24

3.1K 229 307
                                    

selamlar... nasılsınız, yine çok beklettim biliyorum. bunun için üzgünün ama elimden geldiğince hızlı yazmaya gayret ediyorum

bu saatte okuyacaklar var mı bilmiyorum ama hazırken bekletmek istemedim

oylarınızı ve bol bol yorum bekliyorum... bütün yorumları okuyorum ve düşüncelerinizi belli etmeniz beni mutlu ediyor bu yüzden yorum yapmayı unutmayın lütfen <33

keyifli okumalar 😽




Taehyung...

"Jeon,"

Elindeki telefonla birlikte arkasına döndüğünde kırgın bakışları yüzümde dolandı. Onu kırdığımı biliyordum. Bunun için pişmandım ama söylediklerimi geri alamazdım. Telafi edebilirdim.

Üzerimdeki takım elbiseye baktı birkaç saniye. Daha sonra yakalarını çekiştirmekten kırışmış olduğunu tahmin ettiğim gömleğimde dolandı birkaç saniye. Galiba şirketten fırlayıp geldiğimizi anlaması çok da zor olmamıştı.

"T-Taehyung?" dedi şaşkınlık içinde. "Sen... Senin burada ne işin var?"

"Doğru, benim burada ne işim var?" diye mırıldandığımda, gözlerim karşısında oturan kahküllü kısa saçlı kızda dolandı. Kimdi? Benim telefonlarımı duymayacak kadar ne konuşuyorlardı?

"Anlamadım?" diye konuştu.

"Yok bir şey," deyip arkamı döndüğümde, ilerlemeye başladım.

Dersi bittiğinden beri telefonuna ulaşmaya çalışmıştım. İlk önce mesaj attım ama görmeyince aradım. Bakmadı, bir daha aradım. Yine bakmadı. Ders çalışıyordur dedim bu yüzden aradan vakit geçtikten sonra aradım ve yine ulaşamadım. Bir şey oldu sandım. Kalbim endişeyle hızla çarpmaya başlamış, kendime halim olamamıştım. Okulun etrafına bıraktığım birkaç adam olduğundan, Jeon'un orada olup olmadığını kontrol etmelerini istedim. Daha sonra da meraktan buraya damlarken buldum kendimi.

Karşısında oturan kızla kahkaha atarak konuşuyordu. Önündeki içeceğinden arada bir küçük yudumlar alıyordu ama ben ararken telefonun sesini duymuyordu. Merak etmiştim onu, bir şey oldu diye ödüm kopmuştu.

"Taehyung, bekle!" diye seslendiğinde olduğum yerde durmuş yanıma gelmesini bekleşmiştim. Tek eliyle koluna zorlukla çantasını takarken diğer eliyle kolumdan tutarak destek aldı. Gözlerimde dolanan bakışları şaşkındı. Beni burada beklemiyor olmalıydı.

Doğru ya... Karşısında V varmış gibi hissettirmiştim ona. V gelmezdi, Taehyung gelirdi. V kıyardı ama Taehyung kıyamazdı.

Ve ben Taehyung'dum.

Dilimle dudaklarımı ıslattığımda yeniden konuştu. "Senin şirkette olman gerekmiyor mu?"

Derin bir nefes verdim dışarıya. İri gözleri durmadan yüzümde dolaşıyor, en çok da gözlerimde durarak ne söylemek istediğimi anlamaya çalışıyordu. Endişelendim, korkutum sana bir şey oldu diye.

"Seni merak ettim." diye geçiştirmeye çalıştım. "Aradım, bakmadın. Bir şey oldu sandım bakmayınca, o yüzden geldim ama iyisin. Sorun yok bu yüzden gidiyorum."

Sert miydim bilmiyorum ama gözleri her an dolacak gibi bakıyordu. Kalbim sıkışıyordu böyle baktıkça. Tam gitmek için arkamı dönecektim ki yeniden ona dönüp, "Arkadaşın mı?" diye sordum içimdeki meraka engel olamadan. Onunla gülerek konuşuyordu. Bana bugün hiç öyle gülümsememişti. Belki de bencillik ediyorum ama bana hep gülümsemesini istiyordum. Onu kırdığımın farkındaydım ama başkasına böyle gülmesi kıskanılmayacak bir şey değildi. Kıskanmıştım ama sakin kalmaya çalışıyordum.

you're just mine | taeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin