35.Bölüm Yalıda Bir Gece

18.3K 519 91
                                    

Merhabalar... Ne kadar çok zaman geçti.Bu zaman diliminde kim bilir kendi hayatlarınızın sıkıntısından kimler güldü,kimler ağladı... Zor Aşkım'ı özlediniz mi? Yoksa benim canocanlarım olmaktan vaz mı geçtiniz? Yaz tatili geldi.Ne harikadır ki sadece Ramazan ayım boş.Tatilimi yapamayacağım çünkü dershaneye başladım.Evet yanlış duymadınız bazı canocanlar tatil yaparken ben dershaneye gideceğin yazın sıcağında.Ama bunlar bir bahane değil... Hikaye hakkında düşünecek çok vaktim oldu.Kendi kendime üzüldüğüm şeylerde oldu.Ama sizlerede söyleyip sizi üzmek istemiyorum.Çünkü çok sıkı zor aşkım takipçileri olduğunu biliyorum.Bu bölümü bugüne kadar yorum yapmış,votelamış ve hatta okumuş herkese bile çok çok çok teşekkür ediyorum.Ve bu bölümü onlara adıyorum.Unutmayın bunu laf olsun diye söylemiyorum.Gerçekten hepiniz benim için çok değerlisiniz...Ve gerçekten bütün samimiyetimle şunu söyleyebilirim ki,bir canocanımın sıkıntısı olursa,dertleşmek isteyeceği birisini ararsa bana mesaj atabilir.Yeter ki içinize atmayın...ve özel istek üzerine bu bölümü  jessjzero_ 'yada ithaf ediyorum.Oda canocanlarımdan birisi : ) 


Aşkla kalmanız dileğiyle,iyi okumalar diliyorum... Rüzgar ve Nefes'i de özlediniz mi? :)


Güneş farklı doğmuştu bu sabah.Çiçekler bir başka açmış... Uzun süredir hissedemediğim mutluluk,özgürce süzülen kuşlar gibi cıvıl cıvıl yapıyordu beni.Rüzgar sızlanarak geldiğinde yüzü meymenetten bi haberdi.Hala bana surat asıyordu aklı sıra. "Ya gitmesek olmaz mı?" Bıkkınlıkla kafa salladım. "Olmaz! Gideceğiz dedim! Hem dedenler seni çok özledi Rüzgar." Adnan dede bizzat beni arayıp,defalarca gelin çağrısında bulundu.Rüzgar her ne kadar istemesede gitmemiz gerektiğine inanıyorum.Sonuçta onun bir ailesi,akrabaları var.Gerçi Rüzgar Bey'in kimse umrunda değil ama... "Niye yatılı kalıyoruz lan o zaman?" "Sen farkında değilsin ama senin bir ailen var!" Dibime girip,belime sarıldı.Bir eli karnımı okşarken,bir eli sırtımda daireler çiziyordu.Nefes almayı unuttuğum an derince yutkundum.Kulağıma bir şeyler fısıldadı. "Benim tek ailem sizsiniz." Gözlerimi kapatıp,kendimi anın büyüsüne kaptırdım.Dudakları,dudaklarımı örttüğünde durdurulamaz iniltime engel olamadım.Gülümsediğini kıvrılan dudaklarından anlayabiliyorum.Hızlıca açılan kapı ayrılmamıza sebep oldu. "Ay! Çocuklar çok pardon.B-Ben gideyim siz de şey yapın.Yani şey yapmayında şey yapın.Yani şey..." Suzi Sultan hala ellerini gözlerinden çekmemişti.Normalde bu durum günlerce utanmama sebebiyet verirken,şu an gülmemek için dişlerimi dudaklarıma kenetlemiştim.Bu şapşal kadın çok tatlıydı.Rüzgar "Ee hadi Suzi Sultan birlikte şey yapalım." dedi. Suzi,ellerini gözlerinden çektiği gibi pörtlemiş gözlerle Rüzgar'a bakıyordu. "Ne diyorsun çocuğum sen?" Rüzgar"Birlikte gidelim yani." dediğinde biz patlamaya hazır yanaklarımızı sıkıyorduk.Suzi'de yanlış anladığı sözlerin sonucunda daha fazla utanıp,odayı hızlıca terk etti.Kapı kapanır kapanmaz,patlamaya hazır yanaklarımız kahkahalarını ortalığa koyuverdi. "Çok pisliksin ya!" Rüzgar'ın etini cimcirdikten sonra,kalan eşyaları valizime tıkmaya devam ettim.Uzun bir gece bizi bekliyordu...

Kocaman ve ihtişamlı beyaz bir yalı bizi karşıladı.Vay anasını be! Yalı denize sıfırdı.Yani balkondan düşseniz sizi beton değil deniz karşılıyor.Ağzımı kapattığımda,titreyen ellerimi dizginlemeye çalıştım.Hep böyle anlar,gerilmeme sebep olmuştur.Acaba hata mı ettim? Düşüncelerime pişmanlık karıştığında,kafamdaki toz bulutlarını savuşturdum.Saçmalama Nefes! Sen sonuçta iyi bir şey yapıyorsun.Ben sürüklemesem Rüzgar'ın buraya geleceği yoktu. "İnmeyi ne zaman düşünüyorsun sevgilim?" Rüzgar'ın sesiyle kendi iç dünyamdan çıkış yaptım. "Hala dönebiliriz.Geç değil." "H-Hayır Rüzgar! Dönmeyeceğiz.Hadi!" Arabanın kapısını kapattığımda,Rüzgar'ın uzattığı elini tuttum.Öylesine güç almıştım ki elinden... Sanki özgüven yüklemesi başlatıldı.Karşımda şu an Bizans ordusu dursa,Osmanlı tokatı atabilecek güçteydim sanki.Ama ne olursa olsun bu tedirginliğimi tamamen attığım anlamına gelmiyordu.Suzi Sultan hemen arkamızda bizi takip ediyordu.Büyük tokmağı olan beyaz kapının önüne geldiğimizde,biz zile basmadan kapı açıldı.Sanki sürekli bizim gelmemizi bekliyorlardı.Kapının eşiğinde,başta Adnan dede olmak üzere birçok insan 32 diş sırıtarak bize bakıyorlardı.Titremelerimi azaltır umuduyla Rüzgar'ın elini daha sıkı kavradım.Kalbim ağzımda atmayı bırakmış,başka taraflarıma kaçmıştı. "Nefes,seni yeniden görmek ne güzel kızım." Adnan dede beni sevecen bir kucaklamayla sardı.Tek tek herkesle selamlaştıktan sonra,evin içinde bir çığlık duydum. "Geldi mi?" Rüzgar'a gergin bir bakış yolladım.Biraz hırçın sayılabilecek bir seste "Bu,evin dişlek faresi olsa gerek," dedi.Dişlek fare adıyla anılan insan yavrusu,kuzguni saçları ve hafif balıketi kıvamındaki vücuduyla merdivenlerden göründü.Bana yakın yaşta olmalıydı.Kucağıma atladığında,nefes almadan konuşmaya başladı. "Nefes! Hakkında o kadar çok şey duydum ki! Hoşgeldin." Sınır tanımayan heyecanı ve özgüveni karşısında elimde olmadan gülümsedim.Sıcak kanlı insan örneğini en iyi karşılayan temsili insan olmalıydı.Yanlışlıkla karnıma çarptığında,hayretler içerisinde haykırdı. "OMG! Sen h-hamile misin?" Kan yanaklarımda gezintiye çıktığında usulca kafa salladım.Bilmeyenlerin de yaşadığı şoku atlattıktan sonra,dişlek fare lakaplı ama dişleri gayet düzgün olan Mesir tarafından oturma odasına yönlendirildim.Bu göz kamaştırıcı sevgi gösterilerine hiç alışık değildim.Mesir,içi içine sığmayan,kıpır kıpır bir tipti.Adı ne kadar değişik olsada ölüyü canlandıracak bir niteliğe sahipti.Hepimiz oturma odasına yöneldiğimizde,Mesir hala elimi bırakmamıştı.Geniş oda krem,beyaz ve bej tonlarında zevkle döşenmişti.Rahat,abartısız ve tarz sahibiydi.Rüzgar yanıma gelip,kolunu belime attı.Arsız parmakları kalçama kadar kaydığından,popomu resim tahtası gibi kullanıyor,bir şeyler çiziyordu.Beni bu durumdan Adnan dedenin o güzel cümlesi kurtardı. "Yemek hazır çocuklar.Buyrun masaya geçelim."

Zor AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin