~ 3. ŞAHISTAN ~Akşamki toplanacak olan masaya geciktiği için arabayı son sürat kullanırken, yakın geçmişte geçirmiş olduğu trafik kazasından ciddi bir hasar almamışçasına emniyet kemeri takılı bile değildi. Arkın her zaman hızlı araç kullanırdı ve hiçbir zaman herhangi bir kazaya dahil olmamıştı. Karya hayatına girdiğinden beri her şey değişmişti.
Asla toplantıya geç kalmazdı mesela. Karya aklını o kadar meşgul ediyordu ki masanın kuralları bile aklından çıkıveriyordu. Üstelik masanın kuralları bizzat babası tarafından konulduğu için en hassas olduğu noktayken şimdiyse eskisi kadar umrunda bile değildi.
Hızını biraz daha arttırıp, eskiden Fransız okulu olarak kullanılan yalıya doğru sürdü arabasını. Gidip görmesi gereken bir hesap vardı. Öldürdüğü adamlardan birinin yeğeni, diğerinin de oğlu olan adamı; Aren'in öldürdüğünü asla açığa çıkarmayacağı için, kendisine iftira atıldığını ve masanın buna nasıl inandığını öne sürerek olay çıkaracaktı. Çünkü herkes Arkın'a iftira atılmaması gerektiğini çok iyi bilirdi. Eğer Arkın masa kurallarına aykırı herhangi bir şey yaparsa, direkt masayı toplayıp yaptığını sebepleriyle birlikte masanın onayına sunardı. Şimdiyse böyle bir küstahlığı asla kabul etmeyecekti. Çünkü Arkın, normal şartlar altındayken aynen böyle yapardı.
Çok geçmeden yalının önüne geldiğinde arabayı girişe bırakıp içeri girdi. Hızlı adımlarla toplantı odasının olduğu kata çıkıp, kapıdaki görevlilere silahını teslim etti ve öfke dolu bakışlarını yüzüne yerleştirerek içeri girdi.
On iki kişilik yuvarlak masada sadece iki kişilik boş koltuk bulunuyordu. Biri kendisine aitti, diğeri ise öldürdüğü Fevzi'nin yerine geçecek olan, Aren'in öldürmüş olduğu Fevzi'nin yeğeninin koltuğuydu.
Kendisine çevrilen bakışlara aldırış etmeden yerine geçerken, içlerinden birinin sesi duyuldu.
"Sonunda teşrif edebildiniz Arkın Bey, sizi beklemekten ağaç olduk." diyen kişi Seçkin Koru'ydu. Bu zamana kadar aralarında pek bir sürtüşme olmadığı için, Seçkin Koru'nun kaçırdığı sanat eserlerini uyuşturucuyla takas ettiğini öğrendiğinde; bunu masaya bildirme gereği duymamıştı fakat madem Arkın'la ters düşmek istiyordu, Arkın da bu konuda ona özellikle yardımcı olacaktı. İlk fırsatta ortadan kaldırması gerekenler listesine adını altın harflerle kazımıştı bile.
Tepki vermeden koltuğuna yöneldi. Sağ tarafında Enver Atıcı, sol tarafında ise Serhat Gündoğan oturuyordu. Masanın üç kurucusundan ikisinin ortasında oturuyor olması, dokunulmazlığını zaten gözler önüne seriyordu fakat formaliteden de olsa bu toplantının gerekli olduğunu biliyordu.
Yerine yerleşip, masadaki herkese teker teker göz gezdirdi. Gözlerine bakarak kimin ne düşündüğünü anlamak mümkündü. En azından bu masadaki insanların düşündüklerini gözlerinden okuyabiliyordu. Bunda; yıllardır bu masanın etrafında toplanıyor olmalarının ve sırtlarını birbirlerine yaslayıp, aynı zamanda da sırtlarını yasladıkları adamlara güvenmemelerinin büyük etkisi bulunuyordu.
Akif Yıldıran'ın iğneleyici bakışlarını görmezden geldi. Ne de olsa Aren onun boynuna ilmiği çoktan geçirmişti, yakın bir gelecekte sandalyesinin tekmeleneceğini görebiliyordu.
Gözleri, kendisine pür dikkat bakmakta olan Soysal Avcı'yı bulduğunda başıyla selam verdi. Bu, 'Emrimdesin.' komutuydu.
Aren onun da elini kolunu bağladığı için, bu saatten sonra Arkın ne için oy verirse Soysal Avcı ise sorgusuz sualsiz Arkın'a destek verecekti. Aksi takdirde Enver Atıcı'nın mallarından çaldığı öğrenilirse oracıkta kafası kesilirdi. Bunu çok iyi bilen Soysal, Arkın'ı desteklemek zorunda olduğunu da biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANER
Teen FictionArkadaşlarıyla müziğin ritmine kapılmış, şarkıya eşlik ederek dans etmekte olan kıza bakıyordu bir süredir. Saçlarının ahenkle savruluşunda, karşısındakine kocaman gülümsemesinde ve hareket eden bedeninde dolandı gözleri. Haddinden fazla ilgi çekiyo...