12

6.6K 343 229
                                    

7.000 kelimelik -hatta 7,500'e yakın-, yarısı Jeongguk diğer yarısı ise Taehyung'un ağzından yazılmış, diğer bölümlere kıyasla daha uzun bir bölüm...
Taehyung'un iç dünyasını biraz daha yakından tanıyacaksınız. Aklından geçenleri, hayatı, duygu ve düşünceleri... her neyse gerisi sizde.
yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen, sizleri seviyorum <3

keyifli okumalar 😽


Jeongguk...

Elimdeki bilmem kaçıncı bardağı da bitirdiğimi fark edince dudaklarımı büzüp, bir masanın üzerine koydum.

Müzik tam gaz devam ediyordu ve ortam o kadar iyiydi ki... Bir saniye olsun dans etmeyi bırakmamıştım.

Elimdeki içecekler zıpladığım zaman yere dökülmüştü ama umrumda bile değildi. Müziğin patlama noktasında herkes ellerini havaya kaldırmıştı. Kimisi zıplamıştı, kimisi karşısındaki kişiye kur yapmıştı, büyük bir çoğunluğu ise benim yaptığım gibi belini kıvırmıştı.

O kadardı... Arkamdaki bedeni hissetmemle birlikte hareketlerim durmuştu. Belimden karnıma doğru ellerini birleştirip, çenesini omzuma yaslamıştı.

"Bu kadar yeter bebeğim. Hadi gidelim artık." dediğinde gözlerimi kapatıp kaşlarımı çattım. "Hayır! Daha yeni geldim. Müzik de bitmedi. Bu müzik bitsin öyle."

"Güzelim benim," dediğinde sesi ılımlı çıkmıştı. Beni ikna etmek istiyordu belliydi. "Tam 2 saattir dans ediyorsun ve ben sana bakan insanlara bakmaktan yoruldum. Ayrıca sarhoşsun, bu kadar yeterli." dediğinde başımı geriye, yani omzuna atıp gözlerimi kapalı tutmaya devam ettim.

"Şu an çok güzel biliyor musun?" dediğimde sarhoş olmamdan kaynaklı olarak kelimeler peltek ve bir o kadar da anlaşılmaz çıkmıştı.

Sıcak nefesi boynuma çarptı, burnunun ve dudaklarının baskısını boynumda hissediyordum. Öpmüyordu, sadece öyle durup derin nefesler alıyordu. Kokumu içine işlemek istercesine...

"Biliyorum çok güzel, sen çok güzelsin, kokun büyüleyici... Ama artık gerçekten geç oldu güzelim. Gitmemiz gerek." Söylediklerine aldırmamış, müziğe uygun hareket etmeye devam etmiştim.

Bütün bedenim arkamdaki bedene dayalı olduğunda beni tutuşu, dans etmemi engelliyordu. "Ya! Dans etmek istiyorum ben!" dediğimde karnıma uzanan elleri hafifçe geriye çekilerek belimin kıvrımda durdu.

"Bebeğim, sana bakan insanları gördükçe çenemi kastım ve şu anda feci halde hem başım hem de çenem ağrıyor. Lütfen dans etmeyi bırak, gidelim." dediğinde, aklıma bir anda beni kucağına alması gelmişti. Anlamsızdı ama bir anda gelmişti işte!

Beynim şu anda normal çalışmıyordu, aklıma ne gelirse dudaklarıma vuruyordum.

"Beni kucağına alır mısın..? Eğer beni kucağına alırsan gitmemize izin verebilirim." Gözlerimi hafifçe aralayıp ona doğru döndüm. Burnum çene hattına değdi.

"Önce kalabalıktan uzaklaşmalıyız... Gel benimle, seni baş belası." dedikten sonra arkamdaki varlığı yok oldu. Boşlukta hissettim kendimi ama elime tutunan sıcak elle birlikte adımlarım onu takip etti.

Masaya uğramıştık.

Yüzümü buruşturup, "Burası çok sıkıcı!" diye sızlandım. Masadakilere bir şeyler söyledi ama bunları duyamayacak kadar güzeldi kafam. Birkaç bardak viski, her ne kadar boğazımı yaksa da inadına içmiştim. Sonra daha hafif şeyler içmiştim ama çoktan dünya dönmeye başlamıştı. Gerisi ise danstı. Tek başıma olmama rağmen eğlenmiştim.

you're just mine | taeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin