SELAM MİLLET ACİL BAKIN Bİ :) ŞİMDİ BU BÖLÜM BİRAZ KISA OLDU.TELAFİSİ GELECEK...AMA BEN BU BÖLÜMÜ YAZMAK İÇİN ÇALIŞACAĞIM SINAVDAN VE YAPACAĞIM ÖDEVLERDEN VAKİT ÇALDIM.LÜTFEN KIYMETİ BİLİNSİN.KÖTÜ YADA İYİ YORUMLARI BEKLİYORUM...YENİ BÖLÜM ÖNÜMÜZDEKİ CUMARTESİDEN ÖNCE GELEMEZ MAALESEF... ÖNCEKİ BÖLÜMLEREDE BAKILIRSA ÇOK SEVİNİRİM...İYİ OKUMALAR CANOCANLARIM...ÖZELLİKLE YORUM VE FİKİRLERİNİ BEKLİYORUM.ŞUAN ÖDEVLERİM YETİŞMEYECEK SINAV KONULARIM KALACAK D DİYEDE GÖZ YAŞLARI İÇİNDEYİM.SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM...KOCAMANDA ÖPÜYORUM :* :) ASLINDA YAYINLAMAYACAKTIM AMA BEKLETMEK İSTEMEDİM.DİĞER BÖLÜM FAZLASIYLA TELAFİSİ OLUR :* BANA ŞANS DİLEYİN... :* :) :) :)
Acı gün geçtikçe asit gibi yayılıyordu damarlarıma.Beni yok edercesine,durmadan.Ayrılık gün geçtikçe büyüyor,özlem katlanılmaz bir hal alıyordu.Kapıyı çarpıp gittiğinden beri bir kere bile aramamıştı.Ya da Çınar'ın sürekli çalan telefonunun karşısında,o vardı.Bizi bu hale getiren herkesten nefret ediyordum.Başta kendimden! Çınar ve Hande neredeyse bizim evimize taşınmıştı.Beni bir saniye bile yalnız bırakmıyorlardı.Çınar'da kızgındı bana.Hiçbir şey söylemese de bakışları her şeyi anlatıyordu.Kimse dinlememişti ki son sözümü.Rüzgar'ın "Doğru mu bu?" sorusuna bile zorlukla "evet,ama" dedikten sonra, devamını duymadan,arkasını dönüp gitmişti.Yatağımız mezarım olmuştu sanki.Altından hiç çıkmadığım yorganım ise,toprak... Ne olurdu Seçil'e söylemeseydim! Gerizekalı! Aptal Nefes! Ellerimle,kafamı döverken,farkında olmadan kendi saçlarımı yoluyordum.Kendi aptallığıma ağlıyordum.Gerçekten aşık olduğumu şu an damarlarıma kadar hissedebiliyordum.Ama sevdiğim adam yanımda yoktu.Artık yastığı o kokmuyordu.Güç aldığım kokusu,bir kuş misali uçup gitmişti.Kapı sesini duyduğumda,mezarıma geri girdim.Gözlerimi kapattım.Çünkü bazen Çınar,benim uyuduğumu düşünüp,benim yanımda onunla konuşuyordu.Duyamasam bile sırf sesi bu odaya dolsun diye sesimi çıkarmıyordum... "Nefes hiç iyi değil abicim.Sana çok ihtiyacı var.Ulan kızı düşünmüyorsun bari bebeğini düşün hıyar!" Ellerim karnıma gitti.Hıçkırıklarımı bastırmak için dudaklarımı dişledim.Bebeğim bile bana küsmüştü.Babası gittiğinden beri,onu hissetmemi sağlamıyordu.Oysa ona o kadar çok ihtiyacım vardı ki... Çınar'dan ses kesildiğinde,telefonun kapandığını anladım.Odaya topuklu ayakkabı sesi geldiğinde,bunun Hande olduğunu anlamam çok uzun sürmemişti.Başıma gelip oturduğunda,Çınar ile konuşmalarını dinledim. "Ne hale geldi kız.Rüzgar Bey hala ortalarda yok!" "Sana çektiyse demek!Kaybolması normal." "Hiçbir şey bilmiyorsun!" "Bilmiyorum öyle mi? Zaten artık bir şey bilmekte istemiyorum.Umrumda değilsin! Nefes'te onu kandırmak yerine,gerçekten sevmeyi düşünseydi,Rüzgar şu an burada olurdu." Kapı sertçe kapandığında,Çınar'ın çıktığını anladım.Ağlamaktan kan çanağına dönen gözlerimi araladığımda,Hande ile gözlerimiz buluştu.Hafifçe doğruldum.Sanki günlerdir ağlamıyormuşum gibi,gözyaşlarım durmak bilmeden akıyordu.Rüzgar,beni kollarıyla sarmadıktan sonra da bu acının geçeceğini hiç sanmıyordum. "Çok özledim Hande.Çok özledim!" Beni kollarının arasına alıp,teselli eden Hande'yi bile istemiyordum.İstediğim tek bir kişi vardı ve o kişinin istediği en son kişi ise bendim...Ben ve aptallığım.
Sıcak suyun altında kendimi haşladıktan sonra,sağ tarafta duran mavi bornozumu üzerime geçirdim.Kapıyı açtığımda karşıma çıkan ilk şey ayna olmuştu.Giderek yaklaştım aynaya.Kendimi incelemeye başladım.Göz altlarım ağlamaktan morarmış,gözlerimin için kanlanmış,yüzümün bir ölüden farkı yok... Bu gerçekten ben miydim? Ellerim bornozumun kuşağına gittiğinde,yavaşça açıldı bornozum.Çıplak yansımaya baktım.Berbat bir ben ve göbeğim.Acıyla tebessüm ettim.Kocasından dayak yemiş hamile bir kadın gibiydim.Bu görüntüye daha fazla dayanamadığımdan,üzerime hızla pijamalarımı geçirdim.Rüzgar,bizim için çok çabalamıştı.Ben ise burada ağlamaktan başka bir şey yapmıyordum.Böyle mi kazanacaktım onu? Aşkım bu kadar mıydı? Tabikide hayır! Benim onu kaybetmeye hiç niyetim yok.Ve ben,kanımın son damlasına kadar savaşacağım! Ben aşkı kolay bulmadım.Kolay kaybetmeye de niyetimde yok! Bu fikirle,yatağımdan hızla doğruldum.Giyinme odasına gidip,gardrobun önüne geçtim.Hava soğuk olduğundan,tercihlerimi uygun olarak yaptım.Siyah bir pantolon,siyah kalın kazak,siyah tüğlü mont ve siyah spor ayakkabılarım.Ne kadar da renkliyim öyle!İnsanın ruhani durumu giyimini etkiler derlerdi de inanmazdım.Elim,siyahtan başka birşeye varmamıştı.Yatak odamıza geri geldiğimde,makyaj masamın önüne geçtim.Çekmeceden lastik bir toka çıkartıp saçımı,tepeden sıkı bir at kuruğu yaptım.Fazla kullanmayı sevmesemde,elim pudraya gidiyordu.Beni bu halde görmesini istemiyordum.Bu yüzden;göz altlarımı,pudra ve kapatıcı yağmuruna tuttum.Başka bir işleme gerek duymadan koşarak aşağı inmeye başladığımda,başım dönmüştü.Uzun süredir hiçbir şey yemediğimden olmalı ki,bu raddeye geldi.Elimi karnıma götürdüm. "Çok özür dilerim bebeğim.Şimdi babanın yanına gideceğiz tamam mı? Kızma sende anneye ne olur! Sana söz veriyorum her şey çok güzel olacak.Bende onu çok özledim." Karnımda bir kıpırdama hissettiğimde yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu.Bebeğim beni affetmişti.Şimdi sıra Kas yığınımdaydı... Merdivenlerden aşağıya indiğimde,adımlarımı mutfağa yönlendirdim.Karşımda ki 3 kişiyi de şaşırtmayı başarmıştım.Tezgahın üzerinde duran Nutella'yı kucakladığımda,sandalyeyi çekip oturdum.Onu hızlıca yerken,bu şaşkınlığı susturmak için söze başladım. "Ben Rüzgar'ın yanına gidiyorum." Çınar,hiddetle lafa atladı. "Hayır,gitmiyorsun!" Tam ona cevap verecektim ki,bu sefer Suzi Sultan bu konuşmaya dahil oldu. "Neden?Rüzgar'a gidip,onu yine üzmek için mi?" Bu sözler karşısında yüzüm asılırken,ağlamamak için sıktığımın yumruğu tutuyordum. Derin bir nefes alarak,sesimin çatlamaması için içimden dualar ettim. "Bakın! Hiçbir şey bilmiyorsunuz tamam mı? Ben Rüzgar'ı seviyorum! O- O Seçil'in sözlerini kabul ettim çünkü; o zaman ona olan hislerimin farkında değildim.O da hepiniz gibi söylediklerimin hepsini dinlemeden gitti! Ben bu durumu düzelteceğim.İster yanımda olun,ister olmayın! Ben savaşmayı göze aldım anlıyor musunuz? Ben bizim için savaşacağım! Şimdi gidiyorum,ve tek gideceğim!" Nutella'yı masaya sertçe çarparak,ayaklandım.Çınar arkamdan bağırdı. "Nerede olduğunu bilmiyorsun ki!" Ona dönmeye gerek duymadan cevap verdim. "Biliyorum.Konuşmalarınızı duydum!" Kapıyı açtığımda goriller hemen harekete geçti. "Nefes Hanım! Lütfen içeriye girin!" "Rüzgar'ın yanına gidiyorum.Beni,ona götürün!" "Bu mümkün değil.Lütfen zorluk çıkarmayın!" "Siz götürmesseniz,ben kaçarım! Bunu göze alacaksanız eğer..." Kollarımı göğsümde birleştirdiğimde,birbirlerine baktılar.Adam bıkkınlıkla nefes verdiğinde,zafer elde ettiğimi anlamam çok uzun sürmedi. "Pekala.Buyrun." Kapısını açtıkları siyah jipe bindiğimde,kafamı cama yasladım.Gorillere "Çınar'ın evine gidiyoruz " dedim.Çünkü;sabah Çınar,Rüzgar'a 'bugün bana geç.Bende akşam geleceğim' demişti.Bekle bizi sevgilim,seni çok özledik.Ellerim karnıma gitti.Sana söz veriyorum,herşeyi düzelteceğim...
*****
Hayatımda ilk defa bir kadına aşık oldum ben.İlk defa bütün yaralarımı ona açtım.İlk defa birisine seni seviyorum dedim.Karşılığı bu olmamalıydı.Ama herşey gibi,bu da yalanmış.Günlerdir olduğu gibi yine o bar senin bu bar benim geziyordum.Acımı başkalarından çıkartıyordum.Ama kendime engel olamayıp,onu merak ettiğim için kendimden de nefret ediyordum! Çınar'la konuştuktan sonra,locada yiyiştiğim kızı bırakıp,Çınar'ın evine doğru gitmeye başladım.Günlerdir elime ne geçse acısı benden çıkıyordu ve az önce arabamda buna şahit olmuştu.Bahçeye girdikten sonra,giriş kapısının önüne geldim.Usulca yürüyüp,zile bastım.Kapı açıldığında,karşımda gözümü açan birisi vardı.Üzerindeki beyaz geceliğin,karakterine zıt gittiğini uzaktan da belli edebiliyordu.Bu fahişeye beyaz hiç yakışmıyordu.Oysa Nefes,beyaz giydiğinde melekleri andırıyordu.Ama kim bilebilirdi ki içinden şeytan çıkacağını.Demekki görünüşe aldanmamak lazımmış.Bunu örnekleriyle bir kere daha görmüş olduk. "Çınar yok mu?" Herkese olduğu gibi,umursuzca söylediğim bu sorunun cevabını az çok tahmin edebiliyordum. "Şey.Gelmedi daha.Geçsene." Ben içeriye girerken o,kapıyı kapatıyordu.Salondaki rahat koltuğa yerleştiğimde,karşımdaki koltuğa geçti.Zaten mini olan geceliği,iyice yukarıya sıyrılmıştı.Cebimden telefonu çıkartıp,İtalya'dan gelecek malı halledecekken ani bir değişiklik sonucu asphalt 8 oynamaya karar verdim.Saniye yerini dakikaya,dakika ise saate bırakıyordu ama ortalıkta hala Çınar piç'i yoktu.Uzun süren bekleyişin sonu hüsranla bitti.Piç herif hala gelmemişti.Zaten bende çok sıkılmıştım.Yavaşça kalktım yerimden.Açıklama yapmaya gerek bile duymadan,adımlarımı kapıya yönlendirdim.Açtığım kapıyı,koluma dokunan elle geri kapattım.Yüzüne 'ne var?' dercesine bakarken,derince yutkunup fısıldarken bir şeyler mırıldandı. "Gitme!" Kolumu ondan çekip,arkamı döndüğümde,bu sefer önüme geçti.Dudaklarıma yapıştığında,hiçbir şekilde tepki vermedim.Daha sonra düşüncelerimi kenara ittiğimde Seçil'i kucağıma alıp,yukarıdaki Çınar'ın odasına götürdüm.Bu sefer ki hırsımın kurbanını bulmuştum.Üzerindeki geceliği yırtarak,odanın bir köşesine süzülmesini sağladım.İçine hiçbir şey giymemesi işimi daha da kolaylaştırmıştı.Vampir misali,her yanını dişliyordum.Canını ne kadar yaktığım,gözlerinden ve bağırışlarından anlaşılabiliyordu.Göğüslerine geldiğimde,bu işi fazla uzatmak istemediğimi fark ettim.Bütün hırsımla,içine delice işlerken,o da boş durmayıp,tırnaklarını sırtıma geçirmişti.Şu an en yakın arkadaşımın sözde de olsa 'kız arkadaşını' becermek büyük bir şerefsizlikti.Ama Rüzgar'ın dünyasında böyle şeylere zaten yer yoktu.Çünkü;karanlıkta hiçbir şey gözükmüyordu.Birisi fenerini tutmuş beni aydınlatıyor sanırken,sonra bunun gölgeden başka birşey olmadığını anlamak uzun sürmedi.Işığını açtığında sadece gözlerim kamaşmıştı o kadar.Ne kadar bu kadını becerirsem becereyim,içimde büyük bir boşluk vardı.Ne olduğunu bilmemek beni delirtirken,ben işime devam ediyordum.Kız ne kadar dayanıklı çıksada,şuan altımda ağlayıp,durmam için yalvarıyordu.Susması için attığım tokatlarıda sayarsak,sanırım hayatı boyunca yaşayamayacağı şekilde hırpalanmıştı.Vücudundaki morluklardan bahsetmiyorum bile... Son kez içine aktığımda,üzerine nefes nefese attım kendimi.Kız ağlamaya devam ederken,üzerimde zafer kazanmış bir eda vardı yanındaki kahpe boşlukla birlikte...Kocaman kara bir delik var sanki içimde,beni öylece içine çekmek isteyen,yok olmamı isteyen.Ben o kara deliğe ne teslim olurum,ne de ödün veririm.Sadece insanları oraya iterim... Ben bu dünyaya kafa tutmuş adamım,Ben kaderin sillesini yutmuş bir adamım.Unutulmasın ki ben,Rüzgar Bozkurt'um...
' Ayrılıklar da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili...'
SINIR:100 VOTE 20 YORUM
UNUTULMASIN Kİ;BEN BU BÖLÜMÜ YAZMAK İÇİN ÇALIŞACAĞIM SINAVDAN,YAPACAĞIM ÖDEVDEN VAKİT ÇALDIM.RİCA EDİYORUM KIYMETİ BİLİNSİN...HERKESİ ÇOK ÖPÜYORUM YORUMLARI VE FİKİRLERİ DE HEYECANLA BEKLİYORUM...