(10) Kan!

34 6 0
                                    


      "Hayal ettiklerim bile yıkılmışken ben ne yapabilirim ki"

Neden burada durmuştuk ki? Neyse herşey yolunda olduğu sürece birşey değişmez! Luca yla birlikte evime doğru yürümeye başladık. Sonunda bahçenin kapısına gelmiştik. Luca bahçenin kapısını açıp elini uzattı, bende geçtim. Birşey fark ettim, evin kapısı açıktı, içeri doğru yürüdük, KAN! K-kan vardı kapıyı yavaşça açtım, kanın ilerlediği yöne doğru baktım, a-annem, ölmüştü kanlar içerisinde öylece yatıyordu, babam yoktu, gözlerim dolmuştu, avuçlarımı kırarcasına sıktım. Mutfağın olduğu tarafa doğru baktım, babamın kafası tezgahtaydı ensesine bir bıçak saplıydı. Iki elimi ağzıma bastırdım. Iki adım tükezlemiştim. Ayakta kalacak gücüm kalmamıştı "B-b-bu gerçek olamaz!"  "H-hayır bu gerçek olamaz!" "Vay vay vay!" Dedi merdivenlerden gelen ses!

Çok ürkütücüydü sesi, merdivenler neden karanlıktı ki göremiyordum! Lanet olsun ki göremiyordum! Karanlıktan uzanan bir el gördüm elinde silah vardı, bize doğru tutuyordu. Önce zemine ateş etti, sonra Luca nın olduğu tarafa doğru zemine ateş etti. Sonra daha yaklaştı. "Y-yapma!"  "YAPMA!... YAPM-" bir silah sesi daha duydum. Yan tarafımdan kanlar yüzüme fışkırmaya başladı. Teredütle Luca ya baktım, tam beynine darbe almıştı. Yere düştü. Karanlıktaki el kayboldu. Ağladım, içime ata ata ağlamaya başladım, bağıramıyordum, oturup Luca nın cansız bedenini kucağıma aldım, başı kucağımda kanı ellerimdeydi. Olmuyor bağıramıyorum, patlicakmışım gibi oluyor hıçkırıklar çıkıyor ama bağıramıyorum!

"Dayanamıyor, açın gözlerini, kusacak!" Dedi derinlerdeki bir ses. "Son evreye ulaşmak üzere!"  "Ama dayanamıyor, bırakın gitsin!"  "Luca!"  "amacınız onu öldürmek veya kendini zorlamaktan hücrelerini öldürmek değilse açın gözlerini!!!" Sesler çok boğuk geliyordu. Hıçkırıklarımı durduramıyorum! Olmuyor, nefes alamıyorum! Boğuluyorum! Boğuluyorum! Gözlerim açıldı nefes nefeseydim, göğüs kafesim ağrıyordu! Gözyaşlarım hala akıyordu. Olmuyor nefesimi düzenleyemiyordum. "Akira kalk" omzumdaki kol beni çekiştirirken neye uğradığımı şaşırmıştım. Başım dönüyordu midem bulanıyordu beyin fonksiyonlarım sıfırlanmış gibiydi, hiçbirşeyi idrak edemiyordum. Başımı kaldırıp Luca ya baktım. "Eğer kusmazsa, kendine gelemez!" Dedi Luca. Beni kucağına alıp koşmaya başladı. Gözlerim kapanıyordu, bilincim git gide kapanıyordu. Aniden midemin bulandığını hissettim. Kusacaktım.

Luca bir kapıyı açtı. Bu lavabo ydu. Beni yere bırakır bırakmaz tuvalete koşup, klozet kapağını açtım, yere oturup kusmaya başladım, gelip saçlarımı topladı. Kustum, kustum ve kustum. Ama o hiç midesini benden bulandırmadan başımda bekledi. "İyimisin!?" Dedi sonunda rahatlamıştım. Başımı evet der gibi salladım. Beni kaldırıp lavabonun yanına götürüp musluğu açtı, elini ıslatıp yüzümü yıkadı. Aynı bebeği için endişelenen  bir anne gibiydi. Aynı bir annenin şefkati gibi. Avucuna su doldurup ağzıma doğru getirdi. Hiç tereddüt etmeden avucundaki suyu ağzıma doldurup çalkaladım ve tükürdüm, sonra bir kere daha ve ben yine tükürdüm, ve sonra bir kere daha avucunu doldurup bana su verdi bu sefer tükürmeyip onu içmiştim. Duvarda asılı olan peçetelerden kopartıp yüzümü kuruttu. "Daha iyimisin?" Dedi soluk bir sesle. Biran ona sarılırken buldum kendimi. Bu beni okadar çok rahatlatmıştı ki. O ölmemişti. Bu bir rüyaydı bu bir hayaldi. Ailemde güvendeydi.

Sadece bir elini getirip tereddütle saçlarıma bir kez dokunup elini geri indirdi. Ondan ayrılıp göz yaşlarımı sildim. "Iyisin değilmi? Beyninde bir sıkıntı yaşıyormusun?" Dedim yüzünü avuçlarımın içine alarak, yüzü şu an çok tontiş gözüküyordu. "Hey! Sen iyimisin?" Dedi ellerimi çekerek. Kendimi toparlayıp ona baktım "sanki yedik seni!!!" Dedim.

"E-evet iyiyim!" Dedi kollarını göğsünde birleştirerek. "Baş dönmesi yaşıyormusun?" Dedi durup dururken. Bunu nasıl biliyordu çünkü evet başım dönüyordu. "B-biraz" "şimdi git ve odanda biraz dinlen. Hadi!" Dedi. Annem, annemi görüyorum sanki. Istemeden gözümden bir yaş akmıştı "Ne oldu şimdi!"  "A-annem, annemi özledim!" Dedim daha çok yaş akıtarak. "Iyimisin Akira!" Dedi kaşlarını çatarak. Akira kendine gel bu Annen değil Luca. "Tamam ş-şaka yaptım" dedim. Kolumdan tutup yürütmeye başladı. Başım çok pis ağrıyordu. Merdivenlere kadar gelmiştik. Ayağım ayağıma takıldı yeredüştüm derken Luca beni tuttu. "Düzgün  yürümeyidemi unuttun?" Dedi belimden tutarak. "Neee! Sana mahçup olduk diye başımıza büyükannemi kesildin ha!"  "Hiçbirşey bulamadın bir tek büyükanneyimi buldun seni aptal"  "evet çünkü sen tam bir büyükanne gibisin. Koca burunlu nine seni" burnuda küçücüktü ağğğ!

Bu dediğimden sonra güldü. Neden gözüme bu kadar şirin gelmeye başladı ki bu. Aman topla kendini Akira!

Odama geldik kapıyı açtım. Beni yatağa oturtup gitti. Bende yatağa direk uzandım. Çünkü halim kalmamıştı...

                                              ▪︎▪︎▪︎

Kapının çalmasıyla gözümü açtım. Ayağa zarzorda olsa kalkmayı başardım. Kapıya gidip kapıyı açtım. Clara, Sulli, Lucy 3 de buradaydı Clara elindeki tepsiyi Sulli ye veri direk bana sarıldı "özür dilerim yanında olamadım" Bende ona sarıldım. "Hey bir şeyim yok merak etme" Clara benden ayrıldı gerçekten çok endişelenmiş gibiydi. Kızlar içeri girdi. Sulli yemek tepsisini masaya bıraktı. "Kim size haber verdi?" Dedim donuk bir sesle. Üçü birden "Luca" deyi verdi.

Bu duruma şaşırmıştım, sonrada kendimizi tutamayıp güldük. "Demek Luca!" Dedim düşünceli bir ses tonuyla. "Evet tam olarak olaya şöyle oldu!"

Olay örgüsü:

Luca sessizce Clara ya yaklaşır, buz gibi suratıyla ve buz gibi sesiyle "Clara, Akira yogada yine fenalaştı ve bu durum diğerlerinden farklı oldu yani başı döndüğü için şu an odasında yatıyor, eğer yemek yemezse durumu çok daha kötüye gider" dedi Clara duyduklarıyla şok olur ve "NEEEE!" diyerek havaya fırlar. Yemekhanedeki ve daha henüz sırada olduğumuz için sıradaki herkez bize bakar. Masada oturan arkadaşlar hemen yanımıza gelir ve Clara ya ne oldu diye sorar. Clara Luca nın ona sessizce söylediğini umursamayıp bağırarak "AKİRA YİNE FENALAŞMIŞ VE AYAĞA KALKAMIYACAK KADAR KÖTÜYMÜŞ!" der. Luca bu durum üzerine derin ve sinirlenmiş bir nefes verir, herkez odana gelmek için hazırlanmıştı ki "şu an dinleniyor, eğer herkez giderse rahatsız olabilir, ama Clara yemek götürmek için gidebilir!" Dedi Luca yine o soğuk ve donduran sesiyle! Çocuklar bu fikri beğenir ve Clara tepsiyi doldurmaya başlar, Sulli ve Lucy dayanamaz ve onlarda gelir.

" evet olay örgüsü böyleydi" dedi Sulli, tüm bunları okadar çabuk anlatmıştı ki anlatamam. Aniden kahkahayı bastım, öyle bir güldüm ki tüm yurdu inletmiştim neredeyse...

Düşündükçe hala gülüyordum. "Siz yemek yedinizmi?" "Hayır direk senin yanına geldik" dedi Lucy "Ah tamam siz gidin daha yemekhane açıkken, sorun yok ben iyiyim" dedim, kızlar kalkıp gittiler. Clara tam gidecekken elini tuttum, "şey sana sonra bir şey söyleyeceğim!"  "Ah şimdi söyle canım, biz birazdan gideceğiz" dedi Clara "Ne? Nereye?" Dedim endişeyle, "kanka bu gün hafta sonu ve bugün ayrıca evine gitme iznin var yani yarın geri dönme şartıyla!" Dedi "öylemi! Bu gün hafta sonumu?" "Evet hani o yüzden sadece yoga adaptasyon dersini gördük ya"  "ha tamam"  "Ne söyleyecektin?"  "şey bu günkü yoga dersinde hayalimde onu gördüm" Clara hemen oturdu, "onu dediğin kişi Luca mı?"  "Evet, taksi şoförü ydü, sonra bana döndüğünde bi baktım Luca, sonra evime birlikte gittik, sonra kan izleri falan gördüm, annem öldürülmüştü babamda öyle. Sonra üst kattan inen birini fark ettim, ama karanlıktı, sonra elini gördüm elinde silah vardı ateş etti ateş etti ve ateş etti yüzüme fışkıran kanlarla Luca ya baktım tam beyninden vurulmuştu sonra, sesler duydum boğuk boğuk "bırakın onu kusacak"  "son evreye ulaşacak" "dayanamıyor açın gözlerin"  "Luca!" "eğer amacınız onu öldürmek veya kendini zorlamaktan  hücrelerini öldürmek değilse açın gözlerini" gibi sesler sonra gözlerim açıldı. Luca beni lavaboya götürdü, kustum, sonra elimi yüzümü yıkayıp kuruttu sonrada gelip beni odama bıraktı ve gitti" "dostum çocuk bas baya senin için endişeleniyor! Ama çok tuhaf hepimizin uyuduğu sırada neden o uyanıktı?" Dedi, evet bu doğruydu hepsi uyuyordu ama o uyanıktı hocayla konuşuyordu, bu çok tuhaftı.

AKİRA (Karanlığın Savaşı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin