Yok olmakmıydı bu?
Yoksa yoklukta kaybolmakmı?Uzun bir süre öylece yerde uzandıktan sonra ayağa kaltım, kendimi silkeledim, ellerime baktım, hep parçalanmış, akan kan yaraların üzerinde pıhtılaşmıştı. Açıp kapayınca tekrar kanamaya başladı, gözüm kum torbasına kaydı, yırtılmıştı, üzeri ise benim kanımla kaplanmıştı. Çaresizlik böyle bir şeymiydi unutmuştum.
O anı o kadar çok unutmak istiyordum ki onun yerine duyguları unutmuştum, Yumi nin cansız bedenin kucağımda yattığı o anı unutamamıştım ama duyguları unutmuştum. Ve bu gün... Bu gün hepsi tekrar doğumuştu, hepsini tekrar hatırladım. İhaneti, çaresizliği, hayal kırıklığını, yalnızlığı, umutsuzluğu, karanlığı! En çokta karanlığımı, yalnız olduğumu hep o karanlıkta oturacağımı tokat gibi yüzüme çarpmıştı benim karanlığım. Luca nın karanlığındaki ben yok olmuştu. Ve benim karanlığım var olduğunu tekrar hatırlattı bana. 'Karanlık olmadan ışığı bulamazsın' derler. Ben yıllardır bu karanlıktayım, dört dönüyorum ama hala bir ışık bulamamıştım, bana küçük bir mum olmuştu Luca, ama ihanet o mumdaki ateşide söndürdü, ve ben tekrar yalnızlığımla baş başa kaldım.
Güvendiğim tek bir kişi vardı oda...
...
"Bunu yapamazsın Akira! Lütfen" Lora yalvarırcasına ikna etmeye çalışıyordu beni "hayır!.. Olanları anlattım sana" derin bir iç çektim "... Ben bunu yapmalıyım, kendine iyi bak, eğer geri dönersem seni görmeden bir yere ayrılmam merak etme, geri dönemezsem de... Seni çok sevdiğimi bil" Loranın gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı, "bunu yapma! Beni yalnız bırakma" "lütfen! Dahada zorlaştırma benim için. Belkide böylesi daha iyi olacak. En azından seni... Sizi koruyabileceğim, hiç birinize zarar gelmemesinin tek yolu bu" dedim elini tutarak, boşta olan elini onun elini tutan elimin üzerine koydu "birlikte halledebiliriz-" "halledemeyiz Lora. Anla beni, tek yolu bu, güvenebileceğim tek kişi sensin. Lütfen" dedim "peki. Tamam ama bana söz ver, geri geleceksin" gülümsedim "söz veremem ama elimden geleni yapacağım abla" dedim ve ona sarıldım, başını omzuma gömerek ağlamaya başladı "hey-" "sus, ağlamaya ihtiyacım var" dedi konuşmama fırsar vermeyerek. Gülümseyip daha sıkı sarıldım.
...
Şu saate kadar kimseyle konuşmamış herkesten kaçmıştım, çocuklar ve kızlar defalarca kapımı çalmışardı ama ben her seferinde onlardan kaçmayı becermiştim, yaklaşık 4 saat revirde kalmıştım, odama gittim 2 veya 3 saat sonrada kızlar kapıyı çalmıştı hemen duşa girmiş suyun sesini açmıştım, böylece duşta olduğumu anlayıp geri gitmişlerdi, belli bir süre sonra da çocuklar gelmişti uyuyor taklidi yapmıştım, Jack ne yaptıysa uyanmadım. Ama Luca... Luca bir kere bile gelmemişti. Şu an ormana doğru yol alıyordum ve benim için bekçilik yapan Loraya bakıp bakıp gidiyordum.
Görünürden kaybolmadan öncede Loraya el sallamış ve gitmiştim, tehlikeli bir şey yapıyordum biliyorum ama başka çarem yoktu.
İzumi nin dün geldiği yere gelmiştim, dün burada bıraktığım kız yoktu, İzumi almış olmalı. Ensem den terler akmaya başlamıştı, şaç diplerim nemlenmişti, saçlarımı geri atıp elimi yelpaze gibi kullanmaya başladım, hava soğuktu ama ben terliyordum. Saat sabahın üçüydü. Burnuma gelen şeker kokusuyla kas katı kesildim. Tam arkamdan geliyordu, ensemde hissettiğim nefesiyle titremeye başladım. "Gelmişsin" dedi fısıldayarak "gelmiceğini düşünüyordum" dedi. Kendine gel Akira, kendimi toparlayıp derin bir nefes aldım, sonra arkamı döndüm "geldim... Çok düşündüm İzumi ve şöyle bir düşününce herşeyi kabul edebilirim ama... İhanet" güldüm "ihanet asla olmaz" dedim yüzüme ölümcül bir gülüş yerleştirerek, bu işi beceriyorsun kızım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKİRA (Karanlığın Savaşı)
FantasíaBen farklıyım, sen farklısın, biz farklıyız belkide bu yüzden dünya bizi kabullenmiyor...