabada bekle geliyorum."

Ben sanki keyfimden ona gidelim diyormuşum gibi bir de bana 'sen arabada bekle' demez mi? Hey Allahım ya Rabbim sen sabır ver, dirayet ver. Ver işte bir şeyler yoksa onun yerine, bana beyaz gömleği tersten giydirmelerine çok az kalmıştı.

"Arkın." dedim biraz daha yüksek bir sesle. "Ya o silahı indirirsin ve buradan beraber çıkar gideriz. Ya da o silahı bana da doğrultursun." Sertçe yutkundum. Kurduğum en zor ve cesaret gerektiren cümlelerden biri olabilirdi bu.

Gözlerinin önündeki perde bir anda kalmışçasına bana bakmaya başladı. "Sen bu iti mi koruyorsun?"

Ağzını açmak üzere olan adama gözlerimle susması için işaret verdikten sonra tekrar Arkın'a döndüm yüzümü. "Ben sadece böyle bir şey yaşanmasını istemiyorum. Gözlerimin önünde birini daha vurarak benim ayarlarımla daha fazla oynama. Gitmek istiyorum."

Bakışlarının yumuşadığını görmek içimi bir nebze rahatlatsa da her an her şeyi yapabilecek bir deliliğe sahip olduğu için yine de oldukça tedirgindim.

KANERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin