- 3. ŞAHISTAN -
"Akşam masa toplanıyormuş." Endişesini bastıramadığı için telaşla Arkın'ın odasına dalan Aren'e kaşlarını çatarak baktı Arkın. Koca şirkette bunu yapabilecek kişi Aren'den başkası olamazdı.
Önündeki dosyaları kenara iten Arkın, soğukkanlılığını koruyarak konuştu. "Haberim var."
Aren, abisinin bu umursamazlığına anlam veremiyordu. "Ölümünün oylanacağından da haberin var öyleyse."
Aren'in masayla uzaktan yakından ilgisi olmamasına rağmen, eğer masa üyelerinden biri; herhangi bir masa üyesini ya da ailesinden birini öldürürse o kişinin infazının oylanacağından bizzat haberi vardı.
Masada olmayanlar ise okların kendilerine çevrilmesini istemiyorlarsa masa üyelerinden ve ailelerinden uzak durmaları gerektiğini çok iyi bilirlerdi. Masanın en basit tabiriyle olayı buydu zaten. Farklı kulvarlarda, alanının en iyisi olan iş adamlarının birbirlerinin arkalarını kollamaları dahilinde beraber ticaret yapmaları da denebilirdi.
Abisinin o masada oturuyor olması sayesinde birkaç kez bu durum lehine çevrildiği için Aren genel kurallara oldukça hakimdi.
Arkın oturduğu yerden kalkıp, şehri ayaklar altına alan devasa camların önüne gitti ve dışarıyı seyretmeye başladı. "Akşam neler olacağını göreceğiz."
Yıllardır süregelen, yazılı olmayan bir anayasa vardı ki devlet bile yeri geldiğinde destek almaktan ve vermekten çekinmezdi. Yeraltının hakimiyetine sahip oldukları kadar her ne kadar alenen gösterilmese de yer üstünü de yöneten 12 güçlü ismin ortak kararlarıyla hareket eden bir masa bulunuyordu.
40 yıldan fazla bir süre önce kurulan bu masanın üç kurucusundan biri olan Atilla Kaner öldükten sonra masadaki yerini alan Arkın'ın bu kadar rahat hareket ediyor olmasında, masanın diğer iki kurucusu olan babasının arkadaşlarının Arkın'ı kayırıyor olmalarının etkisi büyük olabilirdi. Fakat bu kez belki de ilk defa saldırıda bulunan taraf Arkın değildi, kollanmasını gerektirecek bir durum yaşanmayabilirdi de.
Karya'nın da içinde bulunduğu eve baskın yaparak Arkın'a suikast düzenlemeye çalışan adamı da, onun masa üyesi abisini de öldürerek savunmada bulunmuştu. Kısaca, etkiye tepki vermişti.
Kararı bizzat masanın kendisi verirdi. Gerekli tüm açıklamalar yapıldıktan sonra, taraflar dinlendikten sonra -ki karşı taraf çoktan ortadan kaldırıldığı için dinlenecek tek taraf Arkın oluyordu- kendisi dışında tüm masa üyeleri Arkın'ı haklı bulup bulmadıkları hakkında fikirlerini beyan edip ölümünü oylayacaklardı. Çıkacak sonuç ne olursa olsun, herkes koşulsuz şartsız buna uymak zorundaydı. Kurallar konusunda oldukça katı olan Arkın, akşamki toplantıya gidip sonuca boyun eğmeye hazırdı.
"Kaç oy bizde?" diye sordu Aren. Masadaki dostları tarafından ihanete uğramayacaklarını umuyordu.
"Akşam göreceğiz dedim." diye kestirip attıktan sonra Aren'e doğru döndüğünde aklındakini söylemekle söylememek arasında gidip geliyordu. Bunca zaman Aren'i buralardan uzak tutmak adına onu yurt dışına göndermişken, şimdi kardeşinin omuzlarına büyük bir yük bırakmak üzereydi. Derin bir nefes alıp, en az kendisi kadar deli olan kardeşine baktı.
"İhanet eden kim olursa, benden sonra hepsinin işini bitirmeni istiyorum." diye emir verdi. Aleyhine el kaldıran kim olursa, kendisi infaz edildikten sonra ona ihanet edenlerin de öleceğinden emin olmak istedi.
"Ortada masa bırakır mıyım sanıyorsun?" Aren sesli bir şekilde nefes verdi. O masanın bir gün Arkın'ı tehlikeye sokacağını biliyordu, işte o gün gelmişti. "Bir şeyler yapmalıyız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANER
Teen FictionArkadaşlarıyla müziğin ritmine kapılmış, şarkıya eşlik ederek dans etmekte olan kıza bakıyordu bir süredir. Saçlarının ahenkle savruluşunda, karşısındakine kocaman gülümsemesinde ve hareket eden bedeninde dolandı gözleri. Haddinden fazla ilgi çekiyo...