(28) Huzursuzluk!

21 5 0
                                    

                      " kırık bir rüyadan ibarettir herşey
                               Gerçek olan acı dır asıl "
                         
                              
Çadıra girdim, herşeyden uzaklaşmak için kendimi uykunun kollarına bıraktım...

"Akira!" Birinin beni nazikçe dürtmesiyle gözlerimi açtım, "hadi gel Akşam yemeği yiyip öyle yat!" Dedi Clara, "hayır canım yemek istemiyor!" Dedim "hadi ama Akira, ne oldu?" Dedi Clara "birşey olmadı sadece yemek istemiyorum!" Dedim hiç yüzüne bakmadım, "Luca sabahtan beri tek kelime etmedi, oradan geldiğinizden beri ikinizde sus pus sunuz, bir şey olmuş ve bunu bilmek istiyorum!" Dedi Clara.

"Ah bak eğer b-bir şey olsaydı anlatırdım!" Yine yalana sığınıyorum, sanki başka çarem varmış gibi.

"Iyi tamam, söyleme ama eninde sonunda öğreneceğimizi biliyorsun" dedi ve gitti, en iyisi bu, onlardan uzak durmak, gözlerimi kapattım, sıkıca kapattım.
  
                                                   . . .

Gözlerimi açtığımda kızlar yerlerine geçmiş yatıyorlardı. Yavaşça yerimden dığruldum, bandajlarımı açtım, bacaklarımda bir kaç çizik dışında hiç bir şey kalmamıştı, avucumdaki bandajıda açtım, aynısı onun içinde geçerliydi, ayağa kalkıp çantamdan siyah pantolonumu çıkarttım, beyaz dar rambo atlet ide giydikten sonra üzerime bir gömlek geçirip kollarını sıvadım, dışarı çıktım. Güneş daha doğmamıştı, gidip elimi yüzümü yıkadım, sonrada elime bir bez aldım, kılıcımı ve hançerleri de aldıktan sonra gidip kütükte oturdum, ve kılıcımı silmeye başladım, iyice sildikten sonra hançerleri silmeye başladım, "ooo erkenciyiz" Arkamdan gelen sesle yerimden sıçradım, "Ah Marco, şunu yapmayı bırakmalısın!" Dedim, Marco gülüp gelip yanımdaki kütüğe oturdu, "neyi yapmayı bırakmalıyım!?" Dedi gülerek, "sinsice yaklaşmayı bırakmalısın!" Dedim gülerek "Ah peki denerim!" Dedi sakince, "eee"   "ne eee?" Dedim "neden bu kadar erken uyanıp işe giriştin?"  "peki sen neden bu kadar erken uyandın?" Dedim, "sana bir şey diyemiyorum artık, çok hazır cevapsın!" Dedi gülerek, güldüm "belki!"  "Ah neyse, birazdan herkes uyanır onlar uyanmadan gidip kıyafetlerimi değiştireyim!" dedi ve gitti.

Yaptığım işe devam etmeye başladım. Yavaş yavaş herkes uyanmıştı, ve ben hala yaptığım işle kendimi oyalıyordum, bizim grubun hepsi uyanmıştı işlerini hallettikten sonra gelip yerlerine oturdular. "Çocuklar kahvaltı hazır gelinde alın, sonra hep beraber sefere çıkalım" dedi hoca, bizim grubun erkekleri ayağa kalktı, bende ayağa kalktım "otur ben sana getiririm" dedi Luca, bana bunu yapma işte, ilgi gösterme bana, sana karşı gelmemi dahada çok zorkaştırıyorsun, hayır Akira unutma kendini onun gözünde değersizleştirmen gerekiyor, soğut kendini "gerek yok, elim ayağım var merak etme!" dedim Luca yı arkada bırakıp yürümeye başladım, tepsiyi alıp iki kase yerleştirdim, yemeğimi aldıktan sonra gidip yerime oturdum, Luca nın bana olan bakışlarını hissedebiliyordum ama bir kere bile başımı kaldırıp bakmadım. Gözlerim çok şey anlatırdu ona, eminim oda bunu çok iyi anlardı ve her seferinde gözlerimi o kısık, meraklı ve buz gibi bakışlardan kaçırıyordum.

Hiçkimse bana tek kelime bile etmemişti çünkü üzerime gelip bana yüklenmek istemiyorlardı, öylece yemeğimi yemeye başladım. Sonunda hocanın sesini duymuş ayağa kalkıp kılıçları kemerime yerleştirmiştim "evet çocuklar seferin 3. Günündeyiz herkes hazırlansın çıkıyoruz" dedi bay Delroy.
  
                                              ✵ ✵ ✵

25 kişiydik ve herkeste hazırdı. Çoktan ormanın derinliklerine inmiştik bile, sessizliği bozan yine jack olmuştu " dediğim gibi beni koruyun canımı isteyin veririm, daha çok gencim!" Bu çocuk ta cidden sorun vardı, ama her ne olursa olsun o çocuğu seviyordum, neden bilmiyorum ama onları benimsiyordum. Omuzumda  hissettiğim elle daha fazla derine indiğim düşüncelerin arasından aniden yüzeye çıkmam bir oldu "eee... sakinleştinmi  bari?" Dedi Marco, ona bakıp gülümsedim. Çoğu konuda yanımda olan birisiydi Marco, ona gerçekten değer veriyordum. "Baya dalgın görünüyorsun!" Dedi samimi bir sesle "biraz öyle..." dedim gözüm Luca ya kaydı, bakışlarımı aniden yakaladı, bu çocuktaki sezgiler kimsede yoktu, nasılda yakalamıştı bakışlarımı, derin derin bakan çocuğun siyahlarından ğözlerimi çekip Marco ya döndüm "bilmiyorum aklım çok karışık, ama merak etme şu an gayet iyiyim!" Dedim gülümsemeye çalışarak, Marco tek kaşını havaya kaldırarak yüzümü iyice inceledi "Ne?" Dedim sitemli bir ses tonuyla "iyi olduğuna eminmisin?" Dedi

AKİRA (Karanlığın Savaşı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin