Bölüm 6

1.1K 40 23
                                    

Aradan 2 aydan fazla zaman geçmişti. Her şey rutininde devam ediyordu. Safiye daha cesurdu bu süreçte. Ve daha önemlisi korunmuyorlardı artık, vitamin almaya başlamıştı vücudunu hazırlamak için. Ama Safiye hamile kalmasının bu kadar zor olacağını düşünmemişti hiç. Ne de olsa gözünün önündeki en yakın örnek olan Gülben hemen hamile kalmıştı. Zaten kötü düşünceler aklına gelmeye çoktan hazır olduğundan içten içe kendini yemeye, anne olamayacağına kendini inandırmaya başlamıştı bile. Her yeni güne bir umutla kalkıp hayal kırıklığı yaşamaktan usanmıştı. Oysa sadece 2 ay gibi kısa bir süredir deniyorlardı ama bu süre Safiye'ye yıllar gibi geldi, hemen bebeğine kavuşmak istiyordu. Regl dönemi yaklaştığında geriliyor, karın ağrısının başlamasıyla yıkılıyordu. Naci'ye yansıtmamaya çalışsa da kocası onun bu konuya ne kadar takıldığının farkındaydı. 2. ayda kanaması yaşadığı stresin etkisiyle sadece 1-2 gün geciktiğinde kalbi duracakmış gibi hissetti Safiye. Yoksa olmuş muydu sonunda? Ne test yapmaya cesaret edebildi, ne de Naci'yi boş yere umutlandırmaya. Çok mutlu hissediyordu sadece. Ama 3. günün sabahı hissettiği karın ağrısıyla erkenden uyanıp lavaboya gittiğinde bütün hevesleri suya düştü yine. "Niye umutlandın yine uğursuz Safiye!" Ne zamandır onunla iyi konuşan bu sesi kafasından tekrar silmeye çalıştı gözyaşlarını tutamazken. İçeriden gelen seslerle ev halkının uyanmaya başladığını fark edip güzelce yüzünü yıkadı, içeri geçip kahvaltıyı hazırlamaya başladı.

Naci yardım etmek için yanına geldi, arkadan sarıldı karısına: Günaydın hayatım, erken kalkmışsın.

- Dur Naci (dedi Safiye omzunu kaldırarak)

- Gözümü açtığımda seni göremedim, bugünün iyi geçmesi için bir şeyler yapman lazım ama, dedi Naci cilveli bir ses tonuyla

- İşte o mümkün değil, diye fısıldadı kendi kendine Safiye. Bu hayal kırıklığıyla bugünün iyi geçmesi mümkün değildi ona göre.

Naci karısının bu sabahki neşesiz haline alışık değildi çok zamandır, anlam veremedi. Hala bir şeyler doğramaya çalışan karısının elinden bıçağı aldı yavaşça tezgaha koydu, karısını yavaşça kendine çevirdi, yüzünü ellerinin arasına alıp kızarmış gözlerine baktı. Endişeyle sordu: Safiye'm iyi misin?

Safiye zaten ağlamaya başlamamak için zor dururken kocasının sorusuna cevap veremedi, herkes evdeydi ve hiç zamanı değildi, tuttu kendini. Naci bir kere daha sorduğunda endişesini sonlandırmak için başını salladı.

- Ne oldu Safiye'm? Anlat bana n'olur

- Yo-yok bir şey Naci. İyiyim ben. Karnım ağrıyor ondan erken uyandım bugün.

Naci tarihi de düşünüp ne demek istediğini anladı Safiye'nin, hayal kırıklığını anladı. Bu kadar üzülmesi canını yakıyordu. Daha çok zamanları vardı biliyordu ama aslında sabırlarının zaten tükenmek üzere olduğunu da biliyordu. Bu geçen sadece 2 ay değildi. 23 yıl artı 2 aydı.

"Hadi bebeğim, bak ne kadar üzülüyor annen, nasıl sabırsızlanıyoruz. Hadi bekletme bizi daha fazla, gel artık." Naci'nin aklından geçen bunlardı. Ama aralarında gizli bir anlaşma var gibi konuşmuyordu bunu onunla Safiye. Ne zaman Naci konuyu açsa, sabretmeleri gerektiğini söylese bir şekilde konuyu kapatıyor ya da değiştiriyordu. Konuşmaya hazır olana kadar ona zaman vermeye karar vermişti Naci sonunda.

Karısının yanağını şefkatle okşarken: Sen biraz dinlen istersen hayatım, sıcak su torbası getireyim sana kahvaltı hazır olana kadar.

Normalde Safiye bu teklifi asla kabul etmez, itiraz ederdi sonuna kadar. Naci'yi bile şaşırtarak kabul edip başını salladı, ellerini yıkayıp odasına doğru ilerledi bir şey söylemeden.

ŞiirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin