35

1.7K 173 323
                                    

selamlar nasılsınız?

umarım herkes iyidir <33

okuldan yeni geldim ve büyük ihtimalle siz bunu okurken ben ders çalışıyor olacağım... şarjım da bitti...

sınav haftamda olduğum için neredeyse iki haftadır bölümü tamamlayamıyordum.

sizi de beklettim biliyorum, çok üzgünüm ama elimden hiçbir şey gelmiyor :(

benim sınavlarım hâlâ devam ediyor, sizin başladı mı? başladıysa nasıl geçti?

yine içime sinmeyen bir bölüm olduğunu söylemeden geçemeyeceğim çünkü kesik kesik yazdığımda aktaramıyormuşum gibime geliyor.

umarım beklediğinize değen, hoşunuza gidecek bir bölüm olur.

oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın

keyifli okumalar 😽





Taehyung...

Saatlerdir rahatsızca kıpırdanan sevgilim, "Gitmek istiyorum." diyerek elimi tuttuğunda sıkıca elini kavradım. Beni peşinden sürüklemeye başladığında, "Hem de hemen buradan gitmek istiyorum." demişti.

İşte, mahvetmiştim her şeyi. Korkuyordu. Şu anda deli gibi titreyen eline rağmen bana güvendiğini belli edercesine, sıkıca ondan daha fazla titreyen elimi kavramıştı.

Başımı sallayarak onu onayladığımda Yugyeom, "Küçük bir sorunumuz var." diyerek sevgilimin ilerleyen adımlarının duraksayıp, arkasına dönmesine sebep oldu. Yavaşça omzum üzerinden arkama döndüğümde görmüş olduğum beden yüzünden kalbim göğüs kafesime müthiş bir hızla çarpmaya başlamıştı.

İstemsizce dudaklarımdan, "Rogue," fısıltısı döküldü. Siktir! Hiç zamanı değildi.

Ellerini iki yana açıp keyifle gülümseyen Rogue, "V," dedi gevşek gevşek sırıtırken. Çenemi kasmış, burnumdan yavaşça bir nefes vermiştim ama bu adamı bu gece burada görmeyeceğime toplantıdan sonra emin olmuştum. Neden şimdi gelmişti?

"Uzun zaman oldu." dedikten sonra gözleri yavaşça sevgilimle tutuşuk olan ellerimize düştü.

Siktir! İşte şimdi koca bir siktir!

Bunu görmemeliydi. Hayır, bebeğimi tehlikeye atamazdım. Bunu yapamazdım.

Panik hâlindeydim ama buna zıt bir şekilde yaklaşık bir saat önce içmiş olduğum sakinleştirici sayesinde, son derece düz bir yüz ifadesiyle ona bakmaya devam ettim. "Evet," Döküldü dudaklarımdan. Ardından kalbime saplanan acıları görmezden gelmeye çalışarak elimi yavaşça bebeğimin elinden ayırmaya çalıştım. Önce tutuşum gevşedi. Anlamış olmalı ki elimi mümkünmüş gibi biraz daha sıkı tutunca zorlukla yutkundum.

Bırakmak istemiyordum. Tanrı şahidim bunu yaparken içim gidiyordu ama karşımda duran bu adam bizim için büyük bir tehlikeydi. Bizi el ele görmemesini gerektirecek kadar tehlikeli.

"Uzun zaman oldu," dediğimde zorlukla ellerimizi ayırmış, hissettiğim boşluk beni fazlasıyla rahatsız ederken sevgilimin kırgın bakışlarını görmezden gelmeye çalıştım. Ona bakarsam fazlasıyla zorlanırdım ve kendime defalarca kez küfür ederim. Şu anda zaten ediyordum ama bunu dolmuş olduğunu tahmin ettiğim gözlerine bakarken yapmak çok daha zor ve acı verici olurdu.

Yutkunduğunu, hatta gözlerini benim üzerimden geçip kırpıştırdığını biliyordum. Aynı onun gibi zorlukla yutkunduğumda yüzümdeki maskeye rağmen hiçbir ifademi yüzüme vurmamaya çalıştım. Yutkunmayı kesmiştim. Çünkü bu stresli hisseden birinde en dikkat çekici kısımdı.

you're just mine | taeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin