Herkes Safiye'nin üzerine titriyordu...
Aradan geçen 1 ayı böyle vaktinin çoğunu yatarak ve doğal olarak sıkılsa da bebeği için sabrederek geçirdi, böyle boş durmaya alışık değildi. Naci de neredeyse sürekli onun yanındaydı. Kitapçı daha çok Rüya, Neriman ve Ege'ye kalmıştı. Naci işe gittiğinde de aklı evde kaldığından sürekli arıyordu
Safiyeyi zaten. Şükür ki mucize olmuş, bebekleri onları dinlemiş ve 36. haftaya girmeyi başarmışlardı bu yoğun fedakarlıkların sonunda.
Bebek oldukça büyümüştü. Karnının yaptığı baskıdan dolayı hareket etmek, hatta nefes almak bile çok zor hale gelmişti Safiye için. Ayrıca havanın sıcaklığı da hiç yardımcı olmuyordu! Neyse ki tehlikeli dönemi atlatmak üzereydiler. Son zamanlarda karnı o kadar büyümüştü ki Safiye patlamaktan korktuğuna dair espriler yapıyordu :) Gerçekten bebek artık her an gelebilirdi. Ve Safiye korksa da bir an önce doğum yapmak istiyordu artık. Sürekli yatmaktan yorulmuştu. Yaşadığı kramplar ve ağrılar onları her seferinde alarma geçiriyordu. Bu yüzden çoğunu Naci'ye söylemeden atlatmaya çalışıyordu. O akşam yine karnında tuhaf kasılmalar hissediyordu. Yatmakta, oturmakta zorluk çekiyordu ve sık sık tuvalete gitme ihtiyacı duyuyordu. Bu bebeğin doğmak üzere olduğundan emindi. Odada rahat edemeyince yavaşça ayağa kalktı ve içeride televizyon izleyen ailesinin yanına gitmeye karar verdi.
Naci hemen ayağa kalkıp yanına geldi: Hayatım neden kalktın? Uyuyamadın mı?
- Hayır, artık uyumaktan bile sıkıldım Naci, gerçekten duramıyorum evde. Sahilde yürüyüşe çıkalım mı? Doğuma da iyi gelecektir.
- Ama Safiyem yorulursan
- Naci, doktor artık ufak yürüyüşler yapmama izin verdi
- Tamam canım çıkalım o zaman. Fazla değil ama tamam mı? Biraz dolaşacağız. Kendini fazla yormaman lazım.
- Tamaam, haftalardır yatıyorum zaten.
- Az kaldı canım, çok az kaldı. Biraz daha sabret (karnını okşadı, gülümsedi). Dışarısı serin olabilir. Üzerine giyecek bir şeyler getireyim ben, bekle sen burda
Naci, giyinmekten duş almaya kadar her konuda ona yardım ediyordu ve bütün aile ile ilgileniyordu. Gerçekten bir bu kadar daha beklemeye değerdi Naci. Onu sevmekle, onu seçmekle ne kadar doğru bir karar verdiğini bir kere daha anlıyordu Safiye. Harika bir eşti. Sabırla çok iyi bir iş çıkarmışlardı. Çok kısa sürede harika bir aile olmuşlardı.
- İşte geldim hayatım, burda. Hadi giyelim.
Naci Safiye'ye hırkasını giydirdi, önü zar zor kapanıyordu, güldüler bu ayrıntıya. Arabayla yakın bir sahil kıyısına gittiler, inip yürümeye başladılar. Safiye, Naci'nin koluna girdi ve başını onun omzuna yasladı. Deniz kenarında güzel bir yürüyüş yapmaya başladılar, bu ikisine de çok iyi geldi.
Safiye: Yıldızlara baksana Naci! Şahane değil mi bugün gökyüzü?
- Bu gece ben sana bakacağım Safiyem. Şahane bir şey varsa o da sensin..
Gülümsedi Safiye, iyice sokuldu Naci'ye.
- Seninle baş başa vakit geçirmeyi özlemişim.
- Ben de hayatım. Ama aslında hala iki kişi sayılmayız (gülümsedi ve karnını okşadı).
- Ah evet tabi :) Ama sanırım çok yakında olacağız. Bu kızın artık gelmek istediğinden eminim! Karnımın ne kadar aşağı indiğini görüyor musun?
- Evet, bayağı aşağıda!
- Karnımın bu kadar büyüdüğüne inanamıyorum. Gülben'in bu kadar büyük değildi sanki ya doğum beni gerçekten korkutmaya başladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/309113330-288-k129962.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şiir
Storie d'amoreOdaya girdiler ve sonrası tamamen hayal gücümüze kaldı. Ve ben izlediğimden beri hayal etmeden duramıyorum onları. O zaman birlikte hayal edelim bu şiir çiftin göremediğimiz, içimizde kalan anlarını...