16. Bölüm | Güncellendi

26.7K 987 118
                                    

~Gökkuşağı yağan yağmur sonrasında hep çıkardı.

Son model siyah arabasının direksiyonunu uzun parmaklarıyla kavrayan Adrian'a bakarken tahtında oturan bir kral gibi göründüğünü düşündü Jessie. Adamın dikkatli bakışları önünde, ifadesiz yüzünü bozan kaşları çatıktı. Jessie, Adrian'ın ne düşündüğünü ya da ne hissettiğini merak ediyordu. Sorsa bir cevap alamayacağını bilse de içindeki dürtülere direnmek zordu. Sessizlik içinde oturuyordu. Yerinde kıpırdanırken dudakları mühürlü adama son kez göz ucuyla baktı. Dik bakışlarla Adrian'ı izlemeye bir son vererek önüne döndü, yolu seyretmeye koyuldu.

Kendini de düşündü. Adrian'ın hayatına bomba gibi düştüğünü kabul etti. Başına açılan iş, peşine takılan kuyruktu. Biliyordu. Tüm bunlar yetmezmiş gibi ailesi ile arası belki de düzelmeyecek şekilde bozulmuştu. Lanet adam! Umurunda bile değildi, homurdandı. Oysa amaçları, sadece Georgia'nın evlilik ısrarlarına bir son vermekti. Kadının nefretini kazanmak plan dışıydı. İçi burkuldu Jessie'nin. Ağlama isteği koşup boğazına çöktü. Burnu sızladı ama ağlamadı. Dişlerini sıktı.

"İçimde seni pataklama isteği yükseliyor fakat teşekkür etmem gerekiyor," diye mırıldandı, sesi renksizdi. Kırmızı ışıkta durduklarında başını çeviren Adrian, kadına merakla baktı.

"Benimse içimdeki dürtüler sınandığımı söylüyor," ağzını büküp güldü. "Ne için teşekkür ediyorsun?"

Jessie omzunu silkeledi. "Her şey için."

"Demek her şey için." Mavi gözleri yakıcı bir alaycılıkla alev topuna dönüp koyulaşırken yüz ifadesi hiçbir şeyi belli etmiyordu. Bir parça olsun farklı bir şey bulurum ümidiyle adamın gözlerine bakan Jessie kalbindeki çırpıntıdan hoşlanmadı. Adrian'ın alaycılığına bir anlam veremiyordu. Gözleri kısıldı. Bu sefer bakışları adamın dudağına indi.

"Hı-hı."

"Güzel." Diye mırıldandıktan sonra önüne döndü Adrian. Sessizce direksiyonu daha sıkı kavrayıp gaza yüklendi. Jessie de Adrian gibi kaşlarını çatarak önüne döndü.

"Düşündüklerini benimle paylaşabilirsin, biliyorsun değil mi?" diye söylendi.

"Hangi düşüncelerim peki bunlar?"

"Yine aynı şeyi yapıyorsun!"

"Neyi, soruna soruyla cevap vermem mi?"

Jessie kendini tutamadı. Sinirle güldü, gülüşü artarak kahkahaya dönüştü. "Sen. Çok. Fenasın."

Adrian hırsızına dönüp şöyle bir baktı. Ne kadar bir zaman geçmişti ki böylesi bir yakınlık içindeydiler. O da güldü, hırsızı, bu fikri sevmeye başladı. İç çekti. Derin bir nefes aldı ve sinyal vererek arabayı kenara çekti. Motoru durdurdu. Jessie daha ne olduğunu anlamadan adamla burun buruna geldi.

Şaşkındı.

Adrian kadını kendine çekerek sıkıca sarıldı.

"Şu an bana deli demen bile umurumda değil. Bunu söyledim diye de kızacaksın ama inan umurumda değil. Umurumda olan tek şey iyi ki benim evimi seçmiş olman, yoksa ben kiminle bu kadar uğraşıp, uğraşıca da zevk alırdım?"

Jessie dudaklarını birbirine bastırırken Adrian'ın verdiği tepkiyi inceliyordu. Yeniden kahkaha atmak istedi, belki de daha çok ağlamalıydı.

"Ben," diye başladı söze Jessie, dudaklarını yalayarak derin bir nefes aldı. "Sen ne zaman git dersen, ben o zaman giderim."
Sonrasında aralarında kısa bir sessizlik oluştu.

Yolculukları uzun sürmedi. Adrian motoru yeniden çalıştırıp yola koyulmasının üzerinden çok geçmeden varmak istedikleri durağa, hastaneye ulaşmışlardı.

Acemi HırsızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin