Galiba onlara zarar vermekten korkuyorum" "senden korkmaya başladım" dedi gelip yanıma oturan Marco, "neden?" "Orada nasıl hareket ettiğinin farkındamıydın? Ah mükemmeldi, o son hamlen var ya inanılmazdı, eğer karşında Luca değilde düşmanın olsaydı onu oracıkta öldüreceğine eminim" dedi "Ah bilmiyorum, orada kendimi kaybettim, ve-ve kendime hakim olamadım" "neden korkuyorsun?" Dedi bir anda ona baktım "b-bilmiyorum" o sırada zil çaldı, "Hadi gidelim" dedi, ayağa kalkıp dövüş sanatları sahasına gittik.
Herkes bana bakıyordu, "evet çocuklar gözlerinizi bana çevirin dinleyin burada artık büyü yapmayıda öğreneceğiz tamam mı bu sizin kendinizi korumayı kolaylaştırır" dedi hoca, herkes kendi arasında konuşmaya başladı, gözüm Luca ya kaydı oda bana bakıyordu, gözlerimi hemen hocaya çevirdim, "şimdi herkes çember yapsın" hocanın dediğini yapıp çember yaptık, "beni iyi dinleyin ve izleyin, sihir yani büyü yapmak için bunu gerçekten isteyip istemeyeceğinize emin olmalısınız, bunu gönülden istemelisiniz, yapmak istediğiniz sihiri yani büyüyü bilmeli ve buna tamamen odaklanmalısınız, konsantrenizi asla bozmayın. Tamamen odaklanmanız gerek, sakin olmalısınız" dedi hoca
"Yapacaklarıma iyi bakın ve sonra siz deneyeceksiniz" dedi, gözlerini kapatıp iki kollarını yavaşça açtı kollarıyla çember çizdi sonra elleriyle üçgen yaptı sonra üç parmağını kapatıp işaret barmağı ve onun yanındaki yani orta parmaklarını birleştirip öne itti, sonrada sarı ve kocaman bir kalkan oluştu bu mükemmeldi, "waw, bunu nasıl yaptı?" Dedi Jack "dostum ya bunu sadece Çinliler yapabiliyorsa, bu konuda şanslıyım bende Çinliyim nede olsa" dedi Hiro, buna istemeden gülmüştüm, sadece ben değil tüm sınıf güldü.
"Hayır hiro, bunu istese herkes yapar" dedi hoca gülerek. "Hadi bakalım şimdide siz deneyin" dedi, "hocam rica etsem tekrar yaparmısınız?" Dedi Viggo, "tabi, hatta bu sefer sizin için daha yavaş yapacağım" hoca hareketleri yapınca bizde onun yaptığını yapmaya başladık.
Herkes o büyüyü yapmayı çok istiyordu, saatlerce uğraştık ama yapamadık hemde hiçbirimiz, ben kafayı yemek üzereydim, çünkü ne kadar denesemde olmuyordu.
Akşam oldu dersler bitmişti, hepimiz sınıftan çıktık, "hey çocuklar ya o büyüyü Hiro nun dediği gibi sadece çinliler yapabiliyorsa" dedi Carlos, hepimiz güldük "Ah dostum ciddimisin? Hiro şaka yapmıştı ama dur bir dakika e bizim Seok hocada Çinli" dedi Jack, Sam arkadan Jack in başına vurdu "benim zeki arkadaşım o Kore den" dedi Sam, güldük, "ama ben yaklaştım hissediyorum yapacağım" dedi Hiro, "he he yaparsın" dedi Viggo, Ah bunların konuşması çok komikti, insan gülme krizine giriyor, şu an baya kalabalığız grubumuz çok hoşuma gidiyor, Clara, Sulli, Lucy, Sam, Carlos, Jack, Hiro, Viggo, Marco, L-Luca ve ben.
Yukarı çıktık, ben hiç bir şey demeden odama doğru gittim "hey Akira bekle biz birazdan yine toplanacağız sende gel tamam mı" dedi Sam, "Ah üzgünüm benim işlerim varda biraz o yüzden, siz bensiz devam edin, akşam yemeğinde görüşürüz olurmu?" "Hadi ama" dedi Viggo, Lucy Viggo nun koluna vurdu "tamam canım, sen git ve işini hallet sonra görüşürüz" dedi Lucy ona gülümseyip arkama döndüm, arkadan gelen sesleri duydum, "hey bakın ona zaman verin sosyal ortamı pek sevmiyor onu rahat bırakın istediği gibi davransın" dedi Lucy.
Birinin beni anladığını bilmek çok güzeldi, odaya gittim kendimi yatağa atıp biraz dinlendim, eşofmanımı giydim üzerinede siyah crop geçirdim, saçlarımı topuz yaptım sonrada aşağıya dövüş sanatları sahasına gittim. Bu gün içimden geleneksel çin dövüş sanatlarını yapmak geldi, bunu yapmayı neredenmi biliyorum? Ben küçükken babamla hep yapardık babamla hep elimize maket kılıçlar alıp dövüşürdük.
Ah babamı özledim, bir kere bile aramadılar, neden acaba, belkide beni alışmak için aramıyorlardır, evet, evet. Hadi Akira odaklan, kulaklığımı kulağıma takıp telefondan müzik açtım, telefonumu cebime koydum. Önce ısınma hareketleri yaptım, mekik çekmeye başladım, sonrada şınav.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKİRA (Karanlığın Savaşı)
FantasyBen farklıyım, sen farklısın, biz farklıyız belkide bu yüzden dünya bizi kabullenmiyor...