selamlarr... nasılsınız? umarım iyisinizdir, yine biraz geç bir saatte atıyorum ama düzenlemem ancak sürdü. umarım okuyacaklar vardır...
oy vermeyi ve satır aralarında yorum yapmayı unutmayın lütfen, hepsini okuyorum benim için değerliler.
umarım seveceğiniz bir bölüm olur.
keyifli okumalar 😽
Taehyung...
"Taehyung!"
Ona doğru bir adım attım. Annem gibi bakıyordu. Çaresiz ve pişmanlık dolu. Hayır, böyle bakmamalıydı.
"Taehyung," dedi bir kez daha. Sesi gittikçe kısılıyordu. Dolu gözlerinden akan yaşlar yanağını takip ettikçe kalbim sıkışıyordu.
Yanına vardığımda gözleri üzerimde dolandı. Söyleyeceklerimden korkuyordum. Jeon karşısında fazlasıyla korkak bir adamdım.
"Böyle bakma." diye oynattım dudaklarımı, sesim çıkamamıştı, duyduğunu sanmıyordum ama yine oynattım dudaklarımı. "Böyle bakma."
"Taehyung, beni dinleyecek misin?" diye sorduğunda gözlerimi kapatıp kendime birkaç saniye vermeye çalıştım. Sakin, sakin ol.
Omzum üzerinden Lera'ya döndüm. "Hayatımıza burnunu sokmaktan vazgeç, bu yaptığın hiçbir şeyi değiştirmedi. Zaten," Yutkundum. "Zaten biliyordum."
Bilmiyordum, gözleri benle konuşmuştu o gece. Bir şey söyleyecekti ama söylemiyordu. Biliyormuş gibi davranmıştım ama bilmiyordum, Jeon'dan öğrenmek isterdim.
Ama hayal kırıklığıydı içimdeki. Dün... Daha dün söylemiştim ona. Neden o zaman söylememişti? Niye ben başkasından öğrenip zaten biliyormuş gibi davranmak zorunda kaldım?
Daha fazla oyalanmadan Jeon'un elinden tutup ilerlemeye başladım.
"B-Beni dinleyeceksin değil mi? Sana açıklayacağım her şeyi ama önce dağlık eve gidelim. Olur mu?" Öyle hızlı ve kısık konuşmuştu ki, bir an nefessiz kalacak sanıp dönüp baktım.
Dolu gözlerini kırpıştırıp gülümseyerek bana baktı. "Gidelim lütfen, dağlık eve gidelim."
Cevap vermeden, önüme döndüğümde gözümden düşen yaşı elimin tersiyle sertçe sildim.
Elimi bırakmak istediğinde bırakmaması için tutuşumu sıklaştırdım. Pes etmedi ve bir kez daha elini kıvırmaya çalışarak kurtulmaya çalıştı.
"Canım acıyor," diye konuştuğunda saniyesinde elini bırakmış, durmuş adımlarımla öylece dikilmiştim.
Canını yakmıştım, sakin olmalıydım. Ona zarar veremezdim, canını yakamazdım. Sadece ne hissettiğimi bile bilmiyordum. Güvenim boşa çıkmıştı. Tıpkı... Tıpkı o günkü gibiydi kalp atışlarım. Babama o zamana kadar güvenmiştim. Bir şey yapıyorsa bir bildiği vardır demiştim hep. Ama öyle değildi.
O günden sonra kimseye güvenmedim. Annem dışında hiç kimseye güvenmedim. Sadece sevgilime güvendim ama o günkü annem gibi bakması tam şu anda kalp krizi geçirecekmiş gibi hissetmeme sebep oluyordu.
Konuşmuyordum, o konuşuyordu ama dayanamayıp cevap veriyordum arada bir.
"Dağlık eve gidelim lütfen, sevgilim dağlık eve gidelim. Sana her şeyi söyleyeceğim."
"Söyleyecek bir şey kalmadı Jeon. Seni evine bırakacağım."
"H-Hayır, dağlık eve gidelim."
Cevap vermeden klübün giriş kapısına ulaştığımda valeye arabamı getirmesini söyledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you're just mine | taegguk
FanfictionJeongguk'un instagram hesabının çalınmasıyla birlikte, aynı gece hoşlandığı kişi Taehyung'a onu arzuladığıyla ilgili bir mesaj gider... Jeon Jeongguk, Kim Taehyung'un aslında nasıl biri olduğunu bilmeden onu olduğu gibi kabul eder ama peşinde olan...