Hayat ne acı değilmi, Masallar hep bir varmış bir yokmuşla başlar... Bunun sebebini büyüyünce anladım. Hayatım korkunç bir Masaldı, ben bir prenses değildim, sevdiğim ise bir prens değildi, ben masalımda bir silahtım ve sevdiğim ise beni düşmanlarına karşı doğrultmuş bir kovboydu, buydu tüm mesele. Bir varmış bir yokmuş; masal gibi geçip gitti işte, artık eskide kaldı... Ve bir düşe dönüştü korkunç bir düş, işte masalların başında söylenme sebebi buydu, eskide kalmasydı. Benim masalım ise bitti ve eskide kaldı. Bam başka bir masala başlıyorum. Hayatımın güzel olması için elimden geleni yapacağım bir masala, ve onun başı kesinlikle 'bir varmış bir yokmuş' lâ başlamicak...
Malikaneden çıktım, arkamdan gelmemişti, gelmesini mi istiyordum? Ah evet kesinlikle gelmesini istiyordum. Kendi kendime güldüm, kolumun hızla arkaya doğru çekilmesiyle sarsıldım, "ne halt ediyo-" Luca ağlıyordu. Canım yandı, kalbim acıyor, "gitme, n'olur gitme!" dedi hıçkırarak, göz yaşlarını sildi "ben seni çok seviyorum Akira, benim tek varlığım sensin, kimsem yok! Sensin benim ailem. Biliyorum sana hiç bir şeyimi anlatmadım, anlatamadım ailem yok dedim, meğer ailem burnumun ucundaymış benim, yanı başımdaymış, evet seni ilk başlarda intikam için kullanacaktım, ama sonra sonra seni canımdan bile çok sevmeye başladım Akira, sensin benim herşeyim, lütfen gel benimle, yeni bir hayata başlayalım" dedi yalvarırcasına, göz yaşları yanaklarından süzülüyordu, elimi tuttu "sana aşığım, seni çok seviyorum beni anlıyorsun değilmi?" dedi gözyaşları arasından, yanağına dokundum ve göz yaşlarını sildim, onu böyle görmeye dayanamıyordum. "Bende seni çok seviyorum" bana baktı, bakışları aynı bir çocuk gibiydi, "benimle gelecekmisin" dedi heyecanla, gülümsedim, başımı evet der gibi salladım, sıcak dudakları dudaklarımla buluşunca kalbim yerinden fırlicakmış gibi delice atmaya başladı, gözlerimi kapattım ve karşılık verdim.
...
"Sam gelip bizi alırmısın?" "neredesin abicim? Aklım çıktı sabahtan beri ya! Hem bizi derken?" "Akira yla beni" "şakamısın? Ciddimisin? Harbimi? Yemin et!" Luca güldü "harbi lan harbi. Gel hadi konum atıyorum" Luca telefonu kapatıp konum attı, sonrada bana döndü, elimi sıkıca tutup beni kendine çekti. "2 aydır bu anı hayal ediyorum biliyormusun" dedi çenesini başıma yaslayarak "kokunu o kadar çok özledim ki" başımı kaldırdım "ne zaman kokladın ki sen beni" "sana her yakın olduğumda, sen farkında olmadan senin herşeyini zihnime ayrıntısıyla kazıdım ki ben" güldüm, yanaklarım kıp kırmızı olmuştu "herşeyin bağımlılık yaptı bende, yaklaşık 30 dakika önce ise yeni bir bağımlılık serisi eklendi" merakla yüzüne baktım "dudakların" dedi gülümseyerek, şakamı bu çocuk. Çok kızardım, beni böyle görmesini istemiyorum, utançla başımı eğdim, güldü ve bana daha sıkı sarıldı, varlığı, kolları, kokusu herşeyi güven veriyordu bana.
...
"Ben emin değilim Luca" "nasıl? Neyden emin değilsin? Hepsi seni çok özledi küçüğüm" dedi saçımı kulaklarımın arasına iterek, "vedalaşalım ve gidelim buralardan, tamammı" dedim Luca ya, "tamam güzelim, nereye istersen oraya gideriz" dedi ve başımı göğsüne yaslayıp derin bir nefes aldı. "Sonunda yanımdasın ya, benimlesin ya, gerisi önemli değil" gülümsedim, beni bu kadar çok sevdiğinin farkında değildim ama çok güzel seviyor.
Okulun kapısına gelmiştik, bahçedeki herkes pür dikkat arabanın içindekilere bakıyordu, yani bize. Derin bir nefes aldım, Luca elimi sıkıca güven vermek için tuttu, ona bakıp gülümsedim. Niye bu kadar endişeliydim ki? Sadece yüzleşecektim onlarla, hem ben onlar çoktan affettim ki. Belkide hiç İzuminin dediği gibi değillerdir, ona yaşanmışlıktan sonra beni kullanmak için yanımda durduklarını sanmıyorum.
Hadi ama bu kadar korkak olma, hadi bakalım! Arabadan indim. Bay Erwin kollarını açarak bana doğru hızlı adımlar atmaya başladı, ona bakıp gülümsedim. Hızla bana sarıldı, omuzlarımdan tutup bana baktı, "sen! İnanılmazsın biliyorsun değilmi" dedi gülümseyerek, gülümsedim "teşekkür ederim" arkadan derin bir gürültü geldi "hani neredeler?" "körmüsün karşındalar, şaftın kaydı resmen" "Jack sus öldürürüm seni!" bay Erwin önümden çekildi. Hepsi oradaydı, kapının önünde, tam karşımda, dolu gözlerle onlara baktım, hepsinin gözleri dolmuştu desem inanırmısınız, Clara ya baktım, ağlıyordu, tereddüt ediyor gibiydi, dolu gözlerle ona bakıp gülümsedim, kollarımı iki yana açtım. Koşarak gelip bana sarıldı, o kadar sıkı sarıldı ki iki adım gerilemiştim, benden ayrıldı, "Aptal Akira! Senin için ne kadar korktuk biliyormusun, aklımız çıktı adeta" benden ayrılıp baştan aşağı süzdü, siyah dar elbiseli, küt saçlı bir Akira görmeyi beklemiyor gibiydi. "Çok, çok değişmişsin ve çok güzelsin" dedi gülümseyerek, "teşekkür ederim" dedim sakince.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKİRA (Karanlığın Savaşı)
FantasyBen farklıyım, sen farklısın, biz farklıyız belkide bu yüzden dünya bizi kabullenmiyor...