38

1.5K 150 174
                                    

4 ay sonra
Jeongguk...

Elimdeki fırçanın arka kısmını yanağıma dayayarak duvara çizmiş olduğum resmi renklendirirken nerede hata yaptığımı kestirmeye çalışıyordum.

Garip görünüyordu.

Açık mavi büsbüyük çiçeğin orta kısmına biraz sarı ekleyerek hoş bir tonlama yakaladığımı düşünmüştüm ama hayır. Şu anda gerçekten hoşuma gitmemişti.

Kaşlarımı çatıp hemen yerde olan büyük kavanoza fırçaları temizlemek için su doldurduğumdan elimdeki fırçayı hızla suyun içine atmış, diğer fırçalardan çok daha büyük olanı alarak duvarın kum beji rengini fırçaya bulamıştım.

Bence berbat etmiştim. Bu yüzden henüz yeni açılacak olan bu kafenin duvarına yapmış olduğum berbat şeyi, kafe sahibi görmeden yok etmem gerekiyordu.

Tam fırçayı duvara değdireceğim sırada boyanın parladığını görmek yanaklarımı şişirerek, "Henüz kurumamış ki." dememe sebep olmuştu.

Elimdeki büyük fırçayı bırakıp yere oturdum. Bağdaş kurmadan önce telefonumu arka cebimden çıkarıp buraya gelmeden önce internetten bulduğum güzel duvar çizimlerine göz atmak için ekran kilidimi açtım.

Fotoğraflar kısmına girdiğimde, "Bitti mi?" diyerek boş alanda sesinin yankılanması beni ürküten Soobin'e kaşlarımı çatarak baktım.

"Beni korkuttun."

"Ah, üzgünüm. Neler yaptın diye bakmaya gelmiştim."

Onu duymazdan gelip galerimdeki çizimlere göz atmaya devam ettim. Aslında çizmiş olduğum çiçek tamamen aynısı olmuştu ama şu anda fotoğraftan bakınca da hoşuma gitmemişti.

Kararsızlığım yüzünden bir gün kafayı yiyecektim.

"Jeongguk," diyen Soobin hemen yanımda dikiliyor olduğundan başımı kaldırarak ona bakmaya çalıştım.

"Çok güzel olmuş." dediğinde gözlerimi devirdim.

"Onu silmeyi düşünüyordum sen gelmeden önce. Ama kurumadığını görünce mecburen öyle kalmak zorunda oldu."

"Silme. Çok güzel bence. Nesini beğenmedin?"

Cidden... Hoşuma gitmeyen taraf tam olarak neydi? Onu bile bilmiyordum. Sadece son dört aydır çizmiş olduğum her şeyi silip atıyordum.

Portre çizmeye alışık olduğumdan bunları çizmeye koskoca dört aydır alışamamıştım.

"Güzel mi ki?" diye sordum uzamış olan siyah dalgalı saçlarımı iki elimle birden kulaklarımın arkasına sıkıştırırken.

"Sakın kapatma bunun üstünü de. Haftalardır burada çizim yapıyorsun ama henüz duvar bitmedi."

Yutkunup, "Üzgünüm." dedim.

Haftalardır buradaydım ama isteyerek gelmemiştim ki. Soobin beni zorlamıştı kafamı dağıtmam için. İşe de yaramıştı ama çizmiş olduğum taslağı her beğenmeyişimde duvarın kum beji rengine boyayarak yok etmem dışında sorun yoktu.

"Onun için söylememiştim." dedi dizlerinin üzerine çömerken. Çenemi kaldırarak bakıyordum yine. Boyu uzundu. Çömmüş olsa bile tamamen yere oturmuş olduğumdan yüzünü görmem için bunu yapmalıydım.

Kaşlarını çatarak gözlerini yüzümün sadece bir noktasına dikti. İşaret parmağını uzatarak gözümün altına dokunduğunda geriye doğru çekildim dokunduğu yeri tutarak.

"Üzgünüm. Boya mavi bulaşmış da." dediğinde bağdaş kurmuş olduğum bacaklarımı çözüp ayağa kalktım.

"Ben gitsem iyi olacak." dedim üzerimdeki kot bahçıvan tulumu düzeltirken. Onun içine giyinmiş olduğum uzun kollu krem ve lacivert çizgili tişörtün kol kısmının da sarı renk boya olduğunu gördüğümde bunu önemsemeden gazetenin üzerine koymuş olduğum fırçalarımı ve boyalarımı toplamaya koyuldum.

you're just mine | taeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin