keyifli okumalar 😽Jeongguk...
Saçlarım ve belimdeki tutuşunu hâlâ koruyordu, ben ise burnuma dolan kokusuyla ona karşı güven hissediyordum.
"Daha iyi misin?" diye sorması üzerine, geriye çekilerek yüzüne baktım. Burnumu çekip elimin tersiyle silerken, "İyiyim, teşekkürler." diye mırıldanmıştım.
Düz bir çizgi olan kaşları bir anda çatıldı ve tek elini yanağıma yerleştirerek hafifçe üzerime doğru eğildi. "Sikeyim! Dudağın kanıyor," dedikten sonra boşta olan eliyle yerde baygın şekilde yatan bedeni işaret edip, "Bunu o piç mi yaptı?" diye sordu.
Söyleyebilir miydim? Babam bana hep 'Eğer birisi sana bunu kim yaptı diye sorarsa ve sen de babam yaptı diye cevap verirsen hiç acımam seni kendi ellerimle öldürürüm!' derdi.
Sakin ol Jeongguk! Artık baban yok sana zarar veremez.
Aklıma gelen sözler dudaklarımın arasından titrek bir nefes vermeme sebep oldu. Cevap vermememe kalmadan, tuvaletin içerisine güvenlik ve merakla içeride olan biteni görmeye çalışanlar birkaç kişi girdi.
Taehyung'un elini yanağımdan çekip, ellerimden tuttuğu gibi beni oturduğum yerden kaldırdı ve bana hafifçe gülümsedikten sonra, en sert yüz ifadesiyle kalabalığa dönüp, "Güvenlik dışında herkes boşaltsın burayı!" diye gür bir sesle konuştu.
Kalabalık yavaşça dağılmaya başlarken güvenliklerden biri yanımıza gelip konuşmaya başladı.
"Efendim, çok üzgünüm ben-" diyecekti ki Taehyung'un sert sesi cümlesinin yarım kalmasına sebep oldu. "Görev saatlerin dışında ne bok yersen ye ama," Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve, "Ama sana verilen bir görev varken, görevinin başında olacaksın!" diye devam etti.
Adam mahçup bir şekilde Taehyung'a bakıp, "Efendim gerçekten çok üzgünüm." dedi.
Taehyung sert bir nefes verdi burnundan, ardından da diğer güvenliklerin kaldırıp götürdüğü adamı kast ederek, "O adamın bana ismini buluyorsun," diyerek işaret parmağını sertçe adamın omzuna vurdu ve her kelimesini bu şekilde vurguladı.
"O adam bir daha benim mekanlarıma giremeyecek! Kimlik bilgisini bana atıyorsun, aynı şekilde Yugyeomların mekanına da girmeyecek! Ben gerekli bilgiyi Yugyeom'a veririm. Sen elini çabuk tutup adamın kimlik bilgisini bana getir." dedikten sonra elimi tuttuğu gibi peşinden sürüklemeye başladı.
Bu sefer bileğimizi değil elimizi tutmuştu, avuç içi avcuma bakıyordu. Elleri sıcacıktı, buz tutmuş olan elimi ısıtıyordu. Resmen elimi tutmuştu!
"Şey Taehyung, nereye gidiyoruz?" dediğimde bana doğru dönüp, elini kaldırdı. Hızla elimi elinden kurtarıp başımı yana yatırarak ellerimi yüzüme siper ettim. O da bana vurmazdı değil mi? Tanrım lütfen vurmasın!
Bileklerimi narince bir el kavradı ve yüzümden çekmemi sağladı. Onunla tekrar göz göze gelince ateşe değmiş gibi hemen gözlerimi gözlerinden çektim. Ama o hâlâ aynı şekilde bana bakıyordu. Bunu ona bakmasam bile görebiliyordum.
İki eli de yanaklarımı kavrayıp, başımın tamamen ona doğru dönmesini sağladı. Daha sonra bir fısıltı şeklinde, "Yemin ederim, sana vurmam Jeon. Kimsenin de vurmasına izin vermem. Elimi kaldırdım çünkü alışkanlığım- Yani yanlış anlama sadece ensemi kaşıyacaktım, alışkanlığım." dedi. Alışkanlığı... Evet stresli ve ne konuşacağını bilemediği zamanlar ensesini kaşırdı. Tanrım nasıl unuttum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you're just mine | taegguk
FanfictionJeongguk'un instagram hesabının çalınmasıyla birlikte, aynı gece hoşlandığı kişi Taehyung'a onu arzuladığıyla ilgili bir mesaj gider... Jeon Jeongguk, Kim Taehyung'un aslında nasıl biri olduğunu bilmeden onu olduğu gibi kabul eder ama peşinde olan...