Olur ya, üzgünken seni mutlu eden biri
Olur, her an sana huzur olan biri olur ya işte
Ben cehennemdeyken cennetim olan
Biri var sanırım...Yemeğimi yedim. Luca ilaçlarımı getirdi, onları içtikten sonra ayağa kalktım, "odada kala kala bir hal oldum hadi gidelim bahçeye falan biraz yürüyüşe ihtiyacım var" dedim "farkında olmayabilirsin ama hala topallıyorsun, olmaz daha iyileşmedin" dedi kessin bir sesle "Luca lütfen, biraz nefes almaya ihtiyacım var, ne olur!" yalvarıyordum resmen, şuna bak "olmaz dedim Akira, zorlama! Daha iyileşmeden şurdan şuraya gitmek yok küçük!" ani bir reflexle Luca nın elini tutup onu çekiştirdim, "hadi ama!" Luca elimize bakıyordu, dur elini mi tutmuştum ben!
Aaaa! Sakin ol, sakin ol, b-bu-bunu ben yapmıştım, nefesini düzene sok, sakın sakın hızlı atayım deme pis şey, başımı iki yana sallayıp düşüncelerimden arındım, durun hala tutuyordum, hemen bıraktım, Luca hala eline bakıyordu, "ş-şey, b-ben, k-kusura bakma" dilim tutulmuş gibiydi, Luca havada olan elini indirdi "sorun değil" dedi buz gibi sesiyle.
"G-gidelim mi? Gitmeyelimmi?" dedim başımı başka bir yöne çevirerek, "gel" dedi önüme düşerek, aklıma gelen şeyle hemen önünü kestim, "ama önce yemekhaneye gidelim, koca çocuk!" dedim sakince, "neden?" dedi sakince, hızlı gideyim derken bacağımı acıtmıştı ama çaktırmadan devam ettim, masanın üzerindeki tepsiyi aldım, "bunları bırakmalıyız" dedim elimdekileri göstererek "tamam ver ben taşırım" dedi elimden çekiştirerek, bir şey demeden ona verdim, ıığğğ hep böyle soğuk olmak zorundamıydı?
Birlikte yemekhaneye gittik, kimse yoktu, Luca nın elindeki tepsiyi hızla alıp çalışan ablaların yanına gittim, "Abla yemek kaldımı?" dedim sessizce "ha! Sen şu zehirlenen kız değilmisin? Geçmiş olsun kızım, senin için hepimiz çok üzüldük" dedi kadın samimi bir ses tonuyla "e-evet, teşekkür ederim" dedim "yemek varmı diye sormuştum?" dedim hatırlatmak için, "ha evet tam zamanında gelmişsin! Bizde tam hepsini toplayacaktık" dedi, hemen gidip bir tepsi aldım, tabaklarıda bıraktıkatan sonra tezgaha geçtim, "sen geç ben doldurayım, bir yerini incitmeyesin şimdi" dedi abla "tamam" dedim gülümseyerek, abla yemekleri doldurduktan sonra, içecek dolabının yanına gidip dolabı açtım, bu ne seviyordu? Okuldayken sürekli elmasuyu içerdi, büyük ihtimalle onu seviyordu, elmasuyunuda aldıktan sonra Luca nın yanına gittim.
"Hadi gel!" dedim "ne yani, acıktım deme sakın!" "o zaman beni beklemen gerek koca çocuk!" dedim tepsiyi masaya bırakarak, "hadi gel otur!" dedim, oflayarak yanıma geldi, "sen ciddimisin?" dedi oturarak, "ben değil sen açsın!" dedim tepsiyi onun önüne iterek, "ne?" dedi bana bakarak "yemek yemediğini biliyorum! Hadi ye" dedim gülümseyerek, öylece bana bakmaya devam etti, sonra gülümseyip yemeğini yemeye başladı, ne kadar masum gözüküyordu.
O kadar güzeldi ki, çenemi elime yaslayıp onu izlemeye devam ettim. Luca bana iyi gelen tek şeydi diyebilirdim, anlamıyorum, kendi kanımdan olan biri nasıl olurda hiç beni düşünmezde, daha dün tanıştığım biri bana bu kadar iyi gelebiliyor ki? Onda çözemediğim bir şey var! Bana asla kendini tam olarak göstermiyor, Luca kapalı bir kutu gibiydi, anahtarı kaybolmuş bir kutu gibiydi ama o anahtarı ya ben bulacaktım yada o verecekti, ama eğer vermezse ve ben bulamazsam bile kendim yaratacaktım ve o kutuyu açacaktım. "Akira!.. Akira?" Luca nın sesiyle yerimden sıçradım, "sen iyimisin?" "evet, yemeğini yedinmi?" dedim "evet hadi gel" dedi, kalkıp gittik, bahçeye çıktık.
"Gel, sana bir şeyler göstereyim" dedi önüme geçerek, birlikte okulun arkasına gittik, b-burası çok güzeldi, kocaman bir alan, birsürü parkur vardı, kocaman bir koşu sahası, havuz, parkurlar, ve daha bir çok şey "burası çok güzel!" "evet ve dahasıda var, öğrencilerin güçlerinin üzerine baskı uygulaması için alan genişletildi, yani ormana rahatlıkla giripte güçlerinle uğraşabilirsin" dedi sakince.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKİRA (Karanlığın Savaşı)
FantasyBen farklıyım, sen farklısın, biz farklıyız belkide bu yüzden dünya bizi kabullenmiyor...