Yüzüne dik dik baktım. "Etkilenmem mi gerekiyor?""Etkilenmen için söylemedim. Zaten ne yaparsam yapayım etkilenmemeye yeminli gibisin." dedi bozulmuş bir sesle.
İnadının yavaş yavaş kırılmaya başladığını yakalamıştım. Hız kesmeden aynı şekilde ilerlersem elbet bir gün benden ümidini kesip, kendiliğinden uzaklaşacaktı. O anı, sabırsızlıkla bekliyordum.
Bir anda kapı yumruklanmaya başlayınca yerimde sıçradım.
Arkın bana baktıktan sonra kapıyı açmak için hamle yapınca ondan önce davrandım. Benim evimde benim evimin kapısını açmasına tabi ki izin vermeyecektim.
"Ben açarım." diyip kapı kulpuna uzandığımda elimi tutup indirdi ve beni kenara çekerek önüme geçti.
"Ben açarım." diyerek kapıyı açtığında, kimi görmeyi bekliyordum bilmiyorum ama kesinlikle Aren'i beklemiyordum.
Şaşkınlıkla, "Aren." diye mırıldandığımda, Arkın kaşlarını çatmış bir şekilde dönüp bana baktıktan sonra ters bir sesle Aren'e, "Ne işin var senin burada?" diye sordu.
"O telefonu açmayacaksan yanında taşıma." Aren'in Arkın'a terslenmesinden de anlaşılacağı üzere ciddi anlamda canını sıkan bir şey olmuş olmalıydı.
Arkın cebinden telefonunu çıkarıp kontrol etti. "Sessizde kalmış. Ne var, niye geldin?" diye sorarken göz ucuyla da bana bakıyordu.
Bana niye bakıyorduysa, sanki ben çağırdım.
"Paris'e gitmem gerekiyor, haber vermeye geldim." dedi aceleyle.
Kapıya yaslanıp dudaklarımı büzdüm. "Beni de götürsene." dedim öylesine.
Arkın öfke dolu bakışlarını yine bana çevirdi. Mümkün olsa gözlerinden ışın atacaktı.
"İstersen gelebilirsin, hem belki Helen'e yardımcı olursun."
"Helen'e ne oldu?" diye sorduğumda Arkın da benimle aynı anda, "Hayır hiçbir yere gidemezsin." demişti.
Sözlerimiz birbirine karışırken, Aren bana cevap vermeyi tercih edince ben de Arkın'ı umursamamıştım.
Gidecek olsam ona soracaktım sanki.
"Kaza geçirmiş."
"Ne kazası? İyi mi durumu?" diye sordum telaşla.
Arkın pek de ilgileniyor gibi durmuyordu. Bu adamın umursamazlığı fazlasıyla can sıkıcıydı.
"Araba konusunda henüz acemi olmasına rağmen tek başına trafiğe çıkmış sonra da gitmiş arabanın birine çarpmış, biraz yaralanmış." Sitem edercesine anlatırken ciddi bir şey olmamasına sevinmiştim.
"Çok geçmiş olsun. İyi mi şimdi?"
Kafasını salladıktan sonra, "Geliyor musun?" diye sorduğunda Arkın yine benden önce davranmıştı.
"Git sevgilinle kendin ilgilen."
Nefret dolu bakışlarımı göndermekten hiç geri durmadım. "Sen ne kadar düşünceli bir adamsın böyle. İnanılmaz." dedikten sonra Aren'e baktım. "İzmir'den misafirim var, bırakıp gelmem çok zor ama sen geçmiş olsun dediğimi ilet, ben de ararım zaten."
Aren kafasını tekrar salladıktan sonra Arkın'a baktı. "İlgin için teşekkür ederim sevgili abiciğim." dedi ve merdivenlere yönelip inmeye başladı.
Aren'in imalı lafına bırak karşılık vermeyi, umursamamıştı bile. Beni içeri çekip kapıyı kapattıktan sonra bakışlarını bana çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANER
Teen FictionArkadaşlarıyla müziğin ritmine kapılmış, şarkıya eşlik ederek dans etmekte olan kıza bakıyordu bir süredir. Saçlarının ahenkle savruluşunda, karşısındakine kocaman gülümsemesinde ve hareket eden bedeninde dolandı gözleri. Haddinden fazla ilgi çekiyo...