8

5K 409 111
                                    



keyifli okumalar 😽

Jeongguk...

Nefret ettim. Sesinin ortak alanda yankılanmasından, insanların teker teker bize bakıp bir şeyler fısıldamaya başlamasından. Hepsinden, herkesten nefret ettim.

Dolu gözlerimin akmaması için birkaç saniye gözlerimi kırpmadım. Eğer bu durumda konuşursam ilk saniyeden ağlayacağıma adım kadar emindim. Bu yüzden ona temas etmemeye özen göstererek yanından geçtim ve ilerlemeye devam ettim.

"Hey! İnsan en azından özür diler..! Kime diyorum?!" diye seslenince olduğum yerde durdum ve omzum hizasından ona bakarken, "Senden özür dilemem eteğinin mahvolduğunu değiştirmeyeceğine göre, özür dilemesem de olur." dedim.

"Sen gerçekten çok ukalasın!" diye sesini yükselttiğinde kulaklarımı kapatmak istedim. Gözlerimi kapattığımda kafamın içinde babamın sesi yankılandı. Ukala, işe yaramaz, aptal çocuğun tekisin!

"Jeon!" diyen sesle zamana dönmüş gibi oldum. Geçen sefer de o kurtarmıştı beni.

Lera, "Taehyung baksana! Eteğim mahvolmuş," diye konuştu. "Benden özür bile dilemedi." dediğinde arkamı dönüp baktım.

Eteğinin hafifçe kaldırıp ona gösterdi ama Taehyung ona bakmıyordu. Hafif çatık kaşları ve ne olduğunu anlamaya çalışan ifadesiyle doğruca bana bakıyordu.

Gülümsedim. Burukça gülümseyip arkamı döndüm. "Jeon! Dur, beni bekle." dediğinde adımım havada kaldı. O da mı hakaret edecek?

Bileğimde hissettiğim elle birlikte bileğimi kurtarıp ona doğru döndüm. Nasıl görünüyordum bilmiyorum ama beni yakından görmesiyle yüzü düz bir çizgi halini aldı.

"Jeon," elini kaldırınca yanağıma dokunacağını anlayıp, geriye doğru adım atıp engel oldum. Yüzümü saklamadım çünkü o bana vurmazdı. Yemin edip, söz vermişti. Ondan korkmuyordum.

Havada kalan eli yumruk halini aldıktan sonra yanına indi. "İyi misin? Sana bir şey oldu mu?" diye sorduğunda, "Lera'yla ilgilen." deyip arkamı döndüm. Bileğimi yeniden tutmasıyla birlikte, "Bırak beni!" dedim.

O kadar umutlanıyordum ama yine yere çakılan ben oluyordum. Dayanacak gücüm yoktu artık. Son yaşadığımdan sonra çok kötü olmuştum. Henüz tamamen toparlanamamışken yeni şeyler yaşamak istemiyordum.

Elleri yanaklarımı tuttu. "Jeon, sana iyi misin dedim. Niye ağlıyorsun güzelim? Söyle bana." Güzelim.

"Taehyung," dediğimde öyle bir bakıyordu ki, sanki bütün hayatı benim dudaklarımdan çıkan kelimelerin oluşturacağı cümleye bağlıydı.

"Yapma," Gözümden bir yaş daha düştü. Gözleri, gözyaşımı izledi. Parmağının ucunu hafifçe göz altıma dokunarak, gözyaşımı sildi.

"Neyi, Jeon? Ben sana ne yapıyorum?" dediğinde çenem titredi. Onun karşısında hıçkırarak ağlamak, isteyeceğim son şey bile değildi. Elim, yanağımı tutan eline çıktı. Yavaşça elini yanağımdan ayırdım ve elimin tersiyle diğer gözümden akan yaşı sildim.

"Hiçbir şey Taehyung. Sorun da bu zaten hiçbir şey yapmıyorsun." dedikten sonra arkamı dönüp uzaklaştım.

Bir yandan gözyaşlarımı siliyor bir yandan da birilerine çarpmamak için çabalıyordum. "Jeon!" diyen gür sesini duydum ama adımlarım daha hızlandı. Bir süreliğine buradan uzaklaşmak en iyisiydi. En azından kendimi toparlayana kadar.

you're just mine | taeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin