"Günaydın" odamdan çıktığım gibi, bu Ahmağı gördüğüm için günüm berbat geçecekti, gözlerimi devirip merdivenlere doğru gittim. Kolumun hızla kavranıp çekilmesiyle irkilmiştim, hızla arkamı döndüm, "ne yaptığını sanıyorsun?" "Beni zorlama Akira, ilaçlar sana yaptıklarımı ve yapabileceklerimi unutturuyor galiba" hayır asla unutamam, buradayken bir çok kez bana yakınlaşmaya çalışmıştı, bir çok kez taciz etmişti, her ne kadar uyarsamda asla durmak bilmeyen iğrenç pisliğin tekiydi.
Bir adım ona doğru yürüyüp gözlerinin içine baktım, gözleri hala tüylerimi ürpertiyordu, "ilgimi zerre çekmiyorsun İzumi, bana dokunman veya zarar vermen umrumda bile değil, çünkü sen bir hiçsin" maviler koyulaşmış, kahveleri ise derinleşmişti, sinirlenmişti... hemde çok.
Üzerime eğildi, tepki vermedim, "o zaman sana dokunmam bir sorun oluşturmaz diye düşünüyorum" dediği an eli belime gitti ve beni hızla kendine çekti, lanet olsun, ondan iliklerime kadar iğreniyorum. Elimi kalbine dayadım ve yüksek miktarda ısı ilettim, gözü seyirdi, canı acıdığı belliydi, gülümsemeye devam etti. Elimi daha çok bastırdım, biraz bekledikten sonra elini yavaşça belimden çekti, "açım güzelim" ondan uzaklaştım, "hm, eminim öyledir ezik" dedim arkama dönüm kahvaltı masasına doğru ilerledim.
• • •
Luca ya nasıl ulaşacaktım bilmiyorum, bu gün bu iş bitecekti ve bende Alaska ya gidecektim. Alaska mı? Diye soracaksınız, evet oraya gidecektim, ama sadece orayı merak ettiğimden gideceğim, ortalık durulunca, Koreye dönüm ailemi görecek ve Amerikaya geri dönecektim. Clara, ona güvenebilirim değilmi, beni gerçekten önemsiyor gibiydi.
Numarasını girip aradım, ikinci çalışta telefon açıldı, "Alo" sesini duymayalı uzun zaman olmuştu, onları gerçekten çok özlemiştim, "Alo!.." boğazımı temizledim, "Clara, merhaba, benim... Akira" bir süre ses gelmedi, bi hıçkırık sesi duydum, ağlıyormuydu? "S-senmisin? Senmisin gerçekten?" Sanki görecek miş gibi gülümseyerek başımı salladım, "evet benim" bir hıçkırık daha, "seni kaybettik sandım, neredesin Akira?" Sesi çaresiz çıkıyordu, "Ah, şey şu an pek anlatacak durumda değilim, bir isteğim olacaktı senden" burnunu çekti, "t-tabi, tabi ne olursa!" Dedi, "bana... Luca nın telefon numarasını atarmısın, acil" "tabi hemen" "teşekkür ederim kapatmam gerekiyor" "Akira!.." ses çıkarmadım, "b-bizi unutmadın öyle değilmi" gözlerim istemsizce doldu, "nereden çıktı bu?" Sesim kısık çıkmıştı, "Sesin fazla soğuk geliyor... olduğundanda fazla" dedi, ben istemedim ki böyle olmayı. Hayat beni bu hale getirdi "kapatmam gerek" dedim ve telefonu kapattım.
Hepsini çok özlemiştim, Clara nın sıcak ellerini, Sullinin tatlılığını, Lucy nin sempatikliğini, Ve diğerlerini... bir daha görebilecekmiydim onları, veda bile etmedim. Fazlamı ağırdı yaptığım? Hayır... hayır, inanın bana o an kim olsa benim seçtiğim yolu seçerdi. Telefonuma gelen bildirimle düşüncelerimden sıyrıldım. Luca nın numarasını atmıştı. Numaraya tıkladım, konuşabilirmiydim? Sesim çıkarmıydı? Gel diyebilirmiydim? Geldiği zaman arkamı dönüp gidebilirmiydim? Hayır bunları yapmak zorundaydım.
Luca yı arayıp telefonun açılmasını bekledim, o sırada odamın kapısını kilitleyip banyoya gittim, ve kapıyı kilitledim, "Alo!" Duyduğum tok ve soğuk sesle kalbim hızlanmıştı yine, "Alo!.." ikiledi, neden konuşamıyorum? Neden tek kelime edemiyorum? Neden yutkunamıyorum? "Alo" tekrarladı bıkkınlıkla, derin bir nefes verdi ve bi kıpırdanma oldu telefonu kapatacaktı, "L-Luca" fısıldamıştım ama duymuştu, ses gelmedi, "benim" "biliyorum" dedi sakince, nasıl bu kadar etkileyici olabiliyordu? "Bir şey söylemek için aramıştım" her an nefesim kesilebilir veya konuşmayı unutabilirdim. O yüzden hızla bu konuşmayı sonlandırmam gerekiyor, "saat 02:30 da burada ol, kapılar açık olacak rahatça girebilirsin" "orayamı geleyim? Neden?" "Soru sorma sadece burada ol" "tamam... tamam gelicem" sonra ikimizde sustuk, sakin nefes alış veriş seslerini duyuyordum, böyle olmak zorunda değildik ki, bana daha önce sevdiğini söyleyebilirdin, bana her şeyi anlatabilirdin, belki o zaman herşeyi birlikte halletmemize izin verebilirdim ama sen susmayı seçtin Luca, suskunluk sürükler insanı hiçliğe.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKİRA (Karanlığın Savaşı)
FantasíaBen farklıyım, sen farklısın, biz farklıyız belkide bu yüzden dünya bizi kabullenmiyor...